Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, sahipsiz hayvanlara yönelik kanun teklifi ile ilgili tartışmalara değinerek, "Birileri ısrarla görmezden gelse de Türkiye’de bir başıboş köpek sorunu var. Daha önce de ifade ettim; dünyanın hiçbir medeni ülkesinde, modern şehrinde göremeyeceğiniz bir sokak köpeği popülasyonu ile karşı karşıyayız. Maalesef bu sayı her yıl asimetrik bir şekilde katlanarak artıyor. Üstelik bu başıboş köpekler, çocuklara, yaşlılara, yetişkinlere, başka hayvanlara, koyun sürülerine, keçilere saldırıyorlar. Trafik kazalarına sebep oluyorlar. En değerli varlıklarımız olan çocuklarımızı parçalamak suretiyle bizden kopartıyorlar. Artan kuduz vakalarını, yabancı ülkelerin Türkiye’ye gelen vatandaşlarına yaptığı uyarıları burada saymıyorum bile. Müdahale edilmedikçe sorun daha da büyüyor, kötüleşiyor, mesele tam anlamıyla çığırından çıkıyor. Milletimiz bu sorunu bizden çözmemizi istiyor. Halkımız sokakların güvenli hale gelmesini istiyor. Çocuklarımız gönül rahatlığıyla okula gitmek, parkta oynamak istiyor. Vatandaşımız hem şiddetin, hem sağlığımıza yönelik tehdidin, hem de istismarın sona ermesini arzuluyor. Bizim bu isteklere, bu arzulara, ülkemizin dört bir yanından yükselen feryatlara sessiz, tepkisiz kalmamız düşünülemez" diye konuştu.

'KİMSE BİZE MERHAMET DERSİ VEREMEZ'

Erdoğan, hayvanlar konusunda kimsenin kendilerine merhamet dersi veremeyeceğini ifade ederek, "Hele hele bölücü terör örgütünün beşikteki bebeği katletmesine, canlı bombaların şehirlerimizde masum sivilleri aramızdan almasına, Gazze’de şuanda sayısı 16 bini bulan masum çocuğun, sayısı 40 bini geçen masum insanın katledilmesine ses çıkarmayanlar kalkıp da bize merhametten bahsetmesin. Dağdaki eli kanlı katil sürülerine methiyeler düzenler kimse kusura bakmasın ama bize vicdan nutku çekemez. Unutmayın timsahın gözyaşları merhametten değildir. Komisyon çalışmaları sırasında köpek yüzünden hayatını kaybetmiş 10 yaşındaki kızının acısını yüreğinde taşıyan annenin, 10 yaşındaki oğlu parçalanmış babanın üzerine yürüyen bir karakter fukarasının diline en son alacağı kelime merhamettir. Değil insana, değil masum çocuklara herhangi bir canlıya karşı yüreğinde zerre miskal merhamet olan biri kalkıp da o densizliği yapamaz. Ciğer paresini kaybetmiş yüreği yaralı bir anne ile empati kuramayan başka canlılarla nasıl kursun? İnsan sevmiyorlar ki bir köpeği nasıl sevecekler? Ayrıca birileri muhalefet milletvekillerinin desteğiyle kalkıp geliyor, daha doğrusu buraya, Meclis'e taşınıyor, Meclis koridorlarını işgal ediyor. Utanmadan sıkılmadan Meclis çatısı altında milletvekillerine ‘katil’ diye bağırabiliyor. Milletvekili milletin temsilcisidir. Milletvekiline hem de yüce Meclis çatısı altında ‘katil’ diye bağıran da onu oraya getirip o cesareti veren de bütün millete karşı saygısızlık yapmıştır, edepsizlik yapmıştır. Biz bu densizliğe, şımarıklığa pabuç bırakacak, boyun eğecek bir grup değiliz. ’Biz 3-5 marjinal karakterin çığırtkanlık yaparak, bağırarak Meclisi çalışamaz hale getirmesine eyvallah etmeyiz. Burası gazi bir Meclistir, milletin Meclisidir. Kimse Gazi Meclisin şanına ve konumuna gölge düşüremez. Böyle bir edepsizliğin tekrar yaşanmaması için gerekli tedbirler çok daha sıkı bir şekilde mutlaka alınmalıdır" dedi.

'SAHİPLENME KAMPANYAMIZA GÜÇLÜ DESTEK BEKLİYORUM'

Erdoğan, utanç verici tüm sahnelere rağmen yasa teklifinin dün komisyonda kabul edildiğini vurgulayarak, "Sadece insanları değil sokak hayvanlarını da yaşatmayı amaçlayan kanun teklifimize ‘evet’ diyen tüm milletvekillerine teşekkür ediyorum. Bu meseleyi Meclis tatile girmeden önce inşallah genel kurulun da takdirine sunacak, orada da taşkınlıklara prim vermeden, inanıyorum ki Cumhur İttifakı olarak, teklifi yasalaştırarak sokaklarımızı güvenli hale getireceğiz. Bu konuda tüm grubumuzdan, milletin vekili olarak bu yüce çatı altında bulunan her bir arkadaşımdan kararlı bir duruş bekliyorum. Asla taviz yok ve bu işi Allah’ın izniyle bitireceğiz. Tabii teklifin yasalaşması sadece bir başlangıçtır. Bundan sonra esas önemli olan sahiplenme sürecidir. Son bir haftadır ortalığı ayağa kaldıran sanatçılar, dernekler, medya mensupları başta olmak üzere tüm hayvanseverlerden başıboş köpekleri sahiplenme kampanyamıza güçlü destek bekliyoruz. Burada sergilenen yüksek hassasiyetin çok daha fazlasını sahiplenme sürecinde göreceğimize inanıyorum" ifadelerini kullandı.

'İHTİYAÇ HALİNDE MÜDAHALEDE BULUNURUZ'

Erdoğan, Batı Trakya’daki sorunların gündemlerinin ilk sırasında yer aldığını belirterek, "Özelikle din ve ibadet hürriyetiyle eğitim haklarına dair meseleler sürekli takibimizdedir. Yunanistan tarafından atılan bütün adımları takip ediyor, ihtiyaç halinde gerekli müdahalelerde bulunuyoruz. İnşallah bundan sonra da Batı Trakya Türk azınlığa kol kanat germeye devam edeceğiz. Aynı durumda Kıbrıs Türk halkının gasp edilen hakları için de geçerlidir. Kıbrıs Türk halkı, 1960’lardan beri neredeyse 3 çeyrek asırdır haksızlığa, hukuksuzluğa ve ayrımcılığa maruz kalıyor. 1963 ile 1974 yılları arasında yaşanan katliamları bir çoğumuz daha dün gibi hatırlıyoruz. Yakılan köyleri, öldürülen çocukları, adanın sadece yüzde 3’lük bölümüne sıkıştırılmak istenen Kıbrıslı kardeşlerimizin dramlarını asla unutamayız. Tüm bu zulümler işlenirken Batılı kurum ve kuruluşlar hiçbir şey yapmadı. Bugün Gazze soykırımını seyrettikleri gibi Kıbrıs Türk halkına yönelik etnik temizlik teşebbüslerini de uzaktan izlediler. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk halkının varlığına uzanan kirli ve kanlı elleri kırmıştır. Kıbrıs Türkü'nün bağımsızlık iradesini kırmaya yönelik politikalar o günden bu yana artarak devam etti. Son olarak 2004 yılında Annan Planına ‘Evet’ diyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti cezalandırılırken plana ‘hayır’ diyen Rum kesimi Avrupa Birliği'ne tam üye yapılarak ödüllendirildi. Daha sonra oturulan müzakere masalarından hiçbir sonuç çıkmadı. Eski yöntemlerle bir yere varılamayacağını artık görmüş durumdayız. Federalizme dayalı tekliflere bizim de Kıbrıs Türkü'nün de karnı tok. Ana vatan ve garantör ülke olarak duruşumuzu barış harekatının 50’inci yıl dönümünde çok net bir biçimde tekrar ortaya koyduk. Hedefimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınırlığını artırmaktır. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde attığımız adımların devamını getirmekte kararlıyız. Aynı şekilde Kıbrıs Türk halkının kendi ayakları üzerinde durması için de desteklerimizi, yatırımlarımızı sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.

'MUHALEFETİN ESKİ SİYASETİNİ TERK ETMEYE BAŞLAMASINI ÖNEMSİYORUZ'

Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'na iştirak etmek suretiyle Kuzey Kıbrıs’ta bulunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhur İttifakı ile milletvekillerine teşekkür ederek, "Özellikle muhalefetin Türkiye’yi yabancılara şikayet eden eski siyasetini terk etmeye başlamasını önemsiyoruz. Hatırlanacağı üzere sabık genel başkan döneminde Cumhuriyet Halk Partisi'nin dış politikada yaşadığı savrulmalar siyasi rekabet kavramıyla açıklanamayacak boyutlara ulaşmıştır. Kimi CHP’li milletvekilleri Avrupa’da ülke ülke dolaşıp, PKK’nın Suriye’deki uzantılarının gönüllü avukatlığını yapıyorlardı. Geçen hafta 8’inci yıl dönümünü geride bıraktığımız 15 Temmuz ihanetinin faillerini aklama görevini de yine CHP yönetimi üstlenmişti. Milletin bir gecede 252 evladını şehit vererek yazdığı milli irade destanını ‘kontrollü darbe’ yaftası vuranlar da bu kifayetsizlerden başkası değildi. Türkiye’ye ve Türk siyasetine yakışmayan bu tavrın değişim işaretleri göstermesine açık söyleyeyim muhalefetin normalleşmesi adına kayda değer buluyoruz. Lefkoşa’da sergilenen birlikteliğin başta terörle mücadele olmak üzere milli meselelerde ve milli mücadelelerde istikrarlı bir şekilde sürdürülmesini temenni ediyorum" diye konuştu.

Erdoğan, komşularla ilişkilerinde asla gerilim peşinde olmadıklarını söyledi. Erdoğan, "Yakın çevremizden başlayarak tüm ülkelerle dostluğumuzu ilerletmeye, bölgemizde ve dünyada dostlarımızın sayısını artırmaya bakıyoruz. Bu politikamızda da son derece samimiyiz, kararlıyız, iyi niyetliyiz. Tokalaşmak amacıyla uzatılan hiçbir eli havada bırakmayız. Ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı çerçevesinde hareket edildiği takdirde aşılamayacak hiçbir engel görmüyoruz. Nitekim son 1 yılda bu yönde önemli adımlar attık. Komşularımızın yanı sıra pek çok uluslararası kuruluşla işbirliğimizi ilerlettik. Artan güvenlik tehditleri karşısında Türkiye’nin manevra alanını genişletmek için gayretlerimizi inşallah daha da yoğunlaştıracağız" dedi.

85253

DHA

Editör: Ayşegül Keskin