Eş Dost Sohbetinin Tam Zamanıdır

Abone Ol


Doğalgaz ısıtmalı evlerde yaşayanların tek çaresi kat kat giyinmek ve battaniyeye sarılıp oturmak. Çocuğu olanlar "üşütüp hasta olacak" korkusu yaşıyor.

Ama bir de güzel yönü var elektriksiz yaşamın. İlk zamanlar sessizlik çöküyor evin içine, ardından zor da olsa bir iki cümle kurularak başlıyor sohbet. Kimse dile getirmese de "Ne kadar çok özlemişiz sohbet etmeyi" diye geçiriyor herkes içinden.

Televizyonda çöpçatan programları yok, kim kiminle çay içmeye gitmiş, kim kimden elektrik alamamış tartışması yok, sosyal medyanın 140 karakterlik "karaktersiz" muhabbetlerinin içinde saatlerce debelenip durmak yok...

Elektriksiz yaşam zor ama, bu tür güzelliklerini doyasıya yaşayıp "Teknoloji bizi ne kadar da esir alıp insanlığımızdan, hasletlerimizden uzaklaştırmış" diye sorgulamanın ve kendimize gelmenin tam zamanı.

* *  *

Birbirinize bilmeceler sorun, fıkralar anlatın, anılarınızı aktarın, gülün, hüzünlenin, dalıp gidin zaman zaman... Ülke ve bölge meselelerini konuşmayı deneyin mesela. Çok eskilerde kalmış ve fıkralara bile konu olmuş "Ne olacak bu Türkiye'nin hali" geyiğini tekrarlayın, olmadı "Ne olacak bu Suriye'nin hali" diye devam ettirin. Gerçek dünyaya ne kadar uzak kaldığınızı fark edeceksiniz bunları konuşunca. "Sahi neler oluyormuş da, bizim haberimiz yokmuş" diyeceksiniz, eminim...

Elinize kağıt kalemi alın, bin 404 lira asgari ücretle, nasıl bir asgari yaşam kurulur onu hesaplayın. Dünyanın en zor matematik sorusunu cevaplamaya çalışırken hayli zaman geçireceksiniz, garanti ediyorum. "Bu parayla nasıl geçinilir ki" diyorsanız, benim size önereceğim tek yol var: Üç öğün yemeği TBMM lokantasında yerseniz, bin 404 liralık asgari ücret yeter de artar bile... Başka da bir formülüm yok. Olan varsa bana da söylesin.

Çalışma Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu, "Asgari ücreti yalnızca işverenlerin onayıyla belirledik. İşçi tarafı kararı imzalamadı. Bu da bizi üzmüştür" demiş.

En büyük üzüntünüz bu olsun sayın bakan, Allah başka zeval vermesin...

* * *

Elektrikleriniz kesik olduğu için birkaç haber daha paylaşayım sizinle.

Anayasa Komisyonu, 21 maddelik anayasa taslağını 5 gün içinde kavga-gürültüyle görüşüp, 18 madde halinde kabul etti. Görüşmeler toplamda 17 saat sürmüş. İster "sistem değişikliği" deyin, ister "rejim değişikliği" hiç fark etmiyor. Fiili durumu yasal hale getirecek anayasa değişikliğinin Türkiye için çok önemli bir eşik. Komisyonda bir madde üzerindeki müzakere 1 saat bile sürmemiş. Kavgalar neden çıktı peki komisyonda biliyor muyuz? Yok, ondan da haberdar değiliz. Mehmet Metiner de tövbesini bozduktan sonra komisyon çalışmalarına katılan milletvekilleri arasında yer almış. CHP'li milletvekilleri komisyon toplantısında yapılan konuşmaları Periscop üzerinden naklen yayınlamışlar. Ama elektrikler olmadığı için ben de izleyemedim, artık siz zaman bulursanız elektriğiniz ve internetinizin açık olduğu bir zaman diliminde izlersiniz.

Bir ilginç haber de sağlıkla ilgili. Artık kanser hastaları da katkı payı ödeyecekmiş. "Parasız sağlık hizmeti" sloganından, kanser hastasına bile "katkı payı"na nasıl geldik diye merak ediyorsunuz değil mi? Valla ben de merak ediyorum, elektrikler geldiği zaman bu konuyu da araştıracağım. Bakalım kanser hastasına bile "paran yoksa ilaç yok" noktasına nasıl gelmişiz...

Migren, depresyon, eklem ağrılar, otizm, davranış bozukluğu ve hiperaktivitesi olan çocuklara tedavide çığır atlamışız ama. Bu tür hastalıklara modern tıbbın çare bulamadığına inanıyorsanız artık Bağcılar Devlet Hastanesi'ne gidip "hacamat" yaptırabiliyorsunuz. Hem de müzik eşliğinde. Hacamat için katkı payı alınıyor mu, işte onu bilmiyorum. Eğer orada da para alınıyorsa, Kızılay'a kan bağışında bulunmak "hacamat" yerine geçer mi, bir araştırın. Tercihinizi ona göre yaparsınız.

* * *

Bir de Rusya ile ABD arasında çıkan yeni bir kriz var. ABD seçimlerine Ruslar tarafından "siber müdahale" yapılmış ve seçim sonuçları Trump lehine değiştirilmiş. İddia bu. ABD bu iddia yüzünden Rus diplomatlar için sınır dışı kararı aldı.

Teknoloji devlerinin vatanı ABD, seçmenlerinin oyunu, yani demokrasinin namusunu koruyamamış. Gelsinler ders verelim. Ülkenin her kurumuna sızmış, orada kökleşmiş hatta "gizli hücreler" kurmuş FETÖ'yü bile sızdırmadığımız Yüksek Seçim Kurulu'nun modelini örnek alsınlar. ABD'ye bu konuda teknolojik destek vermeye hazırız. Seçim sonuçlarının yüzde 100'ünü 3 saat içinde teslim etmeye de... Seçmenin oyu, ülkenin namusudur değil mi?

Umarım 2016'yı hiç bir şeyiyle hatırlamayacağımız bir yeni yıla gireriz hep birlikte. İyi yıllar...