Corona-19 virüs ile mücadelede sona yaklaşmanın kolay olmayacağını yapılan açıklamalardan anlayabiliyoruz.
Alınması gereken maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarının yanı sıra, bağışıklık sistemi ile aşının bulunması da hasatlıkla mücadelede önemli olduğuna dikkat çekiliyor.
Dikkat edilecek olursa dünya daha rahatlamadı. Bazı ülkeler sosyal yaşamda yeniden kısıtlamalara gidiyor. Bazı ülkeler ise sınırlarını açmamakta direniyor. Daha da açığı panik yaşanmaya devam ediliyor.
Corona-19 konusunda yaşananlar bu işin daha kolay olmayacağını da gösteriyor. Her ülke kendi vatandaşlarını korumak, ülkelerini yeniden gelebileceği endişesi ile virüsle savaşta yeni önlemler almak durumunda kalıyor.
Bir önemli konu da şu:
Ekonomileri iyi olan ülkeler bu konuda biraz daha rahatlar. Ekonomileri sarsınt içinde olan ülkeler ise çok daha sıkıntılı günler yaşıyor.
Salgınla mücadele sürüyor. Henüz her şey bitmiş değil. Önlemlere aralıksız devam etmemiz de kaçınılmaz görünüyor.
Sosyal yaşam için alınan kararlar hiç kuşkusuz rahatlamamız açısından önemlidir. Ancak, rahatlarken de eskiye yeniden dönüşün şu an için mümkün olmadığını da bilmek ve buna göre hareket etmek durumunda olduğumuzu unutmamalıyız.
Bunları neden yazıyoruz?
Çünkü, virüsle mücadelede zafere ulaşmak öyle beklendiği gibi kolay olmayacak. Önümüzde almamız gereken daha çok mesafe var.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, "Türkiye'de bin kişiden 8'i corona virüsünü geçirmiş ve bağışıklık bırakmış. O yüzden önlemlerimize devam etmemiz gerekiyor. Bağışıklık olarak binde 8 rakamı düşük. 'Bu hastalık bitti, artık toplumda görülmez, insanlar bağışık' dediğimiz durumda rakamlar yüzde 60 civarındadır" diyerek konunun önemini ortaya koyuyor.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Öğretim Üyesi ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, Sağlık Bakanlığı tarafından kamuoyu ile paylaşılan yeni vaka ve ölüm sayıları ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Türkiye'de hekimlerin tedavi konusunda başarılı olduklarını söyleyen Prof. Dr. Özkan, yaşlı nüfusun koruma ve kontrol önlemlerine daha çok uyduklarını belirtti. Prof. Dr. Özkan, yoğun bakım hasta sayılarında artış yaşanmasına rağmen, genele göre bir düşüşün olduğunu ve ölümlerin de bu nedenle azaldığını düşündüğünü söyleyerek, "Bu kontrol ve koruma yöntemleriyle ilişkilidir. Gençler çok riskli. Gençler hastalığı hafif geçirdiklerini düşünüyorlar ancak, bağışıklık sistemlerini ve hastalığı nasıl geçireceklerini bilmiyorlar. Bunun kimse için garantisi yok. "Eğer semptom göstermeden hastalığı geçiyorsak, başkalarını bulaştırma ihtimali o kadar yüksektir. Bu yüzdem gençlerin daha özen göstermesi, çocuklara ve yetişkinlere örnek olması gerekiyor" diyor.
Prof. Dr. Özkan, 153 bin kişiye uygulanacağı açıklanan Covid-19 tarama testlerinde şu ana kadar 118 bin kişiye ulaşıldığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Tamamı yakında biter. Bu ulaşılan rakam yüksek bir rakamdır. Kabaca sonuçların çok değişmeyeceğini düşünüyorum. Türkiye'deki nüfusta antikor gelişmesi yani hastalığı geçirmiş ve bağışıklık kazanma durumu binde 8'dir. Bin kişiden 8 kişi. Biz demek ki 11 Mart'tan beri önlemlerimizi iyi almışız. Bireyleri ve toplumu korumuşuz, hastalığı geçirmemişler. Artık bireylerin yapması gereken yöntemle sosyal hayatımıza başladık. O yüzden hastalıkla karşılaşacağız. Yani binde 8 kişi hastalığı geçirmiş, gerisi duyarlı, yani hastalanabilir. Onun için dikkatli olmak lazım. Türkiye'de bin kişiden 8'i corona virüsünü geçirmiş ve bağışıklık bırakmış. O yüzden önlemlerimize devam etmemiz gerekiyor. Bağışıklık olarak binde 8 rakamı düşük. "Bu hastalık bitti, artık toplumda görülmez, insanlar bağış"' dediğimiz durumda rakamlar yüzde 60 civarındadır. Biz binde 8'deyiz. Kontrol önlemlerine devam etmemiz gerekiyor. Eğer önlemleri alarak sosyal yaşamı yaşarsak, hastalığı hafif geçirmelerle biraz daha bağışıklığımız artabilir ya da aşı çıkana kadar biz bu süreyi kendimizi ve çevremizi koruyarak geçirebiliriz."
Her zaman söylediğimiz ve uyardığımız gibi bugün de "gevşemeyelim, tedbirlere uyalım ve virüse bitti gözü ile bakamayalım" diyoruz.
Virüs halen pusuda ve saldırmaya açık kapı bulmaya çalışıyor. İşte biz bu açık kapıyı kapatmak zorundayız.