Deprem sonrası oluşacak "kaos"u bizlere tane tane anlatan Celal Şengör'ü destekleyen bir açıklama da maalesef yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür'den geldi. Önce bir hatırlayalım ne demişti Celal hocamız:
"Deprem sonrasında kurtarma çalışmaları için sokaklara girilemeyecek. İstanbul'a giren çıkan yolların önemli bir bölümü kullanılamaz hale gelecek. Kentin elektrik, su, kanalizasyon ve doğalgaz alt yapısı bitecek. İlk gün her yerde yangınlar olacak ve kolay kolay müdahale edilemeyecek. Yeni havalimanı dolgu zemine yapıldığı için muhtemelen hasar alacak ve bir süre kullanılamaz olacak. Atatürk Havalimanı ise en iyi pisti kırıldığı için ancak yarım hizmet verebilecek. Birkaç gün içinde kentte açlık başlayacak. Yağmalar başlayacak. Bunu salgın hastalıklar takip edecek. Enkazlar uzun süre kaldırılamayacak."
Peki Prof. Dr. Naci Görür bunların üzerine ne diyor? İstanbul’a su sağlayan toplam 14 barajdan 7'sinin depremde oldukça riskli olduğunu anlatan Görür, şu uyarılarda bulunmuş:
"İSKİ’nin barajlarında ben de görev yaptım. 14 tane barajın 7'si çok tehlikeli. Yani bu depremi çıkartır veya çıkartmaz. Ayrıca İstanbul'da en az 100 milyon ton atık çıkar. Atık dediğim çok çeşitli atıklar. Bunun için de asbest de dahil, parlayıcı, patlayıcı, toksin, kimyevi maddelerin hepsi var. Bunları bile şimdiden planlamalıyız; uluslararası yöntemlere göre bu atıkları nasıl bertaraf edeceğiz? Nasıl bunları ortadan kaldıracağız? Nasıl geri dönüşüme tabii tutacağız? Bu bile ciddi bir problem."
Ve Naci hoca konuşmasının devamında da haklı olarak isyan etmiş:
“İstersek sahaya inip İstanbul'u depreme hazırlamaya başlayabiliriz. Zaten ben merak ediyorum. Niye bekliyoruz ki? Sürekli proje, proje, proje! Bütün raflar proje dolu. Dünyada en fazla deprem hazırlık projesi yapan ülke eminim Türkiye'dir. Ama sonuç ne? Hala tam olarak İstanbul depreme hazır değil."
Daha Celal Şengör'ün söylediklerini sindirmeye çalışırken Naci hocanın da benzer açıklamalarla uyarması, artık İstanbul için çok ciddi önlemlerin "acil şekilde" alınması gerektiğini gösteriyor.
Uzmanlar uyarı üzerine uyarı yaparken, sade vatandaş olarak yine bir korku filmi gibi gözümüzde depremi canlandırıyor ve net olarak anlıyoruz ki; biz İstanbullular, 7 büyüklüğündeki bir depremde binamız yıkılmasa dahi; açlık, susuzluk, hastalık gibi çok ciddi sıkıntılarla karşılaşacağız. Hatta yaşasak dahi mental olarak öleceğiz…