İyiliğin ve kötülüğün savaşı

Bizleri insanlığımızdan utandıran görüntüler izliyoruz. Sokaklarda ölü bedenler yatıyor; giysileri çıkarılmış çıplak kadın cesetleri sokak sokak gezdiriliyor. Birileri bu vahşeti kutluyor. Birileri kindar bir coşkuyla içindeki karanlığa teslim oluyor ve sokaklarda kutlama yapıyor. Vahşet kutsanabilir mi? Kutsanmış bir vahşet akıyor ekranlardan odalarımıza.

Abone Ol

Ne diyeceğimi bilmiyorum. Aklım, ruhum kabul etmiyor bu vandalizmi.

Din, dil, ırk, mezhep ayırmadan aktarmak istiyorum kafamda dolaşan düşünceleri. Hiçbir din, inanç bu vahşete onay vermez. Müslüman, Hristiyan, Musevi yani hangi inançtan olursa olsun bu vahşeti gerçekleştirenlerin insan olarak karşısında olmalıyız.

Terör örgütlerini kimin kurduğu ve yönettiği kolay kolay bilinmez. Sol ya da sağ örgütlerin kurucuları aynıdır. Bir yerde iki grup/ülke çatışıyorsa bundan yarar sağlayan üçüncü bir ülke/grup vardır. Bütün terör örgütleri mutlaka başka oluşumların taşeronudur. İnsan davranışlarını, psikolojisini çözmüş olanlar birilerini manipüle ederek amaçlarına doğru ilerlerler. Beyin yıkama teknikleri öyle gelişmiş ki vücutlarına bomba sarıp kalabalıklar içinde patlatıyor beyni yıkanmış mankurtlar.

Şimdi bizler rahat evlerimizde; televizyonlarımızın karşısında çayımızı yudumlarken bir yerlerde insanlar ölmeye devam ediyor. Bombalar düşüyor sokaklara, evlere. Yoldan geçen insanlar durdurulup öldürülüyor. Kundaktaki bebekler ölüyor. Yeni doğum yapmış anneler bebekleriyle esir alınıyor. Kadınlara tecavüz ediliyor.

Bu acıların nedeni Dünyaya hükmetmeye çalışan ülkelerin zenginliği artsın diyedir.

Çoktan başlayan 3.Dünya Savaşı hızla yayılıyor. Yayılmaya da devam edecek. Bakalım bizim ülkemiz bu cehennem kuyusundan çıkabilecek mi?

İnsanımız bu günlerde bir savaş durumunda neler yapacağını tartışıyor. Artık büyük bir kitle bir şekilde ülkemizi bir savaşın ortasında bulacağını düşünüyor. İnsanlar yurt dışından sağlık kitleri getirtmeye başladı.

Savaş en çok çocukları ve kadınları etkiliyor. En çok onların canı yanıyor.

İlk insandan bu yana kötülük ve iyilik savaşmaya devam ediyor. Zaman geçtikçe başka başka adlar da alsa ilk çağlardan günümüze kadar tek bir savaş vardır; insanlığa karşı kötülüğün savaşıdır bu. Servet ve toprak artırmak; güç sahibi olup yönetmek isteyenler insanlığa karşı savaşıyor. Kuralı koyan altını alıyor; altını olan kuralı koyuyor.

Büyük oyunlar oynanıyor. Birileri yapacakları, çıkaracakları savaş için meşru bir neden yaratıyor olabilir. Belki de üçüncü, dördüncü taraflar çıkarları için yaptıkları plan doğrultusunda bir yerlerde savaş çıkarıyor.

Savaştan en büyük ganimeti savaşmayan ama savaştıran taraf alıyor.

Kaç çocuk, kaç kadın, kaç erkek, kaç masum ölmüş kimsenin umurunda değil.

İki taraf da şu anda birbirlerinin üstüne bombalar yağdırıyor. İnsanlar korkuyla kaçışıyor. Saklanacak yer yok, kaçacak yer yok. Elektrik yok. Su yok. Korku imparatorluğu çoktan kuruldu.

Artık dünyayı devletler ya da oluşumlar yönetmiyor. Dünyayı sermaye yönetiyor. Seçilmiş değiller, siyasetin içinde değiller. Onların altını var ve kimlerin seçileceğine karar veriyorlar. Seçtirdikleri siyasetçilere koydurdukları kurallarla Dünyadaki altını alıyorlar.

Savaşlar hep olacak. Asla bitmeyecek. En çok gariban gençler ölecek. En çok acıyı çocuklar ve kadınlar çekecek.