Peki acaba İstanbul'daki altyapımız sağlam mı? Yine kötü bir şekilde öğrendik ki binalarımız gibi altyapımız da düşündüğümüz kadar sağlam değilmiş!
Buyrun size bir günde yağan yağmur sonunda İstanbul'daki bilanço :
Megakentin sadece kuzeyinde yağan yağmurlar sonucunda, şu ana kadar tespit edilen 564 konut ve 744 iş yerinde su baskını yaşandı. 172 araç ciddi şekilde zarar gördü. Kayaşehir metro durağı sular altında kaldı. Eyüp-Piyer Loti teleferik hattı ile Kirazlı-Kayaşehir merkez metro hattının Kayaşehir merkez istasyonu kapatıldı. Sağanak yağış nedeniyle Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde de suların taştığı görüldü hatta tavan kaplamaları çöktü. Millet Kütüphanesi zarar gördü, insanlar içinde mahsur kaldı. İkitelli'de bulunan mobilyacılar sitesini su bastı. Sadece MASKO'daki zarar 750-800 milyon TL.
Bunlar maddi kayıplarımız.
Daha kötüsü, İstanbul'da 2 kişi hayatını kaybetti. Hala hastanelerde tedavisi devam eden 12 kişi var. Bazılarının durumu ağır!
Deprem, sel, yangın! Bunlar doğal afet ve artık dünyamızın bir gerçeği.
Her sene giderek artan yangınlar, seller yanlış iklim politikalarının neticesi.. Peki ülke olarak ne kadar donanımlıyız afetlere karşı?
Belli ki, bizim en büyük hatamız yaklaşan her türlü afete, betonlaşma odaklı yapılaşma ile hazırlanıyor olduğumuzu sanmamız. Çünkü altyapı sorununu başlatan asıl şey üst yapının oluşum biçimi. Bina veya altyapısının yeni olması, orayı afete karşı dirençli hale getirmiyor ki!
Buyrun selden etkilenen semtlere bir bakalım: Arnavutköy, Başakşehir, Küçükçekmece ve civarı.. Neredeyse yeni yerleşim bölgeleri diyebiliriz. Şimdi baktığımızda ise o sokaklar savaştan çıkmış gibi! Zararımız büyük..
İstanbul'da nüfus kalabalık, altyapı yetersiz. Ve o "altyapı" belli ki orada yaşayan nüfusa bile yetmiyor.. Bir kabı bir yere kadar doldurabilirsiniz. Daha fazla doldurursanız taşar. İstanbul'da doldu ve taşıyor.. Bunu lütfen görün artık!