Düğün

Evlenmek için genellikle yaz ayları tercih edildiği için düğünler de çok fazla oluyor.

Abone Ol

Eskiden sıradan düğünlerde bile çeyrek altın takılırdı, şimdi kural zorunlu olarak değişti. Düğünde çeyrek takabilmek her babayiğidin harcı değil artık.

Yeni bir ev kurmak ve düğün masrafları gençlerin, evlatlarını evlendirmek isteyen anne babaların belini büküyor. Şuradan kıs, buradan kıs ama yine de aşırı masraf çıkıyor.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da aşiret düğünleri meşhurdu, ağırlığınca altın takılırdı… Artık o da yok.

Van’ın Başkale ilçesinde Ertuşi, Botan ve Merzikan aşiretlerinin ileri gelenleri, muhtarlar ve kanaat önderleri bir araya gelerek ekonomik sıkıntılar sebebiyle düğün ve cenaze ile ilgili yeni kararlar aldı.

Aşiret mensupları, takı miktarının ilan edilmesi için masaya kurulan ‘açık mendil’ geleneği yerine ‘kapalı zarf’ usulüne karar verdi.

Aynı şekilde düğün sahibi için büyük maddi sıkıntıya neden olan gelinin köyden ya da ilçeden alınarak gelinlik ve kuaför için kente götürülmesi usulü de kaldırıldı.

Aşiret mensupları, 3 gün yemekli yapılan taziyeleri de 2 güne düşürdü.

Kurallara uymayanların düğünlerine hiçbir şekilde katılım olmayacak.

Aşiretin aldığı bu karar ne kadar uygulanır bilinmez ama ekonomik olarak herkesin çok zorlandığı malum.

Özelikle dar gelirlilerin durumu daha da zor.

Anadolu’nun diğer bölgelerinde de düğünlerle ilgili yeni uygulamalara gidilirse şaşırmamak lazım. Parasızlık herkesin belini büktü.

Özellikle ekonomik sıkıntıların bu kadar ayyuka çıktığı dönemde evlenmek isteyen gençlerin işini kolaylaştırmak lazım.

Gençleri ve ailelerini, büyük masrafa sokmamalı...

Özellikle altın ve takı konusunda daha anlayışlı olmalı…

Ev eşyalarında da aşırı lüksten kaçınmalı. Zaten kira fiyatları uçmuş, bir de ev eşyası aşırı lüks talep edilince gençlerin evlenecek hali kalmıyor.

Anormal bir alışkanlığımız var; düğün olunca her şeyin fiyatı üçe beşe katlanıyor.

Damat tıraşı olmak isteseniz normal tarifenin 3-5 katı ücret isteniyor. Hakeza gelin başı yapılırken de aynısı oluyor.

Damatlık, gelinlik, nişan kıyafetleri ve diğer düğün hazırlıklarında da aynı durum geçerli.

Bir yandan yeni evlenenlere destek olsun diye takı takılıyor, diğer yandan fazlasıyla geri alınıyor.

Anlaşılır bir durum değil.

Gelin ve damadı yolunacak kaz olarak görme alışkanlığından da bir an evvel vazgeçmeli…

****

Bizim imam

Hikâye bu ya…

Bizim mahallenin bir cami imamı var...

Göreve başladığında caminin altında kirada olan dükkânı boşalttı. Dükkâna önce masalar sandalyeler geldi. Sonra bir mutfak yaptırıldı. Bu durum o zaman çok dedikodu konusu oldu. Herkes imamın o dükkânı bir tanıdığına lokanta olarak kiraya verdiğini düşündü...

Sonra mahalleden bazı kadınların orayı temizlediği görüldü.

Kimse bir anlam verememişti…

Bizim imam ilk cenazeye gittiğinde, durumu anlaşılmaya başlandı.

Ertesi gün dükkânın camına, “Aşevi” diye tabela asıldı.

Önceleri, günde iki öğün çorba yapılıyordu. Şimdi günde iki öğün 3 çeşit yemek çıkıyor.

Sokakta kalmış olanlar orada karnını doyuruyor.

Evinden çıkamayan bakıma muhtaçların ve yaşlıların evlerine mahallenin gönüllü gençleri yemek servisi yapıyor.

Önceleri, birçok erzak satın alınırdı. Şimdi ise erzak için neredeyse hiç para harcanmıyor. Mahallenin fırıncıları bir araya gelmişler ve sıraya koymuşlar, ekmek ihtiyacını her gün bir fırın karşılıyor.

Hali vakti yerinde olanlar etinden sebzesine, kuru bakliyatına varıncaya kadar gönderiyor.

Aşevinin erzak dolapları, soğutucuları ağzına kadar dolu. Mahalledeki hayırsever kadınlar da mutfak işleri için bir program yapmışlar.

Sırayla geliyor, yemek ve temizlik işlerini yapıyorlar.

Uzun zamandır mahallede ne bir dilenci kaldı ne de çöpten yiyecek arayan...

Evet, bu sistemi bizim imam kurdu.

İlk başlarda gereken parayı cenaze sahiplerinin verdiği paralardan sağlamış. Yani cebine indireceğine böyle bir sistem kurmak için harcamış.

Şimdi ise cenazelerden gelen paralar, yardıma muhtaç insanların zaruri ihtiyaçları, fakir aile çocuklarının eğitimi için kullanılıyor.

Bizim imam, bir de sosyal yardımlaşma fonu oluşturmuş.

Bir ihtiyar heyeti kurmuş. Bütün bu işleri, ihtiyaç sahiplerini rencide etmeden onlar yürütüyor.

Artık cenazelerde çelenk görülmüyor. İnsanlar da bu duruma alıştılar, çelenk yerine yardımlaşma fonu hesabına para gönderiyorlar.

Mahallede inanılmaz değişimler oldu. Artık mahallede hırsızlık olmadığı gibi, kavga bile neredeyse hiç olmuyor. İnsanlar birbirine karşı daha saygılı ve güler yüzlü davranıyor.

Bizim imam, boş zamanlarında sürekli çarşıda pazarda… Cami cemaatindenmiş, değilmiş, aleviymiş, sünniymiş demeden herkesle sohbet edip, hal hatır soruyor, dertlerine çare olmaya çalışıyor.

Şimdilerde bizim imam belediye ile görüşüyormuş. Bir arsa alıp bina yaptıracakmış.

Yatılı Kur’an kursu yaptıracak diye düşündük. Meğerse bizim imam; evsizler için bir barınma yeri yaptırmayı planlıyormuş.

Şimdi herkes merak etti. “Bu imam kim?” diye…

Keşke böyle imamlarımız çok olsa…

***

TEBESSÜM

Ülser

Kayserili esnaf iş yerinde yemek yerken müşteri gelir.

- Afiyet olsun amca.

- Buyur yeğenim beraber yiyelim. Buyur bak, sucuk var, pastırma var, sarma var, kızartma var, börek var...

- Teşekkür ederim amca, bende ülser var.

- Olsun yeğenim, ona da sıra gelir, sonra yeriz.

****

 GÜNÜN SÖZÜ

 Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder.

İmam-ı Gazali