Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan, 18'incisi Antalya'da gerçekleştirilen Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) Ulusal Kongresi'nde ele alınan en önemli başlıklardan birinin de yapay zeka teknolojileri olduğunu söyledi. Prof. Dr. Kervan, bu sayede açık kalp ameliyatlarından sonra hastaların artık haftalarca yoğun bakımda kalmadan birkaç günde taburcu edilebildiğini vurguladı. Dünyada ilk kez Ankara Şehir Hastanesi'nde geliştirilen bir yazılımla, yapay kalp takılan hastaların anlık takip edilebildiğini ve olası komplikasyonların bu teknoloji sayesinde erkenden önlenebildiğini de söyleyen Prof. Dr. Kervan önemli açıklamalarda bulundu.

Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) tarafından 21-24 Kasım arasında Antalya'da düzenlenen 18. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (TKDCD) Ulusal Kongresi'ne binin üzerinde kalp ve damar cerrahıyla toplam 3 bin 500 hekim, hemşire ve yardımcı sağlık personeli katıldı. Kongrede düzenlenen basın toplantısına TKDCD Dönem Başkanı Prof. Dr. Levent Yılık, Başkan Yardımcısı ve TÜSEB Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan, TKDCD Genel Sekreteri Doç. Dr. Murat Sargın, Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Cevdet Uğur Koçoğulları ile İzmir Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Orhan Gökalp katıldı. TÜSEB Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan Demirören Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, kalp damar hastalıklarında yapay zeka ve teknoloji kullanımında gelinen noktayı anlattı. Prof. Dr. Kervan, "Dünyada en önemli ölüm sebeplerinden birisi kalp damar hastalıkları. Hem teşhisinde hem tedavisinde ve hastalarımızın takibinde artık teknolojiyi kullanıyoruz. Yapay zekanın insan faktöründen kaynaklanan hataları minimum düzeye indirmek için teknolojiyi kullanıyoruz. Örneğin açık kalp ameliyatlarında kullanılan kalp akciğer makineleri günümüz teknolojisine göre çok gelişmiş cihazlar. Şu anda dünyanın da kullanmış olduğu cihazları biz ülkemizde hastalarımız için kullanabiliyoruz" dedi.

'BU TEKNOLOJİLER SAYESİNDE HASTALAR BİRKAÇ GÜNDE TABURCU OLUYOR'

Bu cihazlar sayesinde açık kalp ameliyatlarında en az riskle hastaların tedavi edildiğini kaydeden Prof. Dr. Kervan, şunları söyledi: "Ameliyatta kullanacağımız cihaza sizin verilerinizi yüklüyoruz, kilonuzu boyunuzu yaşınızı, yapacağımız ameliyatı cihaza yüklüyoruz. Cihazla birlikte size uygun olabilecek o anki kan akım hızınızı, oksijen akım hızınızı, kan değerinizin ne olması gerektiğini o makinalar tahmin olarak bize sunuyor. Bu parametrelerin ameliyat boyunca olması gereken seviyede tutulması için bize uyarı veriyor. Bu hasta için oksijen seviyesi şu seviyede olmalı, kan akımı şu seviyede olmalı diye bize cihazlar uyarı veriyor hata yapmayalım diye. Daha önce ameliyat sonrası yoğun bakımda 1-2 hafta takip ettiğimiz hastaları birkaç gün içinde taburcu edebilecek duruma getirebiliyoruz."

TÜRK İMZALI YAZILIMLA YAPAY KALP TAKİBİ

Yapay zeka teknolojilerinin kalp nakli bekleyen hastaların uygun organ çıkana kadar hayatta tutulmasını sağlayan yapay kalp uygulamalarında hayat kurtarıcı olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Kervan, dünyada ilk kez Türkiye'de geliştirilen bir yazılım sayesinde cihaz takılan hastaların hayati bulgularının çok yakından izlenmesinin mümkün olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Kervan, şu bilgileri verdi: "Yapay kalp cihazı taktığımız hastaları Türkiye'de ve dünyada da dünyada bu takip sistemini ilk geliştiren Yüksek İhtisas Bilkent Şehir Hastanesi ve bu konuda da dünyanın lider merkezlerinden birisiyiz. Hastaları evlerinden takip edebilecek bir yazılım geliştirdik. Bunların verilerini alıyoruz. Hastanın kalbine taktığımız yapay kalp cihazını takip ederek, oluşabilecek pıhtılaşmayı önceden tahmin edebiliyoruz. Oluşabilecek makinedeki bozulmayı önceden tahmin ederek bu hastanın yapay kalp cihazıyla olabildiğince uzun süre yaşamasını sağlayabiliyoruz."

'HASTALARIN TELEFONLARINA UYGULAMA YÜKLÜYORUZ'

Kalp naklinin çok sayıda bağış olmadığı için sık yapılabilen bir ameliyat olmadığını da vurgulayan Prof. Dr. Kervan, belki gelecekte kalp nakillerinin yerini de alabilecek bu cihazlar sayesinde hastaların uygun organ bulunana kadar hayatta tutulabildiğini vurguladı ve sözlerini şöyle noktaladı: "Oluşabilecek komplikasyonları çok erken yakaladığımız için çok kolay tedavi edebiliyoruz. Hayat konforu artıyor komplikasyon olmadığı için. Örneğin beyne pıhtı atsa hasta felçli yaşıyor; ama bugün yapay zeka destekli kalp cihazıyla hastalar evlerinde işlerinde çalışıyorlar, aileleriyle vakit geçirip sosyal hayattan kopmuyorlar. Cihaz hastaya takıldıktan sonra geliştirdiğimiz bir aplikasyonu hastanın telefonuna yüklüyoruz ve o aplikasyon üzerinden hastalar bize verileri gönderiyor. Amacımız, geliştirdiğimiz bu yazılımı direkt yapay kalp cihazının kendisine yerleştirerek hastadan gerçek zamanlı ve sürekli, anlık veri alabilmek. Tabii ki bunlar çok büyük projeler, biz bu projeleri umarım dünya lideri olarak da yapabileceğiz ileride"

STENT Mİ AMELİYAT MI KARARINI 'KALP TAKIMI' VERMELİ

Toplantıda konuşan TKDCD Başkanı Prof. Dr. Levent Yılık ise, "Kalp ameliyatlarından korkuluyor, aslında öyle değil. İlk çıkışlarında doğru, çok yüksekmiş kalp ameliyatlarında komplikasyon ve ölüm oranları ama şu anda normal bir hasta için Türkiye'de koroner By-pass ameliyatına bağlı ölüm oranı yüzde 1 maksimum. Bunların da çoğu aslında kalple alakalı ölümler değil diğer hastalıklarla ilgili oluyor. Yani biz kalp ameliyatları yüzünden çok fazla hasta kaybetmiyoruz. Türkiye kalp damar cerrahisinde dünya standartlarına eşit demiyorum, üstünde standartlarla kalp damar ameliyatları gerçekleştiriliyor" dedi. Prof. Dr. Yılık, damar tıkanıklıklarında stent mi ameliyat mı kararında hasta seçiminin çok iyi yapılması gerektiğini de söyleyerek buna kalp damar cerrahı, kardiyolog ve anestezi uzmanından oluşan kalp takımının karar vermesi gerektiğinin altını çizdi ve sözlerini şöyle noktaladı: "Bir damar tıkanıklığında koroner damarlara stent konulması tabii ki çok daha avantajlı ve kolay; ama bu hastayı doğru seçmek lazım.

Koroner damar tıkanıklığının altın tedavisi cerrahidir. Ameliyatlarını yaparsınız, o hastayı unutursunuz. İlaçlarını düzenli olarak kullandığı sürece birşey olmaz; ama stent öyle değil her an tıkanabilir. Bunun da kararını son yıllarda ortaya çıkan kalp ekibi dediğimiz kardiyolog, kalp damar cerrahı ve anestezistlerden oluşan bir ekip olarak veriyoruz. Türkiye'de bu sistem artık oturdu."

KADINLARDA KANSERDEN DAHA BÜYÜK TEHDİT

TKDCD Genel Sekreteri Doç. Dr. Murat Sargın, kalp hastalıklarının kadınlar arasında sinsi bir salgın gibi ilerlediğine işaret ederek şunları söyledi: "Kalp damar hastalığı genelde belli bir yaşın üstü, sigara içen ve diyabetik erkek profiliyle ilişkilendiriliyor; ama yeterli bir ilişki değil. Çünkü kadınlardaki temel ölüm sebebi aslında kalp hastalığı Kadınlar da genelde kanserden korkuyorlar. Kalp hastalığı onlar için daha çok ikinci planda kalıyor endişe açısından. Dolayısıyla bu anlamda belki sağlıklarını da ihmal edebiliyorlar. Ölüm sebeplerine bakarsanız hem dünyada hem Türkiye'de kadınlar en çok kalp ve damar hastalıklarından ölüyor. Mesela felç geçiren, her 100 vakanın 60'ı kadın. Diyabetik obez bir erkekle diyabetik obez bir kadını karşılaştırırsak, kadında kalp hastalığı olma riski yüzde 50 daha fazla. Depresyon bile kadınlarda kalp hastalığını düşündüğümüzden çok daha fazla artırabiliyor."

20-40 YAŞTA KALP HASTALIKLARINDA ARTIŞ

Dünyada beyin ölümlerinin kazalara bağlı, bizde ise hipertansiyona bağlı beyin kanaması nedeniyle gerçekleştiğine de dikkat çeken katılımcılar, dünyadaki verilere göre 40 yaş altı hastaların toplam kalp hastalarının yüzde 10'unu oluşturduğuna vurgu yaparak uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Orhan Gökalp, kalp hastalıklarının genelde 60-65 yaş üstü kişilerde olduğunun sanıldığını ancak son yıllarda 20-40 yaş arası genç nüfusta da görülür bir artış gözlemlediklerini belirtti. Prof. Dr. Gökalp, "Biz mesleğe başladığımız zamanlarda gerçekten de bu şekilde karşımıza çıkıyordu; fakat yıllar içerisinde gözlemlemeye başladık ki çok genç hastayla karşılaşmaya başladık. 20-40 yaş arasında pek çok hasta görüyoruz, ameliyat ediyoruz bu hastaları veya stent koyuluyor kardiyologlar tarafından. Ya tanıdaki gelişmelerden dolayı biz bunlarla çok sık karşılaşıyoruz ya da gerçekten de bu hastalar artmaya başladı. Kanımız artmaya başladığı yönünde çünkü; kalp hastalıklarıyla ilgili değiştirilemeyen bazı risk faktörleri var, genetik yatkınlık ama onun dışında bir de değiştirilebilecek faktörler var; örneğin obezite, hipertansiyon, sigara kullanımı, egzersiz yetersizliği gibi. Sonuç olarak önlenebilir risk faktörlerinin ortadan kaldırılması, bizim hasta sayımızı oldukça azaltacaktır." diye konuştu.

DHA

Editör: Haber Merkezi