İSTANBUL

Cumhurbaşkanı Erdoğan Yıldız Sarayı'nın açılışını yaptı

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan restorasyonu sona eren Beşiktaş'taki Yıldız Sarayı'nın açılış töreninde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burası asla sıradan bir eser, sıradan bir yapı değildir. 200 yıllık tarihiyle Yıldız Sarayı Osmanlı'nın en sancılı yıllarına bizzat şahitlik etmiştir. Biliyorsunuz Yıldız Sarayı Sultan II. Abdülhamit ile özdeş hale gelmiştir" dedi.

Abone Ol

Erdoğan, "Tarihe vefa geçmişe saygı anlayışıyla ülkemiz ve yurtdışındaki ecdat yadigarı eserlerimizi yeniden ayağa kaldırdık. Vakıflar Genel Müdürlüğümüz vasıtasıyla 2002'den bu yana yaklaşık 6 bin vakıf kültür varlığının restorasyonunu veya onarımını gerçekleştirdik" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan Yıldız Sarayı'nın Ağustos ayı sonuna kadar ücretsiz ziyaret edileceğini de duyurdu.

Milli Saraylar Başkanlığı tarafından restorasyon çalışmaları tamamlanan Osmanlı Devleti’nde hizmete alınan son saray Yıldız Sarayı yaklaşık 100 yıl sonra kapılarını müze olarak açtı. Yıldız Sarayı’nın açılış töreni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşti. Törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul Valisi Davut Gül ve Milli Saraylar Başkanı Yasin Yıldız’da katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan açılış töreninde bir konuşma yaptı.

"6 YILLIK TİTİZ BİR RESTORASYON NETİCESİNDE ECDAT YADİGARI YILDIZ SARAYI'NI İHYA ETTİK"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün şairin ifadesiyle bir semtini sevmenin bile bir ömre bedel olduğu güzel İstanbulumuzun en güzel tarihi eserlerinden birinin açılışını yapmak üzere biraradayız. Milli Saraylar Başkanlığımızca yürütülen 6 yıllık titiz bir restorasyon ve tefriş çalışmalarının neticesinde ecdat yadigarı Yıldız Sarayı'nı ihya ettik. Şehrimizin simgelerinden olan Yıldız Sarayı bugünden itibaren kapılarını halkımıza ve dünyanın dört bir yanından gelecek ziyaretçilerine açıyor. Tekrar eski görkemine ve güzelliğine kavuşturarak milletimizin istifadesine sunduğumuz Yıldız Sarayımızın hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bugün yaşadığımız mutlulukta pek çok hocamızın ve uzmanımızın alın teri yürek teri vardır. Şayet onların emeği, birikimi ve fedakarhane gayretleri olmasaydı bu güzel eser tekrar eski görkemine kavuşturulamazdı. Sözlerimin hemen başında bu kardeşlerime teşekkürü bir borç biliyorum. Yıllarca örselenmiş, hırpalanmış, ihmallerin kurbanı olmuş bu eserin 6 yıllık özverili bir çalışmayla yeniden ülkemize kazandırılmasına vesile olan Milli Saraylar Başkanlığımıza, sayın başkan ve ekibine sayın bakanımıza özellikle teşekkür ediyorum. Ayrıca projede yer alan tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum. Milli Saraylar Bilim Kurulu Başkanı saygıdeğer hocam Profesör Doktor Sadettin Ökten beyefendiye ve kurul üyelerine en kalbi şükranlarımı iletiyorum. Yıldız Sarayı'nın yeniden ihyasıyla birlikte İstanbul'umuzun tarihi, kültürel ve turistik cazibesinin daha da artacağına inanıyorum" dedi

"SULTAN II. ABDÜLHAMİD 33 YIL BOYUNCA DEVLETİ BURADAN YÖNETTİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Az önce Milli Saraylar Başkanımız Yıldız Sarayı'nın tarihi serencamına dair bilgileri bizlerle paylaştı. Gerek mimari gerek sanatsal, gerekse tarihi özellikleri bakımından nadide bir eser olan sarayın inişli, çıkışlı geçmişini hep beraber dinledik. Şunun öncelikle vurgulanması gerekiyor. Burası asla sıradan bir eser, sıradan bir yapı değildir. 200 yıllık tarihiyle Yıldız Sarayı Osmanlı'nın en sancılı yıllarına bizzat şahitlik etmiştir. Biliyorsunuz Yıldız Sarayı Sultan II. Abdülhamit ile özdeş hale gelmiştir. Ancak sarayın geçmişi Sultan 3. Selim'in Mihrişah Valide Sultan için 1805'de yaptırdığı kasra kadar gitmektedir. Bu kasırdan günümüze sadece iç bahçedeki çeşme kalmıştır. II. Mahmut da burayı yeni ordunun askerlerinin talimlerini izlemek için kullanmıştır. Yıldız Sarayına asıl hüviyetini kazandıran ise Abdülhamid Han olmuştur. Sultan Abdülhamid'in tahta geçtikten kısa süre sonra mahiyetini ve haremini Dolmabahçe Sarayı'ndan Yıldız'a nakletmesiyle birlikte artık burası kasır değil Yıldız Sarayı olarak anılmaya başlanmıştır. Üstad Necip Fazıl'ın 36 Türk hükümdarı arasında belki en büyüğü olarak tarif ettiği Sultan II. Abdülhamid, 33 yıl boyunca 1909 darbesine kadar devleti buradan yönetti. Osmanlı'nın en muhataralı 33 yılına tanıklık eden Yıldız Sarayı, Devlet-i Aliyye'ye yönelen yıkma girişimleri karşısında direnişin de sembolü oldu. Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe'den sonra payitahtın idari merkezi olarak kullanılan İstanbul'daki üçüncü merkez burasıdır. Yıldız Sarayı'nın ayırıcı vasfı yönetim merkezi olarak kullanılmasıdır. Mimari açıdan Yıldız Sarayı çağdaşı olan yapılardan ayrı özellikleri taşır. Sahil saraylarından farklı olarak burası şehir içinde şehir diyebileceğimiz özgün bir mimariye sahiptir" diye konuştu.

"YILDIZ SARAYI'NIN MİLLİ MÜCADELE TARİHİMİZDE DE ÖZEL BİR YERİ BULUNUYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Marangozhaneleri, mutfakları, ahırları, eczanesi, fabrikaları, savunma birimleri, resmi daireleri, sebze ve meyve bahçeleri, kütüphanesi, müzesi, silahhanesi ve tiyatrosuyla Yıldız Sarayı alışılagelmiş saraylardan ziyade kendi kendine yeter bir şehri andırır. Sultan II. Abdülhamid döneminde sarayda ve mücavirinde sultanın aile efradıyla birlikte toplam 12 bin kişinin yaşadığı rivayet ediliyor. Zerafeti, sadeliği, tabiatla uyumu birbirinden ayrı köşklerden oluşan mimarisi ve Türk Saray Bahçeleri geleneğinin son örneği olan Hasbahçesi ile Yıldız Sarayı gerçekten nadide bir eserdir. Yıldız Sarayı'nın Milli Mücadele tarihimizde de özel bir yeri bulunuyor. Gazi Mustafa Kemal Bandırma vapuruyla yola çıkmadan bir gün önce buraya gelmiş ve Sultan Vahdettin ile görüşmüştür. Gazi Mustafa Kemal o tarihi görüşmeyi şöyle anlatır: 'Yıldız Sarayı'nın ufak bir salonunda Vahdettin ile adeta diz dize dönecek kadar yakın oturduk. Salonun Boğaziçi'ne doğru açılan penceresinden gördüğümüz manzara şu birbirine paralel hatlar üzerine düşman zırhlıların bordolarında toplar sanki Yıldız Sarayı'na doğrulmuş. Vahdettin hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı. Paşa paşa şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir ve tarihe geçmiştir. Bunları unutun. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa Paşa devleti kurtarabilirsin.' Bunun üzerine Gazi Mustafa Kemal Sultan Vahdettin'e şu cevabı verir. 'Merak buyurmayın efendimiz. Noktayı nazarı, şahanenizi anladım. İradeyi seniyyeniz olursa hemen hareket edeceğim. Muvaffak ol hitabına mazhar olduktan sonra huzurdan çıktım ayaklarımızın patırtısını işittirmeden saraydan uzaklaştık' " ifadelerini kullandı.

"TARİHE VEFA GEÇMİŞE SAYGI ANLAYIŞIYLA TARİHİ ESERLERİ YENİDEN AYAĞA KALDIRDIK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında, "Biz hazine değerindeki eserlerinin kıymetini çok iyi bilemeyen bir milletiz. Kimi ülkeler 100-150 yıllık tarihi varlıklarına büyük özen gösterirken geçmişi çok daha eski nice kültür varlığımıza sahip çıkamadık. Özellikle tarihimizin bir dönemine damgasını vuran reddi miras anlayışı bizlere gerçekten çok ağır bedeller ödetti. Bu zihniyetin kadrine uğrayan sembollerden biri Yıldız Sarayı oldu. Gerilik numunesi görülen ecdat yadigarı pek çok kültür varlığımız gibi burası da yıllarca ihmal edildi, örselendi, hoyratça kullanıldı. Saray külliyesini oluşturan binaların çoğu adeta talan edildi. Bunlarla birlikte yakın tarihe ışık tutacak olan birçok eser obje eşya da maalesef ya yakılmış ya kırılıp dökülmüş ya da haraç mezat satılmıştır. 1920’li yılların sonunda Merasim Köşkü'nün bir süre kumarhane olarak işletilmesi, sarayın maruz kaldığı hoyratlığın örneklerinden biridir. Zamanın belediye yetkililerince sırf turistlerin ilgisine mazhar olabilmek adına Yıldız Gazinoları projesi hayata geçirilmiştir. İtalyan bir şirket tarafından işletilen kumarhane 1 yıl sonra kapatılmıştır. Bakınız sadece Yıldız Sarayı değil milletimizin tarihinde ve hafızasında iz bırakan birçok obje de bu kadir bilmezlikten payını aldı. Gazi Mustafa Kemal'in ömrünün son aylarını geçirdiği Savarona yatının hangi skandallarla gündeme geldiğini hepimiz hatırlıyoruz. Gazetelere de yansıyan ahlaksızlık hadisesinden sonra süratle harekete geçtik ve Savarona yatını devraldık. Titiz bir çalışmayla Savarona'yı restore ettirdik ve kısa bir süre sonra inşallah restorasyonu bitiyor. Ardından olması gerektiği şekilde misafir devlet ve hükümet başkanlarını ağırlamak için inşallah kullanmaya başlıyoruz. Bunu bile eleştirenler, akla hayale gelmedik iddialarda bulunanlar çıktı. Oysa lafa gelince Atatürk konusunda mangalda kül bırakmayanların çürümeye terk ettiği Savarona yatına sahip çıkan yine biz olduk. Aynı durum pek çok tarihi eser yapı ve obje için de geçerlidir. Birileri Cumhuriyetin arkasına saklanıp Osmanlı karşıtlığı yaparken biz hiçbir zaman ayrım gözetmeden tarihimizin tüm dönemlerini kucakladık. Tarihe vefa geçmişe saygı anlayışıyla ülkemiz ve yurt dışındaki ecdat yadigarı eserlerimizi yeniden ayağa kaldırdık. Vakıflar Genel Müdürlüğümüz vasıtasıyla 2002’den bu yana yaklaşık 6 bin vakıf kültür varlığının restorasyonunu veya onarımını gerçekleştirdikö dedi.

"BU TARİHİ MEKANI TEKRAR HAYATA DÖNDÜRDÜK"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "TİKA Aracılığıyla gönül coğrafyamızın dört bir ucunda 120’nin üzerinde restorasyon çalışması yaptık. Milli Saraylar Başkanlığımız öncülüğünde de birçok başarılı proje yürüttük. Beykoz Cam ve Billur Müzesi'nden Ankara Palas Müzesi'ne Topkapı Sarayı'nda uzun yıllar kapalı kalmış uzun Hazine koleksiyonu, Kaftanlar koleksiyonu, Hat Eserleri koleksiyonu ve Mecidiye Köşküyle Mukaddes Emanetler Dairesi'ne varıncaya kadar birçok eseri ihya ettik. Değerli dostlar, şunu çok net ifade etmek isterim. Mazinin aklının ruhunun, estetik zevkinin nakşolduğu her bir değerimiz milletimizin ezelden ebede uzanan yolculuğunun kilometre taşlarıdır. Restore ettiğimiz camileri, köprüleri, çeşmeleri, hanları, türbeleri, medeniyetimizin konuşan, yaşayan canlı hafızaları olarak görüyoruz. Bütün bu yenileme çalışmalarını köklerimizle bağlarımızı güçlendirme çerçevesinde değerlendiriyor. Bu yüzden çok çok önemsiyoruz. Yıldız Sarayı'nı yeniden ayağa kaldırmak suretiyle de bunu yaptık. Hafıza mekanlarımızdan bir tanesini daha halkımızın istifadesine sunduk. Sarayın sadece taşlarını, duvarlarını, kaldırımlarını, mobilyalarını aslına rücu ettirmedik, burayı aynı zamanda asli kimliğine uygun olarak kullandık. Cumhurbaşkanlığımız döneminde onlarca görüşmeyi kabulü, zirveyi burada düzenledik. Birçok çalışmamızı burada yaparak aslında bu tarihi mekanı tekrar hayata döndürdük" diye konuştu.

AĞUSTOS AYI SONUNA KADAR ÜCRETSİZ ZİYARET EDİLEBİLECEK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yaklaşık 6 yıllık çalışmalarımız neticesinde Yıldız Sarayı milletimizin her bir ferdinin gururla gezebileceği gençlerimizin, tarihimizin çok önemli bir bölümünü bizzat teneffüs edebileceği muhteşem bir müze olarak hizmet vermeye hazır hale geldi. Milli saraylarımızı, milletimize açma hamlemizin en önemli halkasının Yıldız Sarayı'nı halkımızda buluşturmak oluşturuyor. Bir diğer kaderine terk edilmiş tarihi eserimiz olan Edirne Sarayıyla ilgili restorasyon çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah orayı da tamamlayıp ülkemize kazandıracağız. Bundan sonra da ecdadın emanetlerine sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Türkiye Yüzyılı hedeflerine adım adım ilerlerken, ecdadın mirasını koruyacak, ayaklarımızı binlerce yıllık medeniyet temellerimize sağlam basacak ve 21. yüzyılı Allah'ın izniyle Türkiye'nin yüzyılı yapacağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Açılışını yaptığımız Yıldız Sarayımızın şehrimize, ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Ecdadımızın bize mirası olan bu güzel eseri bugünden itibaren milletimize ve özellikle de sevgili gençlerimize emanet ediyoruz. Bu vesileyle bir kez daha cennet mekan Sultan II. Abdülhamit Han'ı ve kahraman ecdadımızı rahmetle yad ediyorum. Bugünden itibaren halkımıza açtığımız bu mekanı önümüzdeki ayın sonuna kadar bu ay dahil önümüzdeki ayın da sonuna kadar ücretsiz olarak ziyarete açmış olacağız" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a açılış töreni sonunda, Yıldız Sarayında sergilenen bir vazonun replikası hediye edildi.

DHA