Karadeniz'de havaların ısınmasıyla hayvancılıkla uğraşan göçerler, hayvanlarının otlak ihtiyacını karşılamak için sürüleriyle gidecekleri yaylalara varmak için yollara düştü.
Abone Ol
Geleneksel kıyafetlerini giyen besicilerin zorlu yolculuğu gün boyu sürecek.
Yörede asırlardır haziran ayının gelişiyle yaylalara göç eden besiciler, bu yıl da göç hazırlıklarını tamamladı.
Günler öncesinden kuşak, peştamal, "çal elbisesi ve yeleği" diye bilinen yöresel kıyafetlerini hazırlayan kadınlar, hayvanlarını da nazarlık, gerdanlık, burunluk, kaşlık, boynuzluk gibi rengarenk malzemelerle süslüyor.
Gün doğumuyla yayla yoluna koyulan besiciler, zorlu mesaiye başlıyor.
Coğrafi şartlar nedeniyle bir an olsun hayvanlarının başından ayrılmayan besiciler, yolculuk sırasında hayvanlarını belirli aralıklarla dinlendiriyor.
Besiciler, kilometrelerce patika ve dağlık alandaki yürüyüşünün ardından akşam saatlerinde yaylalara varıyor.
Özellikle hayvanlarını otlatmak amacıyla yaylalara çıkan besiciler, eylül sonuna kadar kalacakları yaylada hem kış aylarında tüketecekleri süt ürünlerini hazırlıyor hem de hayvanları için ot biçiyor. Yaylacılar, meralardan otlanan hayvanlarının sütünden yoğurt, peynir, çökelek ve tereyağı yapıyor.
Trabzon'un Düzköy ilçesine bağlı Çal Mahallesi'nden Yedi Harman Yaylası'na ulaşmak için hayvanlarıyla yürüyerek 14 saat yol kateden Müslüm Samast, düğünlere, festivallere gider gibi her sene hayvanları da süsleyerek yaylaya çıktıklarını söyledi.
Yayla göçünü yıllardır gelenek olarak sürdürdüklerini anlatan Samast, "Onun için de ineklerimizi süslüyoruz. Bu bize zevk veriyor." dedi.
Samast, bu geleneği sürdürdüklerine dikkati çekerek, "Haziran ayının ilk haftasıyla yaylamıza geliriz. Eylül 20-25'inde de yayladan dönüş yaparız. Severek, huzurla bu işi yapmaya çalışıyoruz. Ölene kadar da bu işi yapmaya devam edeceğiz. Eşimle birbirimize destek veriyoruz." diye konuştu.
Kardeşine destek olan Fatma Öztürk ise yaklaşık 40 yıldır yaylaya göç ettiklerini belirtti.
Yayla göçünü bir gelenek olarak sürdürdüklerini anlatan Öztürk, "Annemden, babamdan, dedemden kalan bir gelenek. Hayvanlarımızla yaylaya çıkar, 3 ay orada kalırız. Yağımızı, peynirimizi yaparız." dedi.
Öztürk, kış hazırlıklarını yaylada tamamladıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bizim de gelenek göreneğimiz bu. Yaylaya alışmışız, gitmezsek duramayız. Evimiz orada. Her sene gider geliriz. Tavuklarımız, buzağılarımız, kuzularımız, koyunlarımız var. Her şeyimiz var. Çok şükür Allah'a. Böyle idare edip gidiyoruz."
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te İstanbul Gazetesi sitemize
abone olun.