Çanakkale Savaşı’nın asıl amacı, Osmanlı İmparatorluğu'nu yok ederek topraklarını paylaşmaktı. Türk’ün inancı, yiğitliği, kararlılığı bu amacın gerçekleşmesini izin vermedi. Bu savaş, Türk'ün gerektiğinde vatanı uğruna severek ölüme koşmasının, kahramanlığının timsaliydi. Ateşle imtihanının destanıydı. Direnme gücünün, özveri ruhunun ve vatan sevgisinin anıtıydı.
Savaştan önce değeri üzerinde dudak bükülen Türk ordusunun, iyi yönetilirse, yetkili ve yeterli ellerde olursa bin bir yokluğa karşın neler yapabileceğini dünyaya göstermişti.
Düşman donanması Çanakkale Boğazı’ndan geçmeyi başarsaydı, İstanbul alınıp boğazlar Ruslara verilecek, böyle bir morale kavuşan Rusya’da Komünist Devrimi olmayacaktı. Ruslar, Anadolu’yu işgali sürdürecekti. Oysa çıkan komünist devrimi Rusya’yı savaş dışı bıraktı. Doğu ve kuzeyde güvenliğimiz sağlandığı için, ulusal kurtuluşa ulaşmamız kolaylaştı.
Çanakkale savaşları İngiliz ve Fransız kuvvetlerini Gelibolu Yarımadası’nda bağladı. Almanya ve ortaklarının yükleri azaldı. Türk ordusunun zaferi, İngiltere ve Fransa’nın sömürgelerindeki saygınlığını sarstı, esir milletlere ümit ışığı doğdu.
18 Mart 1915-9 Ocak 1916 tarihleri arasında süren Çanakkale Savaşları sonunda zamanın en modern silahları ile donatılmış Müttefik donanması ve kara birlikleri, Türk askeri karşısında ağır bir yenilgiye uğradı. Gelibolu yarımadasından geri çekilmek zorunda kaldı.
Düşmanın denizden ve karadan yürüttüğü Çanakkale Boğazı'nı geçme çabaları iki tarafa da büyük kayıplar verdirdi. İtilaf Devletlerinin kaybı, (İngilizler 205.000, Fransızlar 47.000 olmak üzere) 252 bin kişiydi. Bizim kaybımız ise, şehit, yaralı, esir ve kayıp olmak üzere toplam 251.309’du. Pek çok okumuş ve aydın insanımız hayatlarının baharında yok olmuşlardı. Onların en verimli yıllarından vatan yoksun kalmıştı.
Çanakkale Savaşları, içte ve dışta çok önemli gelişmelere neden oldu. Trablusgarp ve Balkan yenilgilerinin moral çöküntüsü içinde olan Türk ulusu, Çanakkale'de elde edilen askeri başarılarla moral buldu. Bu moral, ulusal kurtuluşun ilk kıvılcımlarını oluşturdu. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiirinde belirttiği gibi: "Çanakkale, yeni Türkiye'nin önsözüdür."
Bir yarbay olarak Çanakkale savaşlarına dâhil olan Mustafa Kemal, üstün bir kumandan ve yetenekli bir asker olduğunu kanıtladı. Onu Atatürk olmaya götüren yolculuk burada başladı. Yukarıdaki dizede sözü edilen önsözün altına imzasını attı.
Mustafa Kemal 17 Ağustos’ta Kireçtepe, 21 Ağustos’ta 2. Anafartalar Zaferini kazanırken, Çanakkale savaşlarının kaderini belirledi. 2 Mart 1915’de Londra’ya “Hava bozmazsa iki haftaya kadar İstanbul’dayız” diye mesaj çeken düşman, 9 Ocak 1916’da Türk topraklarından çekilmek zorunda kaldı..
Çanakkale Deniz saldırılarını hazırlayarak yöneten W. Churchill anılarında Çanakkale Savaşlarından söz ederken “ Bir miralayın karşımıza çıkışı bütün talihimizi değiştirdi.” diye yazmıştı.
251 bin memleket evlâdının şehit düştüğü, bir o kadarının da gazi olarak döndüğü Çanakkale savaşları ile her Türk çocuğu onur duymalı. Türk askeri, devleti ve ulusu uğruna canını-kanını esirgemeyen üstünde yaşadığımız toprakları vatan yapan Peygamber’in ve tarihin övdüğü “bir güzel askerdir”
Gelibolu sırtlarına bakınca, Necmettin Halil Onan’ın şiirini ilk dörtlüğünü görürsünüz:
“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir”
Bu dörtlüğü okuduğumuz tepelerdeki toprağın altında çeyrek milyondan fazla bıyığı terlememiş vatan evladının kalbi atıyor.
Vatan’ın tanımını Çünkü Mithat Cemal Kuntay şöyle yapıyor:
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
Bu vatan uğruna can vermiş cümle şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz
Çanakkale Zaferi’nin destansı esintileri, kıssadan hisselerden şiirlere, türkülerden ninnileri kadar var oldular. Okumalı, empati yapmalı ve pay almalı.