Tamamen Türkiye'ye özgü olan bu eğitim projesini 28 Aralık 1938 tarihinde milli eğitim bakanı olan Hasan Âli Yücel yönetmişti. Türkiye'de köy enstitüsü fikri ilk kez Amerikalı eğitim filozofu John Dewey tarafından savunulmuştu.
Amacım, Köy Enstitülerinin kuruluşuna, işlevine kapanmasına ilişkin satırbaşları vermekle birlikte Aşık Veysel ile ilgisini yazmak.
Âşık Veysel’in şairliği Tanrı vergisiydi. Bundan yararlanmanın yollarını arayan Ahmet Kutsi Tecer, Sabahattin Eyüboğlu, Bedri Rahmi Eyüboğlu, İsmail Hakkı Tonguç ve Bedrettin Tuncel'in girişimleriyle Köy Enstitülerinde müzik öğretmenliğine başladı. Tonguç'un eğitim ordusuna katılarak, bir nefer gibi çalıştı. Âşık Veysel'in yaşamında ve kişiliğiyle sanatının oluşumunda en büyük etken, köy enstitülerinde saz öğretmenliği yaptığı dönemdi. Âşık Veysel’in 1941'de Arifiye'de başladığı görevine sonraki yıllarda Hasanoğlan (1942), Çifteler (1943), Kastamonu-Gölköy (1945), Yıldızeli (1945), Samsun-Ladik ve Akpınar Köy Enstitüleri'nde (1946) devam etti.
Köy Enstitüleri fikri (17 Şubat- 4 Mart 1923) 1. İzmir İktisat Kongresinde kendini göstermişti. Köye eğitim hizmeti 1936’da başlamıştı. Bu tarih de 35.000 köyde ilkokul yoktu. 16 Milyon nüfusun 12 milyonu köylüydü. 1936’da deneme amaçlı başlayan “Köy Enstitüleri” 1940’da yasallaşmış, 1942’de Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü açılmış ve sayıları 21’e ulaşmıştı. 1946'ya kadar köylerdeki öğretmen açığını kapatan 16.400 kadın ve erkek öğretmen ile 7300 sağlık memuru ve 8756 eğitmen yetiştirmişti. 1946’da öğrencilerinin anlatımı ile tam "birliktelik, katılım, yetki" ve "sorumluluk" eksenlerine oturtulmuştu.
Cumhuriyeti kuran genç kadro, büyük çoğunluğu köylü olan ve aynı oranda okuma yazma bilmeyen toplumu kısa yoldan okuryazar yapmak istiyordu. Çünkü köy çocukları bu modelde hem eğitiliyor hem de geleceklerini hazırlıyorlardı. Küçücük çocuk köyünden geldiği gibi üretimin içerisine giriyor, kendi okulunu kendisi yapıyor, koyun güdüyor, müzik yapıyor, klasik eserler okuyordu.
Hasan Ali Yücel Millî Eğitim Bakanlığı döneminde dünya klasiklerini Türkçeye tercüme ettirmişti. Köy enstitüleri öğrencileri her sene yirmi beş klasik romanı okumakla yükümlüydü. Bu sayede zeki köy çocuklarından engin entelektüel birikimleri olan aydınlar oluşuyordu. Bu aydın köy öğretmenleri en az bir tane müzik aletini çalmasını da öğreniyordu. Âşık Veysel köy enstitülerinde müzik derslerinde öğrencilere bağlama çalmasını gösteriyordu.
Köy Enstitü bir kovana misaldir
Her türlü çiçekten alır bal yapar
Yurdumuz içinde doğru bir yoldur
Memlekete kanat takar kol yapar
Mahmudiye Hamidiye çifteler
Enstitü köylere yapacak neler
Bu toplu fikirle dağları deler
Kimisi makine kimi bel yapar
İresim yaparlar plan çizerler,
Çözülmedik düğümleri çözerler
Bir kısmı şairdir şiir yazarlar
Kimi saz düzenler kimi tel yapar
Hocaları dersin vermiş okutmuş
Var olsun bu gençler duyduğun tutmuş
Kimi deniz gibi ırmaklar yutmuş,
Kimi yağmur olur coşar sel yapar.
İnan ki her işi başarır insan
İnsana yoldaştır gayretle iman
Vatan sizden hizmet ister her zaman
Mârif sizi memlekete el yapar.
Uyarın köylüyü varsın ayılsın
Enstitü kuvveti yurda yayılsın
Herkes kazancının yolunu bilsin
Öğretmenler iz gösterir yol yapar.
Yiğitlik cesurluk yılmaz yorulmaz
Tembellere hazır sofra kurulmaz
Veysel'in elinden hiçbir iş gelmez
Çalı gibi yaprak açar gül yapar
Yarınki yazımda Köy Enstitülerinin Aşık Veysel’e kazandırdıklarını yazacağım.