'Olası Büyük Marmara Depremi' yeniden gündemde. Uzmanların uyardığı beklenen deprem ile ilgili bir açıklamada Ayasofya Camii ile ilgili olarak yapıldı.

Çökme riski bulunan minareler için Ayasofya Cami'nde onarım ve restorasyon için geri sayım başladı.

CAMİİ İBADETE AÇIK OLACAK MI?

532-537 yılları arasında Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, bazilika planlı bir katedral olarak inşa ettirilen tarihi ibadethanede yapılacak güçlendirme ve restorasyon çalışmaları için bilim kurulu oluşturulurken, çalışmalar sırasında tarihi caminin ibadet ve ziyarete açık olacağı duyuruldu.

Haber Global'in haberine göre, Ayasofya’nın aslına uygun şekilde korunması için oluşturulan Bilim Kurulu 'nda; Mimar Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, Prof. Dr. Can Binan, Prof. Dr. Suphi Saatçi, Doç. Dr. Hasan Fırat Diker ve İhsan Sarı'nın yanı sıra İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Erdik, Dr. Mehmet Selim Ökten, Sanat Tarihçi Prof. Dr. Asnu Bilban Yalçın, Malzeme Uzmanı Doç.Dr. Ahmet Güleç yer alırken, 50 yıl sürmesi beklenen restorasyon çalışmaları kapsamında öncelikle minarelerin onarım ve restorasyondan geçeceği belirtildi. 

Bilim Kurulu'nda yer alan isimlerden Prof.Dr.Zeynep Ahunbay,  yaptığı açıklamada, restorasyon kapsamında cami dış cephelerindekİ beton harç temizliği  yapılacağını ve  cephe restorasyonuyla birlikte eskiyen kurşun çatı örtülerin de elden geçeceğini belirterek, "Bin 500 yıllık yapının restorasyon süreci bitmez. İstanbul var olduğu sürece Ayasofya'da kısımlar halinde restorasyonlar olacaktır. İlk olarak Topkapı Sarayı'na yakın olan kuzey doğu minaresi elden geçirilecek" dedi.  

AYASOFYA MİNARELERİ İÇİN KRİTİK UYARI

Onarım ve restorasyon kapsamında Osmanlı padişahları 1. İbrahim ve 2. Mustafa'nın türbelerinin de elden geçirileceğini dile getiren Prof. Dr. Ahunbay, "Sıbyan Mektebi de restore edilecek bölümler arasında. Mimar Sinan tarafında yaptırılan minarelerdeki özgün malzeme dağılmış durumda" diye konuştu.

Ayasofya Müzesi'nin 4 minaresi için ilk kritik uyarıyı 2014'de yapan İTÜ Deprem Mühendisliği Ve Afet Yönetim Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Reşat Oyguç ise "İTÜ öncülüğünde 2014'de gerçekleştirilen uluslararası deprem çalıştayında İstanbul'daki tarihi yapıların deprem riskine karşı durumu masaya yatırmış ve rapor hazırlamıştık. 7 ve üzerindeki olası İstanbul depreminde Ayasofya’nın minarelerinin yıkılacağını biliyoruz. Mevcut haliyle Ayasofya'nın 4 minaresi; 7 ve üzerindeki olası depreme dayanacak durumda değil. Tarihi yapının deprem riskine karşı korunması gerekiyor. Onarım ve restorasyon projesinin nihayet hayata geçecek olması olumlu bir gelişme" diye konuştu.

'KUBBE DEPREME DAYANIKLI'


Şimdiye kadar tarihi yapıdan cihazlarla elde edilen verileri de yorumlayan Doç. Dr. Oyguç, uyarılarını şöyle sürdürdü:

"Elde edile verilerden 3 boyutlu bilgisayar modellemesi oluşturmuş, sanal deprem deneylerinde ise minarelerin büyük risk taşıdığı tespit etmiştik. Ayasofya'daki sorun da minarelerden kaynaklanıyor. Yaptığımız ölçümlemelerde Ayasofya'nın kubbe ve diğer kısımlarında ise deprem riskine karşı sıkıntılı bir durum oluşmasını beklemiyoruz. Tarihi yapının kubbesi kenarlardaki dört kolon üstünde bulunuyor. Mimar Sinan döneminde kolonlar payandalar eklendiği için kubbe kısmında çökme riski bulunmuyor."
Öte yandan Ayasofya'da zemin yüzey deformasyonlarını 2019'da yeraltı radarı (GPR) İle inceleyen uzmanların hazırladığı raporda da, yapısal olarak oluşan ana çatlak sistemlerin yanı sıra, ziyaretçilerin neden olduğu kılcal çatlakların tespit edildiği vurgulanıyor. Jeofizik Mühendisi Efecan Belce öncülüğündeki araştırmada "Yoğun olarak ziyaret edilen Ayasofya'da, özellikle galeri tabanındaki deformasyon ve zemindeki çatlakların varlığı dikkat çekmektedir" görüşlerine yer verilirken; Tarih Yarımada'daki tramvay ve ağır tonajlı araç geçişlerinden kaynaklanan mikro-sismik aktivitenin, tabanda sorunlar oluşturacağının altı çiziliyor.