İhanet

Abone Ol

Özellikle son yıllarda her milli bayram öncesinde malum çevreler ağız birliği etmişçesine, Cumhuriyet ve Atatürk’e kin kusuyorlar.

Birileri tarafından sırtları sıvazlanıyor mu nedir, kin kusanların da kin kusanları alkışlayanların da sayısında artış gözleniyor.

Cumhuriyete ve Atatürk’e doğrudan laf edemeyenler, kendi kıt akıllarınca dinsizlik olarak gördükleri laiklik üzerinden düşmanlık yapıyorlar…

Bu Kemalist düzen yıkılsın derken, asıl dertleri ve yıkmak istedikleri Atatürk’ün önderliğinde Türk milletinin kanı ve canıyla kurulan Cumhuriyettir.

Hatırlanacağı üzere Milli Kurtuluş Savaşında saray yandaşları aynı şeyleri söylüyordu.

İngiliz ve Yunanla işbirliği yapanların dillerinden de aynı sözler dökülüyordu…

Hatta bunu inkâr etmeyip, günümüzde bile “Keşke Yunan kazansaydı”, “Keşke İngilizlerin burunduruğunda olsaydık” diyebilecek kadar alçalanlar bile oldu…

O gün İngiliz ve Yunan işbirlikçilerinin yapamadığını bugün onların torunları yapmak istiyor…

Laiklik kaldırılsın, Cumhuriyet yıkılsın diye debelenip duruyorlar…

Asla ve asla hain emellerine ulaşamayacaklar.

Sadece hain niyetleri ortaya koymak için soralım?

Cumhuriyeti yıkıp yerine ne koyacaksınız?

Saltanat mı, hilafet mi?

Bunun cevabını verebilen yok, çünkü onların dertleri sadece ve sadece Cumhuriyeti yıkmaktır.

Cumhuriyeti yıkmak istemelerinin tek amacı da Türk milletinin bağımsızlığını ortadan kaldırmaktır.

Çok iyi biliyorlar ki, Allah korusun Cumhuriyet yıkılırsa bugün Irak’ta yaşananların, Libya’daki iç savaşın bin beterini biz de yaşarız…

Türk ve Cumhuriyet düşmanlığı gözlerini kararttığı için sadece yıkmaktan, Türk milletine hainlik etmekten başka amaçları yok…

Biliyorlar ki, Cumhuriyet yıkılırsa, Türk milleti bağımsızlığını kaybederse efendileri çok mutlu olacak…

Boyunlarına taktırdıkları yuları, Ermeni, Rum, Yunan ve İngiliz efendilerine teslim edenleri Türk milleti çok iyi tanıyor…

Belki dün, belki bugün ve yarın sesleri çok çıkıyor, çok çıkacak…

Emin olun ki, sesi çok çıkan hainler değil, haklı olan, kutsal davasına inanan Türk milleti ve onun genç evlatları dün kazandı, bundan sonra da hep kazanacaktır…

101 yıl önce, 19 Mayıs 1919 günü tekrar yakılan bağımsızlık meşalesi, yüz yıl daha değil, ebediyen sönmeyecektir…

Hainler, dün olduğu gibi bağımsızlık meşalesinin ateşinde kavrulup yanacaktır…

*****

Hainlerle mücadele hiç bitmez

1982 yılında Balıkesir’de muayenehaneme yaşlı, Balıkesir’in Yunan işgalini görmüş bir teyze gelmişti. Aklı başında, bilinçli bir teyze.

O acı günleri anlatmaya başlayınca göndermedim ve dinledim. Neler anlatmadı ki? Teyze, o acı günleri gözü yaşlı şöyle anlattı:

“Yunanın en tehlikeli taktiği, milli mücadeleye katılmış evlerde, genç kadın veya gelin varsa ırzına geçmekti. Ben o zaman yeni gelinim. Bir adım sokağa çıkamıyorum. Bebek yapamıyoruz; çünkü, bebek sesi duyulan eve giriyorlar, burada genç gelin var deyip, kirletiyorlar. Benim kız kardeşimi ve pek çok kadınımızı kirlettiler. Pek çoğu hamile kaldı.

Yüce Atatürk, 6 Eylül’de Balıkesir’i ve bizim namusumuzu kurtardı. Ona minnettarım.

Savaş bitmiş olabilir. Ama benim için bitmedi. Gel doktor bey evime, duvarımda asılı mavzerim var. İçi dolu.”

Teyzeyi, bana muayeneye getiren yeğeni hayretle sordu: “Halacığım neden silahın dolu?”

Yaşlı kadının cevabı müthiştir:

“Benim için savaş bitmiş değil. Yunanın burada bıraktığı soysuzlar var. Benim bir tecrübem var. Kan çeker denen bir olay var. Zaman gelecek bu soysuzlar Atatürk’e hakaret edecekler. Veya o soysuzlar bu yönde propaganda yapıp zavallı cahilleri zehirleyecekler. Ben de onları bu silahımla geberteceğim.”

Maalesef o yıl teyzem öldü.

O yıllarda böyle bir endişe de çekmiyor, tahmin de edemiyorduk. Atatürk’ün fotoğrafının ters asıldığını, Atatürk’e ağza alınmayacak sözlerin söylendiği, Atatürk’ün annesine bile dil uzatıldığını görünce teyzeye hak vermemek elde değil.

(Hekim Osman Nuri Cengiz)

*****                  

TEBESSÜM

Tayyar Rahmiye

Adana’nın kadın kahramanlarından Rahmiye Hanım, 9. Tümenin 1920 yılının şubat ayında Hasanbeyli civarında Fransızlar ile yaptığı muharebeye müfrezesiyle katılır. Muharebe sırasında ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileri doğru atıldığından dolayı kendisine “Tayyar Rahmiye” lakabı verilir.

Temmuz 1920’de Osmaniye’deki Fransız karargahına yapılan hücumda arkadaşlarının tereddüdünü görünce, “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da siz erkek olduğunuz halde yerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” diyerek hücuma geçilmesini sağlayan büyük bir kahramandır…

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.

Atatürk