Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sivillere yönelik eylemleri kabul etmediğimizin altını her fırsatta çiziyoruz. Daha fazla kan dökerek, daha fazla çocuk öldürerek, daha fazla hastane, okul, cami, kilise, pazar yeri vurarak Gazze’ye daha fazla bomba yağdırarak güvenliğin sağlanamayacağını ifade ediyoruz. Devlet aklını tamamen yitirdiği görülen ve örgüt gibi davranan İsrail’in bir an önce durdurulması gerektiğine inanıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen Kabine Toplantısı’nın ardından millete sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Cumhuriyet’in 100. yılı ile ilgili konuşan Erdoğan, “Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Milli Mücadele’nin tüm kahramanlarını, aziz şehitlerimizi, vatan topraklarını kanlarıyla sulayan yiğit gazilerimizi rahmetle yad ediyorum. Türkiye’nin gelişmesi, kalkınması, güçlenmesi için samimiyetle çalışan herkese teşekkür ederim. Gerek telefonla arayarak gerekse mesaj göndererek 100. yıl heyecanımızı paylaşan dost ülkelerin liderlerine şükranlarımı sunuyorum. Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü manasına ve önemine yakışır bir şekilde 85 milyon olarak büyük bir gururla kutladık. İstanbul Boğazı’nda yapılan geçit törenimizde ülkemizin savunma sanayi alanında ulaştığı seviyeyi yeniden görme fırsatı bulduk. Dünyanın ilk SİHA gemisi vasfını taşıyan, donanmamızın amiral gemisi TCG Anadolu’nun öncülüğünde 100 savaş gemimiz tarafından yapılan geçit töreni bizi hem duygulandırdı hem de kıvanç kaynağımız oldu. Geçit törenimiz, donanmamızın gücünü göstermesinin yanında çok önemli stratejik mesajlar da içeriyordu” dedi.

“Bu mesajlarımızın doğru bir şekilde okunacağına inanıyorum”

Cumhuriyet’in 100. yılında bazı gerçekleri tekrar hatırlattıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatanımızı canımız pahasına koruyacağımızı, istiklalimize sonuna kadar sahip çıkacağımızı, mabetlerimizin üzerine namahrem eli değdirmeyeceğimizi, her gün 5 defa gök kubbeyi çınlatan ezanlarımız susturmayacağımızı, ay yıldızlı al bayrağımızı indirtmeyeceğimizi, bağımsızlığımıza gölge düşmesine izin vermeyeceğimizi bir kez daha 85 milyon olarak tüm dünyaya ilan ettik. Bu mesajlarımızın doğru bir şekilde okunacağına inanıyorum. Bizim hiçbir ülkenin toprağında, denizinde, egemenliğinde, içişlerinde gözümüz yok. Biz sadece ecdadın rehberliğinde vatanımızı korumaya çalışıyoruz. İstiklali ve istikbali için sürekli bedel ödeyen bir millet olarak bizim için tercih değil bu, bizim için mecburiyettir. Türkiye hayatta kalabilmek için başta savunma sanayi olmak üzere her alanda güçlü olmak, sürekli kendini geliştirmek zorundadır. Diğer türlü çekile çekile 780 bin kilometre kareye sıkıştığımız mevcut vatan topraklarını bile bize çok göreceklerini gayet iyi biliyoruz. Kimseye husumet beslemeden, hiç kimseye düşmanlık etmeden ordumuzu güçlendirmeye devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

100. yıl vesilesiyle yaptıkları hitaplarında Türkiye’nin son 1 asırda kat ettiği mesafeyi somut rakamlarla karşılaştırmalı olarak ortaya koyduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, rakamların, kimin Cumhuriyete hakkıyla sahip çıktığını kimin de bunun istismarını yaptığını açıkça gösterdiğini kaydetti.

“Cumhuriyete ve kazanımlarına gardırop Atatürkçüleri kadar zarar veren başka bir kesim olmamıştır”

100. yıl etkinliklerinin milli bayram kutlamaları açısından bir referans teşkil edeceğine inandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyeti salonlara ve balolara hapsedenlere, millete mal etmek yerine kendi ideolojilerinin aparatı haline getirenlere, cumhuriyet adına bu ülkede yıllarca cumhur karşıtlığı yapanlara, cumhuriyeti tapulu mülkü gibi görenlere bu tarihi yıldönümünün nasıl idrak edilmesi gerektiğini gösterdik. Günlerce kutlamalarla ilgili yalan yanlış bilgi yayarak milletin ensesinde boza pişirenlere de cevabımızı en güzel şekilde verdik. Milleti dışlayan, milletin olmadığı soğuk törenler yerine, Cumhuriyetimizi ruhuna uygun şekilde halkımızla omuz omuza kutladık. Davetimize icap ederek evlerini, araçlarını, iş yerlerini bayraklarımızla süsleyen tüm vatandaşlarıma teşekkür ediyorum. Pazar günkü tablo, Gazi Mustafa Kemal’in de muradını yansıtmıştır. Gazi’nin yaklaşık bir asır önce yaptığı şu ikaz son derece mühimdir. Çevresindeki kimi şahısları Gazi Mustafa Kemal bakınız nasıl uyarıyor: ‘Beni övme sözlerini bırakınız, gelecek için neler yapacağız onları söyleyin.’ Cumhuriyeti sahiplenmek Gazi’nin emanetine sahip çıkmak övgü yarışına girmekle olmaz. Ülkenin geleceğine ufuk çizmekle olur. Gazi’nin mirasını gerçek anlamda yaşatanlar millete efendilik taslayanlar değil, 85 milyonun tamamına hizmetkarlık yapanlardır. Biz işte bunu sağladık, bunu başardık. Türkiye’ye ayağına vurulan prangalardan biz kurtardık. Bizim dönemimize kadar Türkiye’nin en büyük sorunu milletin kurduğu Cumhuriyet’i, milletin değerleriyle, inancıyla, kültürüyle hesaplaşma aracına dönüştüren istismarcılar olmuştur. Gardırop Atatürkçüleri, yıllarca bu ülkeyi ikinci sınıf demokrasiye, ekonomiye mahkum ve mecbur etmişlerdir. Cumhuriyete ve kazanımlarına gardırop Atatürkçüleri kadar zarar veren başka bir kesim olmamıştır” ifadelerini kullandı.

“Hiçbir zaman prim vermeyeceğiz”

“Gazi’nin vefatından sonra milleti yıllarca inim inim inletenler işte bunlardır. Milleti mümeyyiz görmeyip yıllarca önünden sandığı kaçıranlar bunlardır.” Diyen Erdoğan, “Rahmetli Menderes’ten merhum Özal’a kadar Türkiye sevdasıyla çalışanlara hayatı zindan eden bunlardır. 1960’tan itibaren her 10 yılda bir milli iradeye kast edenler bunlardır. Anadolu insanını takunyalı, örümcek kafalı, makarnacı, yobaz, göbeğini kaşıyan adam diyerek aşağılayan bunlar. Kızlarımızı kılık kıyafetlerinden dolayı üniversite kapılarında ağlatanlar bunlardır. Kadınların sadece okuma haklarını değil kamuda çalışma ve seçilme hakkını da gasp edenler yine bunlardır. Cumhuriyet mitingleri adı altında darbe çığırtkanlığı yapanlar bunlardır. Oy tercihleri sebebiyle depremzedelerimize hakaret edenler yine bunlardır. Bu faşist zihniyetin mensuplarıdır. Milletle ve milli iradeyle barışmak istemeyen bu çevreler bugün de farklı yöntemlerle içlerindeki nefreti kusmaya devam ediyor. Biz bunların kim olduklarını ve hangi habis niyetlerle hareket ettiklerini gayet iyi biliyoruz. Cumhuriyet kutlamalarına bile nefret söylemi bulaştıran bu güruha asla boyun eğmeyeceğiz, hiçbir zaman prim vermeyeceğiz” dedi.

“Türkiye Cumhuriyeti’ne tarihinin en büyük yatırımlarını kazandırdık”

Türkiye’nin güçlü, güvende ve itibarlı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne 40 yılı aşan siyasi hayatımız boyunca ne de 21 yıllık iktidarlarımız döneminde demokrasiden ve milli iradenin rehberliğinden asla sapmadık. Hizmet ve eser siyasetini dünya görüşümüzün merkezine yerleştirdik. Milleti kutuplaştıranlardan değil, toplumu kucaklaştıranlardan olduk. Kimseyi dışlamadan, farklılıkları tehdit olarak görmeden herkesi aynı hedef, aynı kader etrafında toplayarak milli birliğimizi tahkim ettik. Gazi’nin ‘en büyük eserim’ dediği Türkiye Cumhuriyeti’ne tarihinin en büyük yatırımlarını kazandırdık. Milli iradeyi hakim kılmak için demokrasimizi tüm kurum ve kuralları ile tesis etmek için cumhur ile Cumhuriyet arasına çekilen tel örgüleri kaldırmak için Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar olması için gece gündüz demeden çalıştık, çabaladık, mücadele verdik. Eksiklerimiz, kusurlarımız, yapmak isteyip de tüm gayretlerimize rağmen yapamadıklarımız şüphesiz olmuştur. Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gerçek şudur: Türkiye Cumhuriyeti 100. yaşını kutlarken daha önce hiç olmadığı kadar güçlüdür, güvendedir, itibarlıdır. 21 yıl boyunca karşılaştığımız onca engele, zorluğa ve saldırıya rağmen bu hayali gerçeğe dönüştürmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Elbette geldiğimiz konumu asla yeterli bulmuyoruz” açıklamasını yaptı.

Cumhuriyetin ikinci asrını, Türkiye Yüzyılı ile taçlandırmayı hedeflediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

“Daha fazla demokrasi, özgürlük, güvenlik, kardeşlik, refah, huzur ve kalkınma için 85 milyonun tamamını Türkiye Yüzyılı’nın inşasına destek olmaya davet ediyorum. Biz birlikte Türkiye’yiz. Biz tüm zenginlikleriyle büyük Türk milletiyiz. Tarihi şanlı zaferlerle dolu kahraman ecdadın torunlarıyız. Bize yakışan birliktir, beraberliktir, bir duvarın tuğlaları gibi kenetlenmektir. Bunu başardığımızda Allah’ın izniyle önümüze çıkacak hiçbir engel yoktur. El ele gönül gönüle vererek, Türkiye Yüzyılını kucaklaşmanın, büyümenin, kalkınmanın ve barışın yüzyılı yapacağımıza yürekten inanıyorum.”

“Demokrasinin beşiği ülkeler kıyıma aleni destek veriyor”

Cumhuriyet’in 100’üncü yaşının Gazze’de ve Filistin’de yaşanan katliam nedeniyle hüzünlü bir dönemde karşılandığını ifade eden Erdoğan, “7 Ekim’den bu yana Gazzeli kardeşlerimiz, çok büyük bir zulme ve vahşete maruz bırakılıyor. Avrupa ve Amerika’nın koşulsuz desteğini arkasına alan İsrail yönetimi tam 25 gündür tüm dünyanın gözleri önünde insanlık suçu işliyor. El Ehli Hastanesinden sonra dün de Gazzeli kardeşlerimize hediyemiz olan Dostluk Hastanesi İsrail güçleri tarafından hedef alındı. Kanser hastalarını tedavi eden bu kritik sağlık kuruluşu İsrail barbarlığının en son kurbanı oldu. Kanser hastaları ilaca erişim imkanlarını yitirdi. Oysa savaşta bile hastanelere dokunulmaz, hasta taşıyan ambulanslar vurulmaz. Bir ülkenin veya şehrin sağlık altyapısı çökertilmez. Örgütler ile devletler arasındaki en büyük fark işte budur. Devletler savaş hukukuna uymakla mükelleftir. Sadece bu saldırı bile tek başına İsrail’in hiçbir hak, hukuk ve insani değer tanımadığını ispata yeterlidir. İsrail’in doğrudan sivillere yönelik saldırıları sonucunda çoğu bebek, çocuk ve kadın olmak üzere 8 bin 500 Filistinli şehit edildi. 21 binden fazla Filistinli kardeşimiz yaralandı” diye konuştu.

“Devlet aklını tamamen yitirdiği görülen ve örgüt gibi davranan İsrail’in bir an önce durdurulması gerektiğine inanıyoruz''

BM’ye göre binden fazla cenazenin halen yıkıntıların altında olduğunu, yerlerinden edilenlerin sayısının 1 milyonu aştığını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’deki binaların çok önemli kısmı yıkıldı veya tahrip oldu. Elektriği, suyu, yakıtı, gıdası üç hafta önce kesilen Gazzeliler bir taraftan açlıkla diğer taraftan da ağır bombardımanla adeta kıyıma uğruyor. Demokrasi ve insan haklarının beşiği olma iddiasındaki ülkeler ise ne yazık ki bu kıyıma aleni destek veriyor. Türkiye olarak sergilediğimiz insani, adaletli ve onurlu tavrı bugün de sürdürüyoruz. Sivillere yönelik eylemleri kabul etmediğimizin altını her fırsatta çiziyoruz. Daha fazla kan dökerek, daha fazla çocuk öldürerek, daha fazla hastane, okul, cami, kilise, pazar yeri vurarak Gazze’ye daha fazla bomba yağdırarak güvenliğin sağlanamayacağını ifade ediyoruz. Devlet aklını tamamen yitirdiği görülen ve örgüt gibi davranan İsrail’in bir an önce durdurulması gerektiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Saldırılarda 21 binden fazla Filistinlinin yaralandığını, binden fazla cenazenin halen yıkıntı altında, yerlerinden edilenlerinin sayısının bir milyonu aştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, elektriği suyu, yakıtı, gıdası üç hafta önce kesilen Gazzelilerin bir taraftan açlıkla diğer taraftan ağır bombardımanla kıyıma uğradığını söyledi.

“Sivillere yönelik eylemleri kabul etmediğimizin altını her fırsatta çiziyoruz”

Demokrasi ve insan haklarının beşiği olma iddiasındaki ülkelerin ise bu kıyıma aleni destek verdiğini aktaran Erdoğan, Türkiye olarak ilk günden bu yana sergilenen insani, adaletli, onurlu tavrın bugün de sürdürüldüğünün altını çizdi. Erdoğan, “Sivillere yönelik eylemleri kabul etmediğimizin altını her fırsatta çiziyoruz. Daha fazla kan dökerek, daha fazla çocuk öldürerek, daha fazla hastane, okul, kilise, pazar yeri vurarak Gazze’ye daha fazla bomba yağdırarak güvenliğin sağlanamayacağını ifade ediyoruz. Devlet aklını tamamen yitirdiği görülen ve örgüt gibi davranan İsrail’in bir an önce durdurulması gerektiğine inanıyoruz. Gazze’de işlenen savaş suçlarının faillerinin hukuk önünde hesap vermesi için görüşmelerimiz devam ediyor. Gazzeli mazlum ve masumların hakkını her platformda sonuna kadar savunacağız. Çatışmaların daha fazla büyümeden sona erdirilmesine dair politika önerilerimizi grup toplantımızda paylaştık. 28 Ekim tarihinde Atatürk Havalimanı’nda gerçekleştirdiğimizbüyük Filistin mitingi ile de Gazzeli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu gösterdik” açıklamasını yaptı.

1 buçuk milyondan fazla insanın iştirak ettiği mitingin başta İsrail olmak üzere dünyanın bir çok yerine çok yakından takip edildiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı’nın tutumuna tepki göstererek, “Mazlum ve mağdurların hamisi olan ülkemiz bu konudaki hassasiyetini hem de güçlü biçimde ortaya koydu. Pazar günü Londra’dan Paris’e, New York’tan Berlin’e Pakistan’dan Lübnan’a kadar dünyanın farklı köşelerinde ahlak, vicdan hassasiyet sahibi insanlar Gazzeliler için sokaklara döküldü. İsrail’le dayanışma adına sadece gösterileri değil Filistin bayrağını bile yasaklayan Batılı ülkelerden yükselen bu tepkileri çok kıymetli buluyoruz. İstanbul’daki mitinge iştirak ederek Gazze için kıyama kalkan siyasi parti genel başkanlarına, sanatçılara, yabancı misafirlerimize ve 1 buçuk milyonu aşkın yürekli insana buradan teşekkür ediyorum. 25. gününü geride bırakan bu katliamın önüne geçilmesi en öncelikli meselemizdir. Bunun için evvel emirde ateşkesin sağlanması ardından da kalıcı barışa giden yolun açılması geliyor” dedi.,

“Türkiye olarak sorumluluk almaya hazırız”

İlgili tüm tarafların iştirakleriyle düzenlenecek Filistin- İsrail Uluslararası Barış Konferansının bunun için en uygun platform olacağı kanaatinde olduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki aktörlerin iş birliğinde yeni bir güvenlik mekanizmasının tesisini gerekli gördüklerini belirtti. Erdoğan, “Böyle bir adım atılması halinde Türkiye olarak sorumluluk almaya hazırız. Bizim amacımız, bölgemizi içine sürüklendiği bu anafordan çıkarmaktır. Özellikle savaşı diplomatik yollarla sona erdirmeye çalışırken Gazzeli kardeşlerimize de tüm imkanlarımızla sahip çıkmaya devam ediyoruz. Mısır makamlarıyla koordinasyon içinde, bugüne kadar 10 uçak dolusu yardım malzemesini El Ariş Havalimanına sevk ettik. Aralarında doktorların, sağlıkçıların, AFAD, Kızılay, basın mensuplarının da olduğu 54 görevlimizin bölgeye intikalini sağladık. Ülkemizin gönderdiği ve bir kısmı Gazzeli kardeşlerimize ulaşan yardım malzemelerinin toplamı 213 tonu buldu. Daha fazla insani yardım TIR’ının Refah Kapısı’ndan Gazze’ye girişine izin verildikçe, biz de yardımlarımızı artıracağız. Refah kapısının açık tutulması hususunda uluslararası toplumun İsrail yönetimine baskı yapması önemlidir. Türkiye dün olduğu gibi bugün de Filistinli kardeşlerinin yanındadır. Bunun gereğini de şeksiz şüphesiz şekilde yapmaktadır. Ancak, başta Avrupalı ülkeler olmak üzere batı dünyası Gazze’deki insanlık sınavında bir kez daha sınıfta kalmıştır. 25 gündür çocuklar ölüyor, insanlar ölüyor, kadınlar ölüyor, hastaneler bombalanıyor. Tam 25 gündür 360 kilometrekarede 2.3 milyon mazlum hayatta kalma mücadelesi veriyor. 25 günüdür Gazze’de insanlığa ait ne kadar haslet varsa hepsi tek tek yok ediliyor. Avrupa Birliği, bırakın İsrail’i kınamayı, çıkıp ‘ateşkes’ çağrısı bile yapamıyor. Uluslararası basın kuruluşları, 34’den fazla meslektaşları Gazze’de katledildiği halde, eleştirel tek cümle dahi kuramıyor. Bunu yapmadıkları gibi, hepsi bir ağızdan İsrail mezalimine kılıf uydurmaya çalışıyorlar. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Gazze’deki Birleşmiş Milletler kuruluşlarının ve personelinin hedef alınmasını sadece seyrediyor. İnsan hakları kuruluşları, 25 gündür işlenen insanlık suçları karşısında hiçbir tepki göstermiyor. Hasılı, mesele Türkiye ve İslam dünyası olunca ortalığı ayağa kaldıranlar İsrail’in savaş suçları karşısında ortalıkta görünmemeyi tercih ediyor. Çok açık ve net söylüyorum; bugün binlerce Gazzeli çocuğun ölümüne seyirci kalanların, yarın herhangi bir konuda söyleyecekleri hiçbir sözün kıymeti harbiyesi olmaz. Aslolan zor zamanda konuşmaktır, hakikatleri bugün dile getirmektir. İsrail’in katliamlarına ses çıkarmayan ‘tatlısu hak savunucularından’ insanlığa da, dünyaya da hiçbir hayır gelmez. Biz buna inanıyor, buna göre hareket ediyoruz. Bundan sonra da dik ve kararlı duruşumuzu muhafaza edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

“Türk ekonomisini güçlendirmeye, büyütmeye devam edeceğiz”

Uluslararası alanda etki sahibi bir ülke olmanın yolunun tüm unsurlarıyla ekonomisi güçlü bir ülke olmaktan geçtiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu anlayışla Türk ekonomisini güçlendirmeye, büyütmeye devam edeceğiz. Geçtiğimiz haftalarda 12. Kalkınma Planını meclisimizin takdirine sunduk. 2024- 2028 yıllarını kapsayan 12. Kalkınma Planı’nı Meclis görüşmeleri tamamlandıktan sonra yürürlüğe koyacağız. Tüm taraflarla istişare ederek hazırlanan planın en önemli özelliği, 2053 vizyonumuza ışık tutmasıdır. Birileri parti içi kavgalarla, Güneş Motel utancını aratmayan pazarlıklarla, siyaseti zedeleyen ayak oyunlarıyla günlerini geçirirken biz 30 yıl sonrasını düşünüyor, 30 yıl sonrasının hedeflerini belirliyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılına 21 yıl öncesiyle kıyas bile edilemeyecek kadar güçlü girdiysek, İstanbul’un fethinin 600. sene-i devriyesini inşallah satın alma paritesine göre dünyanın ilk beş ekonomisinden biri olarak karşılayacağız. Türkiye ekonomisi için 2053 hedefimiz 7.7 trilyon dolar milli gelir düzeyine ulaşmaktır. Türkiye bugün birileri için hayal gibi görünen bu seviyeyi yakalayacak potansiyele, imkana ve kapasiteye fazlasıyla sahiptir. Bu hedeflere giderken en kritik husus; günlük sorunlarda boğulmamaktır. Biz de gözümüzü ufuktan ayırmamaya hassasiyet gösteriyoruz. Meydanlarda vatandaşımıza verdiğimiz sözleri ekonomimizin şartlarını zorlama pahasına devam ediyoruz” dedi.

Kredi ve burslara güncelleme

Yeni kredi ve burs rakamlarını açıklayan Erdoğan, “Göreve geldiğimizde yüksek öğrenim öğrencilerimizin kredi burs miktarı 45 liracıktı. Biz bu rakamı 27 kat artışla 2023 yılı itibariyle lisansta 1250 liraya, yüksek lisansta 2 bin 500 liraya, doktorada 3 bin 750 liraya çıkarttık. Ayrıca kredi almış öğrencilerimizin geri ödemelerindeki TEFE-TÜFE oranını silerek yalnızca anaparanın ödemesini temin ettik. Bu şekilde 3,3 milyon öğrencimizin toplam 27 milyar liralık borcunu silmiş olduk. Şartlarımızı taşıyan öğrencilerimizin burs, başvuran her öğrencimizin de kredi imkânında faydalanmasını sağlıyoruz. Aynı şekilde tek bir öğrencimizi dahi açıkta bırakmamak için yurtlarımızın sayısını ve yatak kapasitesini artırdık. Bu sene 950 bin aşkın gencimize yurtlarında barınma imkanı sunuyoruz. Şimdi de Gençlik ve Spor Bakanlığımızdan kredi veya burs alan 2 milyon 600 bin öğrencimize önümüzdeki yıl ödeyeceğimiz rakamları açıklıyorum; 2024 yılı kredi burs rakamını lisans öğrencileri için bin 250 liradan 2 bin liraya, yüksek lisans öğrencileri için 2 bin 500 liradan 4 bin liraya, doktora öğrencileri için 3 bin 750 liradan 6 bin liraya çıkartıyoruz” dedi.

“Enflasyona ezdirmeyeceğiz”

Emeklilere yapılacak 5 bin lira tutarındaki bir defaya mahsus ödeme ile ilgili sürecin tamamlanmak üzere olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclisimizin onayından sonra açıkladığımız çerçevede emeklilerimizin ödemelerini önümüzdeki haftalarda gerçekleştireceğiz. İster emekli ister kamu görevlisi. Ücretli çalışanlarımızı hiçbirini enflasyona ezdirmeyeceğimizin bilinmesini istiyorum. 21 yıldır bu konuda asla taviz vermedik. Bundan sonra da taviz vermeyeceğiz” dedi.

“Sene sonuna kadar 41 bin konut ve 5 bin köy evinin teslimini planlıyoruz”

Deprem bölgesindeki KOBİ’lere yeni kredi paketini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Depremzedelerimizi ihmal etmiyoruz. Afetten zarar gören 11 ilimizde 200 bin konutun inşası hızla devam ediyor. Yapımı biten konutları yakında etap etap teslim etmeye başlıyoruz. Sene sonuna kadar 41 bin konut ve 5 bin köy evinin teslimini planlıyoruz. Diğer konut ve köy evlerimiz tamamlandıkça teslimatlarını peyderpey yapacağız. Yerinde dönüşüm projemiz ile ilgili kredi ve hibe tutarlarını güncellemiştik. Şimdiye kadar 235 bin kardeşimizin başvurduğu bu projemizi de suretle hayata geçiyoruz. Deprem bölgesindeki KOBİ’lerimize yönelik KOSGEP vasıtasıyla yeni bir kredi paketini devreye alıyoruz. Dünya Bankasıyla işbirliği halinde işletme başına 200 bin lira ve 700 bin lira arasında faizsiz kredi sağlayacağız. Ayrıca, son aylarda enflasyon meselesinde de gerekli tedbirleri alıyoruz. Hiçbir ekonomi temeli olmayan bahanelerle milletin aşına ve ekmeğine kan doğrayan fırsatçılara kesinlikle göz açtırmayacağız. Farklı kampanyalarla enflasyonla mücadelemize iş dünyamızı da dahil ediyoruz. ‘İndirim kampanyası’ çağrımıza 400’den fazla firma 50 bine yakın şubesiyle katıldı, bu sayı her geçen gün artıyor. Tüm dünya gibi bizi de olumsuz etkileyen enflasyonu yeniden tek haneye indireceğiz. Bölgemizde patlak veren krizler işimizi zorlaştırsa da bunları aşacak iradeye sahibiz” açıklamasını yaptı.

Editör: Ayşegül Keskin