Muhteşem bir siyasi mühendislik

Son seçim sürecinde mükemmel bir siyasi mühendisliğe şahit olduk. Kısaca yaşadıklarımızı sıralayayım.

Abone Ol

AK Parti; kendileri için en zayıf, şansı en az olan kişiyi aday yaptırmayı başardı. Öncelikle Alevilerin yüzyıllar boyunca karşı karşıya kaldığı baskıyı; bu baskıya ve zulme karşı geliştirdiği refleksi kullandı. Medyanın her türünde ‘’Kılıçdaroğlu Alevi diye mi aday olmasını istemiyorsunuz?” sorusunu uzun süre gündemde tutarak toplum ve parti içinde bulunan Alevi kesimi çelik bir çekirdeğe dönüştürdü.

Tabi CHP içinde de Kılıçdaroğlu’ndan boşalacak koltukta gözü olanlar “ekonomik kriz var, AK Parti çok yıprandı kesinlikle fark atarak kazanırsınız” diyerek Kılıçdaroğlu’nu itelemeye devam ettiler. Girdiği bütün seçimleri kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu da siyasi hayatının sonunu büyük bir zaferle taçlandırmak istedi ve adaylıkta ısrar etti.

Sürekli kaybeden birinin kendi kendine geliştirdiği ve üzerine yapışan o devasa kompleksten, travmadan, başarısız ve yetersiz sıfatlarından kurtulmak istemesi elzemdir. Çünkü başarısızlık herkesin ruhunu incitir.

AK Parti tarafı için diğer önemli sorun ekonomik kriz, işsizlik, pahalılık, deprem, doğal afetler nedeniyle kendilerinden kopacak % 10-15 arasındaki oyun yeniden kendilerine dönmesini sağlamaktı. Bunun için de dahiyane bir yöntem buldular. Cumhur ittifakında yer alan MHP tek başına seçime sokuldu. Böylece AK Parti ve MHP tabanlı olan ve tepkisel olarak Cumhur ittifakından ayrılacak oylara yeni bir yuva yaratıldı.

AK Parti ve Cumhur ittifakına oy vermeyecek AK Parti seçmenine MHP ve Sinan Oğan yolu gösterildi.

Bir grup milliyetçiyi Sinan Oğan etrafında toplamak gerekiyordu. Bunun için de adaylık için imza toplanırken “çok ayıp Türk milliyetçilerine; Sinan Oğan için imza toplamayı başaramadılar” argümanıyla hem imzalar tamamlandı hem de küçük de olsa bir çelik çekirdekte burada yaratıldı. Ayrıca kendini ülkücü olarak tanımlayan ve sol kesime asla oy vermeyen bir grup için de gidecek  yer yaratılmış oldu.

Bence en önemli kısım AK Parti’nin meydanlara çıkmayarak, az miting, az afiş, az bayrakla adeta görünmez moda geçerek CHP ve Millet İttifakı çevrelerine “KAZANIYORUZ” algısını yerleştirmekti.

Kendi seçmenlerine de “KAZANIYORLAR” algısı işlenince AK Parti tabanı daha da çok çalıştı kazanmak için, daha çok sahiplendi seçimi.

Sonuçlar açıklanmaya başlayınca kazanıyoruz diye sevinç çığlıkları atanlar bir şeylerin ters gittiğini hissettiler ama onların 36 saat sonra bile tam olarak ne olduğunu anladıklarını sanmıyorum.

Bence bu durum dünya siyasi tarihine geçecek ve ders olarak okutulacak taktik bir başarı ve zaferdir. Aylar öncesinden başlayarak ince ince, oya oya işlendi bu plan.

% 3 bandında görülen MHP oy oranını % 10 düzeyine, %1 bile alması beklenmeyen Sinan Oğan da % 5 üzerine çıkarak seçimin kazananlarından oldu.

İkinci turda durumu belirleyecek oylar Sinan Oğan’a verilen oylardır. Bu oylar eşit olarak dağıtılsa bile Kemal Kılıçdaroğlu’nun matematiksel olarak kazanması mümkün değildir. Üstelik biliyoruz ki bu % 5 oyun tamamına yakını Recep Tayyip Erdoğan’a dönecektir.

Ayrıca sürekli yenilmiş ve umudu kırılmış CHP seçmeninin oldukça büyük bir kesimi sandığa gitmeyebilir.

Cumhur ittifakının toplam oyu %49,49 milletvekili sayısı 322 olmuştur. Şimdi en önemli soruyu soralım; “acaba AK Parti’den kopan küskünler tekrar yuvalarına döner mi?”

Bakalım neler olacak hep birlikte göreceğiz. Bu seçim zaferi belki de AK Parti’nin en büyük zaferidir.

Ders öğrenene kadar devam edermiş. Ne yazık ki birileri için ders hiç bitmeyecek.