Siyasette bugünlerde en çok konuşulan konulardan birisi şu: Gerek iktidar partisi, gerekse Cumhurbaşkanı Erdoğan, ellerindeki iletişim araçlarını çok iyi kullanıyor ve gündem oluşturabiliyorlar. Yandaş medyayı da yanlarına alarak algı operasyonlarını da yapabiliyorlar. Ana muhalefet partisi CHP ile diğer muhalefet partilerinin elinde böylesine fırsatlar olmadığı için seslerini duyuramıyorlar. Ortada orantısız bir durum söz konusu oluyor. Bütün bu nedenle hiçbir konuda muhalefet sesini duyuramıyor, geniş kitlelere ulaşamıyor. Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve diğer parti liderleri özellikle Meclis'teki Grup toplantılarında bu durumdan yakınıyor. Kendilerini dinlemeye gelenlere bu şekilde seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Günümüzde iletişim çok önemli. Özellikle algı operasyonlarında medyanın etkinliği tartışılmaz. Konuya bu açıdan baktığımızda bizi yönetenlerin bu alanda elinde önemli bir silahın olduğunu görüyoruz.
Ancak şunu eklemeden edemeyeceğiz: Medyadaki "bilgi kirliliği" ve "algı operasyonu" sanıldığından da daha fazla ve daha etkili. Muhalefetin elinde böylesine imkânlar gerçekten yok. Bunun da orantısız bir yarış olduğunu söylemeliyiz.
Tamam da, muhalefetin bunlara karşı yapabileceği başka şeyler yok mu? Hiç kuşkusuz var. "Bizim söylemek istediklerimizi yazmayan, yaymayan, duyurmayan ne yazılı, ne görsel medyamız yok. Yandaş medyaya da uzanamıyoruz" diye yakınarak oturmak mı gerekiyor? Hayır.
Meydanlar niye duruyor? Millete niye gidilmiyor? Şehirler, ilçeler, köyler, gerekirse evler, işyerleri tek tek niye ziyaret edilmiyor? Muhalefet parti liderleri ve yönetim kadroları öncelikle bu konularda kendilerini sorgulamalıdır.
Bu konu bizi yıllar öncesine götürdü.
Gazetecilikteki aktif dönemlerimizde Rahmetli Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile çalıştık. Süleyman Bey, hiçbir zaman oturduğu yerde bir kazanım elde edilemeyeceğini hep söylemiştir. Özellikle muhalefetteki dönemlerinde evinde oturduğunu görmedik. Hep gezmiştir. Meydan meydan, köy köy, ev ev dolaşmış "Düşün peşime" diyerek kitleleri peşinden koşturmayı başarmıştır.
Süleyman Demirel'in yakından tanıyanlar, eski Cumhurbaşkanı'nın üzerinden buldozer geçmesine rağmen, 10 yıllık siyasi alandaki bitkisel hayattan sonra nasıl küllerinden yeniden doğduğunu, seçimleri kazanıp Başbakan, daha sonra da Cumhurbaşkanı olduğunu çok iyi bilirler. Süleyman beyin yasaklı olması nedeni ile etrafı boşalmış, medya araya mesafe koymuş, adeta yalnızlığa itilmişti. Ancak, yılmadı ve sesini duyurmayı, milleti peşinden koşturmayı başardı.
Süleyman Demirel halka gitmekten hiçbir zaman korkmamış ve kopmamıştır.
Demirel'in siyasi hayattaki başarıları boşuna olmamıştır. Meydanlar, her zaman en iyi iletişim malzemesi olmuştur. Halkla kucaklaşma, halktan kopmama, sorunları yerinden görüp, çözüm yollarını arama ve araştırma Demirel'in başarısında etkin rol oynamıştır.
10 yıl siyasi yasaklı döneminde Süleyman Bey'e selam vermenin bile suç olduğu, Güniz Sokak'taki evine gelenin-gidenin izlendiği söylentilerine bile aldırış etmeyen, sırtını dönen, çözümü millette arayan rahmetli Cumhurbaşkanı meydanları hiç boş bırakmamıştır. Halkın ayağına gitmiş, kitleleri coşturmuş, siyasete ısındırmış ve başarılı da olmuştur. Aslında bugünkü muhalefet partilerine bu çok önemli bir mesaj niteliğindedir.
Rahmetli Karaoğlan Ecevit, Başbuğ Türkeş, Özal, meydanları titreten, milletle kucaklaşmaktan, koşturmaktan bıkmayan liderler olarak anılmıyorlar mı? Bu Liderler Televizyonlarda değil meydanlarda İktidarları toprağa gömerdi. Millete Meydanlarda yapılan yanlışları aktarır yapacaklarını anlatır meydanlardan oy toplarlardı. Şimdi varsa yoksa Televizyon haberleri.
Dikkat edilecek olursa, bugün muhalefet partilerinin yapması gerekenleri Cumhurbaşkanı Erdoğan yapıyor. Yerinde durmuyor. Geziyor, koşturuyor, söylemek istediklerini de söylüyor. Başbakan Davutoğlu'nun da kendisini izlediğini görmekteyiz.
Muhalefet partileri artık, söylemlerini de değiştirmelidir. Ortaya iktidara alternatif olabilecek projeleri, inandırıcılığı ortaya koymalı, milleti heyecanlandıracak adımları da cesurca atmalıdırlar.
Peki, muhalefet ne yapıyor?
Oturduğunuz koltuklardan kalkın, yapılması gerekenleri yapın. Meydanlara çıkın, milletin içine dalın ve kucaklaşın. Geçmişteki siyasi parti liderlerinin yaptıklarından örnekler alın. Sesinizi dinleyen mutlaka olacaktır. Gençlik kollarınızı, kadın kollarınızı çalıştırın. İlleri,ilçeleri uyandırın. Eğer milletin üzerinde "ölü toprağı" serpilmişse silkeleyin, insanları siyasete ısıtın.
İnandırıcı olmak, tutarlı olmak, umut olmak da gerekiyor. Muhalefet yapmanın da kuralları vardır, millete karşı, oy verenlere karşı sorumluluğu vardır. muhalefet olmanın da iktidar olmak kadar önemli olduğunu görmek ve atılacak adımlarda buna da özen göstermek gerekiyor.