Açlık krizi olur mu?

Abone Ol

Yukarıda başlığa aldığımız "açlık krizi olur mu?" sorusu bugün tüm dünya insanlarının neredeyse hemen hepsinin sorduğu soru olarak gündem oluşturuyor. Koroanvirüs nedeni ile tarım ve hayvancılık alanlarındaki sıkıntının dünyayı açlığa sürükleyebileceği tahminleri de yapılıyor. Su ihtiyacının daha da artabileceğine dikkat çekiliyor.

Virüs sonrası iki noktaya dikkat:

Susuzluk ve gıda sıkıntısı.

Avrupa'da normalleşme adımları sürerken virüsün yayılma sürecinin henüz başındaki dezavantajlı ülkelere ilişkin uyarılar dikkat çekiyor.

Birleşmiş Milletler'in (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock, salgının "en yıkıcı" sonuçlarının, dünyanın en yoksul ülkelerinde görüleceğini söyledi.

Lowcock "Şimdi harekete geçmezsek, çatışma, açlık ve yoksullukta önemli bir artışa hazır olmalıyız. Birden çok açlık krizi ihtimali yaklaşıyor. Olağanüstü önlemlerin gerektiği kaçınılmaz duruma geldi. Milyonlarca yaşamı kurtarmak ve kırılgan ülkelerde koronavirüsün yayılışını durdurmak için 4.7 milyar dolarlık ek kaynak gerekiyor" diyerek dikkat çekiyor.

BM daha önce de mart ayında küresel insani yardım planını başlatırken 2 milyar dolar talep etmiş ve bu miktarın yaklaşık yarısını toplayabilmişti. Çünkü ülkeler şimdi ekonomik krizle de boğuşuyor.

Öte yandan virüsü yenmekte olan ülkelerde hayatı normale döndürme çalışmaları da bütün hızı ile sürüyor.

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) ile mücadelede başarı sağlayan ve salgını kontrol altına alan Almanya'da açılma hamleleri sürüyor. Dortmund başta olmak üzere kimi bölgede okullar açılırken öğrencilerin içeriye girişleri sırasında maskeli ve mesafe kuralına uygun olması yönünde önlemler alındı.

Bu arada Almanya Başbakanı Angela Merkel'in danışmanlarından Dr. Helge Braun, virüsün toplumda yayılmaya devam edeceği uyarısına bulundu.

Braun, Deutschlandfunk radyo kanalına yaptığı açıklamada, "Şu an salgının sonrasını yaşamıyoruz, salgının tam da ortasındayız. Bu salgın bir süre daha bizim aramızda olacak, en azından bu yılın sonuna kadar. Bu da en iyimser tahmin" ifadelerini kullandı. Bu arada, koronavirüse karşı birçok Avrupa Birliği komşusuna göre daha gevşek önlemler almakla eleştirilen ve İngiltere'den sonra "sürü bağışıklığı" yöntemini denediği iddia edilen İsveç'te salgının faturası ağırlaşıyor. İsveç'te koronavirüs kaynaklı can kaybı dün itibarıyla 3 bini aştı.

Washington yönetimi, hâlihazırda ticaret savaşında olduğu Çin'in salgının yayılmasında rolü olduğu iddialarında hız kesmiyor.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, "Biliyorlardı. Çin dünya genelinde yüz binlerce yaşamın yitirilmesini önleyebilirdi. Dünyayı küresel bir ekonomik sıkıntıya sürüklenmekten kurtarabilirdi" diye konuştu.

Trump yönetimindeki yetkililerin, virüsün nereden ve nasıl çıktığına dair çelişkili ifadeler kullanmasına ilişkin sorulara tepki gösteren Pompeo, ardından yaptığı açıklama ile kafaları karıştırdı.

"Tam olarak net değil, virüsün laboratuvardan çıktığına dair birçok delil var. Her iki açıklama da doğru olabilir. Ben ve yönetimdeki yetkililer her ikisini de söyledik. Hepsi doğru" dedi.

Virüs karşı tüm ülkelerin birlikte hareket etmesi gerekirken, art arda gelen suçlamalar birçok ülkeyi de karşı karşıya getiriyor.

Washington-Pekin hattındaki tansiyon, Avrupa Birliği (AB) tarafından kaygıyla izleniyor.

AB'nin Pekin Büyükelçisi Nicolas Chapuis, karşılıklı suçlamaları eleştirirken bunun salgınla mücadelenin yararına olmadığını söyledi. "Küresel iyileşme için ihtiyacımız olan işbirliği ruhuna yardımcı olmuyor" dedi.

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump, tecrit karşıtı politikalarında kimi zaman ters düştüğü "Beyaz Saray Koronavirüsle Mücadele Görev Gücü"nü lağvetme kararında geri adım attı. Trump, Görev Gücü'nün varlığını sürdüreceğini, çalışmalarını yeni danışmanlarla yürüteceğini belirtti. Bu arada Trump'ın yaverinin Covid-19 testinin pozitif çıktığı savunuldu.

Özetleyelim:

Bundan sonra ticaret savaşları hız kazanacak.

Virüs nedeni ile birçok gıda üreticisi ülke dışa ürün satmayacak, ya da sınırlı ürün satışı yapılacak.

Gıdada dışa bağımlı ülkeler bu nedenle büyük sıkıntı yaşayabilir. Zaten raporlar da bunu açık şekilde ortaya koyuyor. Yıkıcı sonuçların en yoksul ülkelerde meydan gelebileceği de bu nedenle yapılıyor.