Cabbaroğlu Mehmet’ten mahur besteye

Attila İlhan’a ilişkin biyografi yazılarında, “15 Haziran 1925’te İzmir’in Menemen ilçesinde doğdu. 11 Ekim 2005'te İstanbul'da yaşamını yitirdi,” bilgisi bulunur.

Abone Ol

1891 Gürün doğumlu Muharrem Bedrettin İlhan ve Emine Memnune Hanım’ın 3 çocuğundan Cengiz, Çolpan olmak üzere Attilâ Hamdi, kardeşlerin en büyüğü olanıydı.   Attilâ İlhan'ın babası Bedrettin İlhan Kaymakamlık yaptığı yıllarda 1956'da nüfus kaydını İzmir'e almıştı.

Atatürk Lisesi'ndeki öğrenciliği sırasında Türk Ceza Kanunu'nun 141. maddesine aykırı davrandığı gerekçesiyle tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Danıştay kararıyla eğitimi sürdürme hakkını kazandı.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki öğrenimini yarıda bıraktı. 6 yıl aralıklarla Paris'te yaşadı. Türkiye'ye döndü. Çeşitli gazete ve dergilerde çalıştı.

Senaryolarında "Ali Kaptanoğlu" takma adını kullandı. İlk şiiri olan "Balıkçı Türküsü" 1941'de Yeni Edebiyat Dergisi'nde yayınlandı. "Nevin Yıldız" takma adıyla İstanbul, "Beteroğlu" takma adıyla Yücel dergilerinde şiirleri çıktı.

1946 CHP şiir yarışmasında "Cebbaroğlu Mehemmed" şiiriyle birincilik ödülü kazandı. Bu başarıdan sonra hızla tanınıp sevildi.

Bu şiirin bir bölümü şöyleydi:

“……..

iptida durdu görüyor geleni

yel midir toz mudur anlamıyor

lâkin bıyıkları terlemeden

çeteci olan garip ökkeş

çok geçmeden getiriyor haberi

tabur tabur üstümüze varıyor

düşman yola çıktı savranlı'dan

 

hemen mevzie sokuldu mehemmed

yanıbaşında durdu ve gerisinde süleyman

çeteler yer tutup pusu kurdular

kanlı geçit boyuna

düşman yanaşırken kaman köyüne

bekletmeden yaylım ateş açıldı

mermi kurşun yağmur gibi saçıldı

 

ilk seferinde on beş kişi vurdular

ve bir hayli düşman kırdılar

yamaçlarda koptu kızılca kıyamet

cesaretlerine söz yoktu ama

neyleyip nitsinler düşman daha çoktu

düştü birer birer bütün yiğitler

gürültüler boğazda sustu nihayet

 

demek diz üstü düşmüş mehemmed

kirvesi durdu'nun yanıbaşına

kanlar akar yarasından

al al olmuş çevresinden

köpük köpük gözlerini doldurur

bir başına mehemmed yedi düşman öldürür

mavzerinin namlusu hâlâ sıcak

tutulmaz

ölümün derdi büyük yiğenim

çâre bulunmaz

 

aynı akşam doğurmuş karısı döne

mavi gözlü bir çocuk sarışın

bir avuç toprak sarmışlar altına

ve kemal koymuşlar adını”

 Türk edebiyatının önemli isimleri arasına girdi. Garip Akımı ve İkinci Yeni şiirine karşı çıktı. Mavi ya da Maviciler adıyla tanınan toplumcu gerçekçi şiir akımını başlattı. Şiire yeni bir ses düzeni, taşkın, coşkulu bir anlatım ve kendisine özgü bir duyarlılık getirdi. Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum şiir kitaplarındaki şiirleriyle genç şair kuşağını etkiledi.

Attilâ İlhan,  “Mahur Beste şiirinin hikayesini şöyle yazmıştı:

“12 Mart sonrasının kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Denizlere kıymışlardı. Karşıyaka’dan İzmir’e geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı; simsiyah, alçalmış bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı. Acı bir yel esintisinin ortasında aklıma düştü ilk mısra. Vapurda sessiz bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan indikten sonra da rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm.”

“Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız

O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız

Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız

Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız

O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız

 

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı

Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı

Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı

Gittiler akşam olmadan ortalık karardı

(……..)

Şiirin anlamlı ve duygu yüklü yerlerinden biri “O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız” dizesiydi. Çoğu kimseler, Müjgan’ı Attilâ İlhan’ın sevgilisi sanırdı. Oysa, Müjgan bir kadın ismiydi ama, Farsça'da kirpik demekti... Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edildiğini radyodan duyunca, Karşıyaka'dan İzmir'e geçmek için bindiği vapurda gözleri nemli, şiiri oluşturmaya başlamıştı.