Bu yıl 7'ncisi düzenlenen TRT World Forum 2023 başladı. Forumun açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı. Forumda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Kosova Cumhurbaşkanı Vjosa Osmani- Sadriu, İstanbul Valisi Davut Gül, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, medya temsilcileri, uzmanlar ve davetliler yer aldı.
Programda, farklı ülkelerde yaşayan çocuklar Cumhurbaşkanı Erdoğan'a barış çabalarını temsil eden bir hediye vererek teşekkür etti.
RUSYA-UKRAYNA ARASINDAKİ SAVAŞ GÜNDEMDE GERİ PLANA DÜŞMÜŞ OLSA DA HALEN TÜM YAKICILIĞIYLA DEVAM EDİYOR
Konuşmasına forumun hayırlı olmasını dileyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze'de devam eden katliam başta olmak üzere küresel ölçekte son dönemde sancılı bir dönemden geçiyoruz. Rusya-Ukrayna arasındaki savaş gündemde geri plana düşmüş olsa da halen tüm yakıcılığıyla devam ediyor. Savaşın ilk aylarında ülkemizin çabalarıyla ortaya konana barış planının değeri gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. O dönem ateşi büyümeden söndürmek yerine, körükleyenlerin bölgemizle birlikte tüm dünyaya nasıl bir kötülük yaptıkları artık net bir şekilde görülüyor. Küresel barışı ve güvenliği sağlamakla mükellef uluslararası kuruluşların sorun çözme kabiliyetlerinin olmadığını bugün daha iyi anlıyoruz. Adil bir barışın kaybedeninin olmayacağı gerçeği tartışmasız bir şekilde karşımızda durmaktadır. Temennimiz, bizim adeta kendimizi paralayarak ısrarla dile getirdiğimiz bu hakikatin tüm taraflarca bir an önce idrak edilmesidir. Türkiye daha fazla kan akmaması, daha fazla yıkım yaşanmaması, daha fazla göz yaşı dökülmemesi için elini taşın altına koymaya hazırdır. Gerçekten de barışa, özellikle adil bir barışa her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz günler yaşıyoruz. Kalıcı barışı tesiste kaybedilen her günü, her anın bedelini ateşe benzin döken Batılılar değil, maalesef masumlar ödemektedir. Buna artık bir dur demenin zamanı çoktan gelmiştir. Komşularımızı içine düştükleri bu kaybet, kaybet denkleminden çıkarmayı komşuluk hukukumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Sizlerin de gayretleriyle bölgemiz bir süredir hasret kaldığı barış ve istikrar iklimine inşallah yeniden kavuşacaktır" ifadelerini kullandı.
BU GÜNLERE MANŞETLERLE ÇARPIŞA ÇARPIŞA GELDİK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Basın, bilhassa da kalemini ve ekranını küresel güçlere kiralamayan özgür basın demokrasiler açısından yeri doldurulamaz bir ihtiyaçtır. İyi işleyen ve sağlıklı bir demokrasi için yasama, yürütme, yargı erklerine ilaveten dördüncü kuvvet olarak basının sayılması boşuna değildir. Güdümlü basın ise halkın haber alma hakkı yanında demokrasi içinde açık bir tehdit oluşturur. Ülke olarak 70 yılı aşan çok partili demokrasi mücadelemizde bu hakikati tüm boyutlarıyla pek çok kez tecrübe ettik. Üzülerek ifade etmek isterim ki bir dönem demokrasiye sahip çıkmak yerine, vesayetçilerin yanında hizalanan darbeye alkış tutan, milli iradeye müdahale çağrısında bulunan bir medya yapısıyla karşı karşıyaydık. Manşetlerini vesayetçilerin attığı güdümlü medya düzeni, bilhassa 2002 öncesinde Türkiye'nin acı bir gerçeğiydi. Elbette bu zor dönemlerde her türlü tehdide rağmen milli iradenin yanında duran cesur basın yayın kuruluşları ve medya mensupları da vardı. Sayıları kısıtlı olmakla birlikte halka karşı sorumluluğunu yerine getiren bu gazetecilerin isimlerini demokrasi tarihimize altın harflerle yazdırmışlardır. Biz de bu cesur kalemleri daima şükranla yad ediyoruz, yad edeceğiz. Türk demokrasisi ne zaman riske girse hemen vesayetçilerin tetikçiliğine soyunan postallı medya mensuplarını da asla unutmayacağız. Esasen kalemini, köşesini, ekranını güç odaklarının emrine verenlerin saldırılarına İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığımızdan itibaren biz de defalarca maruz kaldık. Muhtar bile olamaz manşetinden, 411 el kaosa kalktı provokasyonuna kadar nice medya operasyonunun hedefi haline getirildik. Ama bunların hiçbirine boyun eğmedik. Yıldırma girişimleri karşısında asla geri adım atmadık, her zaman söylediğim gibi bu günlere manşetlerle çarpışa çarpışa geldik" diye konuştu.
NİYE SESLERİ ÇIKMIYOR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gerektiğinde ağır bedeller ödemeyi göze alarak ülkemizde tüm kurum ve kurallarıyla hakiki demokrasiyi tesis ettik. Objektif kriterlere göre değerlendirme yapıldığında herkesin kabul ettiği gerçek şudur. Türkiye, ekonomisiyle, demokrasisiyle, basınıyla, gerçekleştirdiği sessiz devrimleriyle 21 yıl öncesine nazaran çok daha ileri bir noktadadır. Bugün medyamız 2002'den daha zengin, daha çeşitli, toplumun farklı kesimlerinin daha fazla temsil edildiği çoğulcu bir yapıya sahiptir. Teröre bulaşmadığı, şiddeti övmediği ve başkasına hakaret etmediği müddetçe isteyen istediğini yazabilmektedir. Muhalif veya muvafık fark etmeksizin medya mensuplarımızın fikirlerini serbestçe ifade etmelerinde hiçbir mani bulunmuyor. Eksiklerimiz yok mu, tabi ki var. Dünyadaki her ülkede olduğu gibi bizim de çözmemiz gereken meseleler olduğunun farkındayız. Şu anda Gazze'de 70'i aşkın medya mensubu öldü. Nerede dünya? Dünyanın o meşhur basın yayın organları nerede? Niye sesleri çıkmıyor? Niçin öldürülen bu mensuplarına yönelik manşetlerini atmıyorlar? Amerika'nın o meşhur gazeteleri nerede? İngiltere'nin o meşhur gazeteleri dergileri nerede? Fransa'nın o meşhur gazeteleri nerede? Almanya'nın o meşhur gazeteleri nerede? Hiçbirinin sesi çıkmıyor. İnşallah önümüzdeki dönemde atacağımız adımlarla bu zorlukların hep birlikte üstesinden geleceğiz" ifadelerini kullandı.
HAMAS BAHANESİYLE GAZETECİ KATLİAMINI MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞMAKTADIR
Erdoğan, "Gazze'de 7 Ekim'den bu yana devam eden katliamlar, bize sadece özgür değil aynı zamanda adaletli ve vicdanlı basının da önemini hatırlatmıştır. Çoğu kadın ve çocuk 180 bine yakın masumun katledilmesinin kağıt kesiği kadar yer bulamadığı bir medya karartmasıyla karşı karşıyayız. İsrail Gazze'de sadece kadın ve çocukları değil, çok zor şartlar altında görevini yapmaya çalışan basın mensuplarını öldürmüş ve öldürmeye devam ediyor. İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazeteci sayısı 70'ten fazladır. Daha vahimi uluslararası basın kuruluşlarının bu tabloyu kabullenmesidir. Düşünebiliyor musunuz? Her gün bir gazeteci katlediliyor ancak yıllardır bize basın özgürlüğünden dem vuran kurumların hiçbirinin gıkı dahi çıkmıyor. Küresel medya kartelleri Gazze'deki vahşeti gözlerden kaçırmaya, Hamas bahanesiyle gazeteci katliamını meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Basın özgürlüğü ve medya ahlakının ötesinde insan onurunu yerle yeksan eden bu vicdansızlığı biz reddediyoruz. Bugün Gazze'deki gazeteci ölümlerine ses çıkarmayanların yarın başka bir konuda söz söyleme hakları olamaz. Aslolan bugün konuşmak, bugün yazmak, gerçekleri bugün anlatmaktır. Aslolan mazlum ve mağdurların feryatlarını bugün duyurabilmektir. Türk basın yayın organları işte bunu yapmanın bunu başarabilmenin gayretindedir. Her türlü riski göze alarak Gazze'den dünyaya hayati bir iletişim koridoru açan TRT'mizi, Anadolu Ajansımızı ve diğer basın kuruluşlarımızı canı gönülden tebrik ediyorum" dedi.
İSRAİL, MEDYADAKİ PROPAGANDA SAVAŞINI DA KAYBETMEKTEDİR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail'in yalanlarla örülü propaganda makinesine karşı yürütülen dezenformasyonla mücadele çalışmalarını takdirle karşılıyorum. Şu anda bizim Anadolu Ajansı'ndan şehidimiz var, şurada görüldüğü gibi yaralı, gazi, kameramız var. Nerede? Gazze'de. Merkezimizin çalışmalarıyla 130'un üzerinde İsrail yalanını ifşa etmesi, bu çabaların ne kadar kıymetli olduğunu göstermiştir. İsrail güçleri basın mensuplarımızın hakikate ayarlı kameralarını kırmış olsa da, hakikatlerin ortaya çıkmasına engel olamamıştır. Bir kameramız gider, bin kameramız gelir. Bütün mesele Gazze'nin yalanlarını, iftiralarını aydınlığa çıkarmak ve tüm insanlığa, başta Türkiye olmak üzere bunları duyurmaktır. Tüm barbarlığına rağmen, Gazzelilerin direniş azmini kıramayan İsrail, medyadaki propaganda savaşını da kaybetmektedir. Olağanüstü bir gayret ve fedakarlık sergileyerek Gazze'deki insani dramı dünyaya duyuran medya mensuplarına şükranlarımı sunuyorum. İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazetecileri rahmetle yad ediyorum" ifadelerini kullandı.
TERÖRÜN YARDAKÇISI OLARAK TERÖRİSTTİR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vicdanları kanatan bu sessizliğin gerisinde ne var biliyor musunuz? Suçluluk duygusu var. İsrail'in başı Netanyahu olmak üzere ona destek verenler de dahil, bunlar suçludur. Bunlar terörün yardakçısı olarak teröristtir ve bunlar lahey adalet divanında kesinlikle yargılanacaklardır. Biz bu işin takipçisiyiz. Miloseviç nasıl yargılandıysa, inanıyorum ki Netanyahu ve onun yardakçıları da aynı şekilde yargılanacaktır ve sonunda mahkum olacaklardır. Kimi Batılı ülkeler İsrail'in işlediği suçları çok iyi bilmelerine rağmen bir mahcubiyet duygusuyla hareket ediyor. Holokost mağduriyetini bir mazeret olarak kullanan mevcut İsrail yönetimi maalesef dünyayı bununla susturmaya çalışıyor. Bizim her fırsatta insanlık dışı bulduğumuzu söylediğimiz antisemitizm siyasi çıkar hesabıyla Netanyahu ve ortakları tarafından körüklenmektedir. Oysa ne holokost dramı, ne antisemitizm ithamı İsrail'in işlediği suçlara sessiz kalmanın bahanesi olabilir. Gazze'nin genel olarak Filistin halkının geleceği boşluluk psikolojisi içine girenlerin İsrail'e verebileceği bir tazminat değildir. Böyle kirli, kanlı ve ahlaksız bir senaryoyu meşrulaştırmak için medyanın hoyratça kullanılmasını kesinlikle kabul etmiyoruz" dedi.
PANDORA'NIN KUTUSU AÇILDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Pervasızca işlenen insanlık suçlarına ortak edilmeye çalışılan medya kuruluşlarına sesleniyorum. Akılla, izanla, vicdanla, mantıkla basın ahlakıyla hiçbir bağı olmayan bu aklama çabasından kandan beslenen bu retorikten, bu zalim iddiadan, bu ahlaksız dayatmadan kurtulun. Hristiyan, Müslüman, Yahudi fark etmez… Hep birlikte, kimsenin kendini dışında tutamayacağı bir sorumluluk altındayız. Dünyanın neresinde olursa olsun, medya mensupları başta olmak üzere tüm vicdanlı insanlar cesur olmak, dik durmak, hakkı ve hakikati açık yüreklilikle konuşmak zorundadır. Bu katliam bugün Gazze'de yaşanıyor olabilir. Şayet bu akıl ve vicdan dışı mezalimin önüne geçemezsek artık dünyanın hiçbir yerinde, hiç kimse kendini güvende hissedemez. Çünkü bir kere Pandora'nın kutusu açıldı. Zulmün çirkin ve vahşi yüzü her an her yerde karşımıza çıkabilir. Gazze'yle ilgili çarpık bakış açısının asıl tehlikesi dünyanın geleceğiyle ilgili umutları işte böyle bir gayya kuyusuna atmasıdır. Hiç kimsenin insanlığı böyle bir çıkmaza sürüklemeye hakkı yoktur. Amerika ve Avrupa ülkelerindeki yönetimler, Filistin halkının ve bilhassa Gazze'deki mazlumların ahına kulak tıkayarak aslında en büyük kötülüğü kendine yapıyor. Batı üzerine titrediği güvenlik ve refah düzenini kökten sarsacak bir sınamadan geçtiğinin hala farkında değil" ifadelerini kullandı.
İNSANİ YARDIMLARI DA SÜRDÜRECEĞİZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye olarak biz yaklaşan tehlikeyi görüyoruz ve dost acı söyler prensibince açık açık ifade ediyoruz. Birileri rahatsız olsa da hakkı ve hakikati haykırmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu anlayışla, hem ikaz görevimizi hem de mazlumların yanında yer alma vazifemizi yerine getirmenin gayreti içindeyiz. Gazze için yürüttüğümüz yoğun diplomasi trafiğini de insani yardımları da sürdüreceğiz. Aynı şekilde bu gayretlerimizin bir parçası olarak gördüğümüz Filistin'in ve Gazze'nin vicdani sesi olan iletişim koridorunu devam ettireceğiz. TRT World Forumu daha adil bir dünya hayalimizin hayata geçmesine katkı yapacak bir etkinlik olarak görüyorum. Dünyaya söyleyecek sözü olan herkesi bu tür imkanları kullanarak insanların ortak geleceği için inisiyatif almaya davet ediyorum. Yaşadığımız her hadise yıllardır dile getirdiğimiz dünya beşten büyüktür itirazımızın ne kadar isabetli olduğuna işaret ediyor. En önemli küresel iş birliği ve güvenlik mekanizması olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Gazze meselesinde sergilediği acziyet, eminim bizim gibi sizlerin de yüreğini sızlatmıştır. Genel Sekreter Sayın Guterres'in insanlığın ortak vicdanına tercüman olan çabaları da maalesef konsey üyeleri tarafından sabote edilmektedir. Sayın Guterres'in Birleşmiş Milletler şartının 99'uncu maddesi kapsamında gönderdiği mektubu takdirle karşılıyor, bu hamlesi dolayısıyla kendisini tebrik ediyoruz" ifadelerini kullandı.
HEMEN HAREKETE GEÇMEMİZ ŞARTTIR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mevcut mekanizmaları dünyanın ve insanlığın ihtiyacı olan çözümleri üretememesinin bedelini masumların ödemesine daha fazla seyirci kalamayız. Hemen harekete geçmemiz şarttır, aksi takdirde dünyayı yaşanmaz hale getirecek bir kaosun pençesine düşmemiz kaçınılmazdır. TRT'yi böylesine hayati bir meseleyi gündeme taşıdığı için kutluyorum. Uluslararası ölçekte güvenilir bir haber kaynağı haline gelen TRT kısık sesleri duyurma ve olayları çok boyutlu aktarma görevini hakkıyla ifade etmektedir. Bilindiği gibi, ülkemizin milli yayın kuruluşu TRT 19 televizyon ve 17 radyo kanalı, 41 yabancı dil ve lehçede yayın yapan Türkiye'nin sesi radyolarıyla geleneksel yayıncılıkta çok önemli bir tecrübeye sahiptir. Bu geniş birikim, dijital yayıncılık alanına da aktarılıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Türkiye'nin uluslararası dijital platformu Tabii hayata geçiren TRT uzun geçmişe sahip yayıncılık yolculuğuna yeni bir halka daha ekledi. Bu platform inşallah sapkın akımların, örtük gayelerin hüküm sürdüğü mecralardan rahatsız olan herkese güçlü bir alternatif sunacaktır" dedi.
DHA