Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Melike Aslıhan Kara, çölyak hastalığı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çölyak hastalığının tanımını yapan Dyt. Kara, “Çölyak hastalığı genetik yatkınlığı olan bireylerde glütenin vücuda alınmasından sonra ortaya çıkan otoimmün bir hastalıktır. Hastalığın kesin tanısı ince bağırsak biyopsisi ile konmaktadır” diye konuştu.
İSHAL VE KARIN AĞRISI GÖRÜLEBİLİR
Görülebilecek belirtilere değinen Dyt. Kara, “Klasik çölyak hastalığında daha çok çocuk popülasyonunda ishal, iştahsızlık, karın şişliği ve gelişme geriliği ile karakterizedir. Daha büyük çocuklar ve yetişkinlerde ise ishal, şişkinlik, kabızlık, karın ağrısı ve kilo kaybı görülür. Kabızlık, bulantı, kusma gibi dispepsi benzeri semptomlar daha sık görülür. Bağırsak dışı semptomlar hem çocuklarda hem de yetişkinlerde yaygındır” şeklinde konuştu.
GENETİK FAKTÖRLER ETKİLİDİR
Çölyak hastalığının neden olduğunu dile getiren Dyt. Kara, “Genetik yatkınlık ve glütene maruz kalmanın yanı sıra, bağırsak bariyeri fonksiyonunun kaybı, glüten tarafından tetiklenen pro-enflamatuar doğuştan gelen uygun olmayan bir bağışıklık yanıtı ve dengesiz bir bağırsak mikrobiyomunun tümü çölyak hastalığının otoimmünitenin anahtar bileşenleridir” dedi.
GENETİK ÖZELLİĞİNDEN DOLAYI HASTANIN YAKIN AKRABALARI RİSK ALTINDADIR
Çölyak hastalığının genetik olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Dyt. Kara, şu bilgileri paylaştı:
“Çölyaklı bireylerin akrabalarında yaklaşık yüzde 8-18 ve tek yumurta ikizlerinde yüzde 70, kardeşlerinde yüzde 30 oranında çölyak hastalığının görülmesi hastalığın oluşumunda genetik faktörlerin önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir. Genetik özelliğinden dolayı çölyak hastalarının yakın akrabaları risk altındadır.”
YAŞAM BOYU GLÜTENSİZ BESLENMEYE UYULMALI
Çölyak hastalarının beslenmede nelere dikkat etmesi gerektiğine dikkat çeken Dyt. Kara, “Çölyak hastalığı için birçok alternatif tedavi seçeneklerinin araştırılmasına rağmen günümüzde tek tedavi şekli glütensiz diyettir. Glüten, buğday, arpa, çavdarda bulunan bir protein karışımı olup çölyaklı bireyler için sakıncalıdır. Çölyak hastalarının glütensiz diyete yaşam boyu uyması esastır. Ancak glütensiz ürünlerin temin edilmesinde yaşanan güçlükler, çapraz bulaşma riski ve ürünlerin nispeten pahalı olması nedeniyle glütensiz diyetin uygulanmasında zorluklar yaşanmaktadır” ifadelerini kullandı.
4 AŞAMADA TEDAVİ EDİLEBİLİR
Çölyak hastalarının beslenme tedavisinde dört aşamalı bir yaklaşımın söz konu olduğunu söyleyen Dyt. Kara, bu dört aşamayı şöyle sıraladı:
Birinci aşama: Hastaya tanı konduktan sonra hastalığının kabullenmesi sağlanmalı, glüten içermeyen besinlerin neler olduğu öğretilmeli ve çölyak hastalığı ile ilgili farkındalık eğitimi hasta ve yakınlarına verilmelidir.
İkinci aşama: Glüten içermeyen besinlerin porsiyon miktarları, besin grupları, yeterli ve dengeli beslenme anlatılmalıdır.
Üçüncü aşama: Çapraz kontaminasyon, evde glütensiz besinlerin hazırlanması ve dışarda güvenilir besin tüketimi için nelere dikkat edileceği hususunda bireysel veya grup eğitimleri verilmelidir.
Dördüncü aşama: Sağlıklı besin seçimi, vücut ağırlığı denetiminin yapılması, hastalığa yönelik oluşabilecek komplikasyonlar gibi konularda bilgilendirme yapılmalıdır. Çölyak hastalarının satın alacağı ürünün etiket bilgisinde ‘‘glütensiz’’ ifadesi bulunmalıdır.
GLÜTENSİZ BİR DİYET UYGULANMALIDIR
Çölyak hastalığında tedavi yollarından bahseden Dyt. Kara, “Çölyak hastalığı genetik ve çevresel faktörlerin etkisi ile ortaya çıkmaktadır. Çölyak hastalığının pek çok semptomlarının olması tanı koymayı zorlaştırmaktadır. Alternatif tedavi yöntemlerine ilişkin araştırmalar devam etmekte olup kesin bir tedavi olanağı sunulamamıştır. Hastalığın günümüzdeki tek ve etkili tedavisi sıkı bir glütensiz diyete tam uyumdur. Çölyaklı bireyler diyetlerine tam olarak uyum sağladıklarında semptomlar ortadan kalkmakta veya şiddeti azalmaktadır. Tedavide belirtilerin iyileşmesi için doktor ve diyetisyen kontrolünde hasta eğitimi ve takibi oldukça önemlidir” dedi.
İHA