İsrail’de her Ramazan ayında Filistin’e yönelik gerçekleştirilen saldırılar, hedef alanını genişletecek. Eski Başbakan Naftali Bennett’in koltuğuna yeniden oturan Binyamin Netanyahu’nun iyonistlerden oluşturulan yeni vurucu milis güç oluşturacağı iddia edildi.
Bir yandan siyasi partile tarafından da desteklenen halk hareketinin sokaklardaki eylemleri ile mücadele eden Netenyahu bir yandan da savcı ve hakimlerin bağımsız karar vermesini engellemeye yönelik baskılarını da sürdürüyor.
Ülkedeki aşırı gruplar ve Siyonist şeriatçı partiler ile koalisyon hükümeti kuran Netanyahu, iktidarını sürdürebilmek için ordunun bir kesimini de ayağa kaldırmaktan çekinmesi.
İsrail’de üçüncü ayına giren protestolara katılım sayısı her geçen gün artarken Filistinliler üzerindeki baskı ve saldırılarda kayıplar sürüyor. Hem saldırılar hem de Filistinlilerin öldürülmesine Yahudiler arasında da tepkiler devam ediyor.

Mart ayının sonlarına doğru gösterilere katılımda büyük bir artış yaşandı. Göstericiler Tel Aviv’de başbakanlık ve bakanlık binalarının önünde toplanarak ‘hükümet istifa’ sloganları attılar.
İsrail istihbaratından görevli bir grup ise gönüllü yedek hükümlere tepki olarak bazı görevlere uymayacaklarını duyurdu.
Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın “Yargı düzenlemesi ile ilgili şiddetli anlaşmazlığın ulusal güvenlik için tehlike oluşturduğu” sözlerini milletvekillerinin bazılarının da desteklemesinin ardından Ben-Gvir’in ‘azil’ yönündeki sözleri, Gallant’ın görevden alınması ile sonuçlandı.
Faik Bulut’un Independent Türkçe’de yer alan makalesinde aktardığı bilgiye göre, Binyamin Netanyahu, İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in de öncülüğünde ülke içerisinde IŞİD ve El-Kaide benzeri oluşumlar kuruldu.
Bu oluşumun medreselerinde okuyan gençler şeriatçı militanlar olarak yetiştirilirken işgal altındaki Filistinlilerin mülklerine ve topraklarına da el konuluyor.
Ayrıca Yahudi yerleşim yerleri adı altında "fanatikler/şeriatçılar ocağı" sayılabilecek köy-kent benzeri gettolar inşa ediliyor.
Aynı zamanda birer "ihtiyat kuvveti" ve "vurucu güç" olarak yetiştirilen bu milisler, Filistin köylerine saldırarak evlerini yakıp yıkıyor.
Özel olarak yetiştirilen bu gençler, iki yıldan bu yana fanatik Siyonistler, antik bir şehir olan Doğu Kudüs'teki Müslümanlarca kutsal sayılan Mescid-i Aksa'ya baskınlar düzenleyip işgal ediyor.
İsrail polisi ise işgalci Siyonist şeriatçılara göz yummakla kalmıyor, aynı zamanda onları koklayarak Filistinlilere saldırıyor.
Nisan ayının başında, ‘hamursuz bayramı’nda kutsal mekana yığınak yapan İsrail polisi, önce Mescid-i Aksa avlusuna girerek buradaki görevlilerle ibadet için toplanan Müslümanları coplayarak ve şiddet kullanarak dışarı çıkararak Aksa'nın tüm ana kapılarını kapattı.
Kıble Mescidi'nin etrafını sararak mescidin çatısına çıkan İsrail polisi, mabedin camlarından bazılarını kırarak önce içeridekilere ses bombasıyla müdahale etti. İçerideki gruptan bazıları havai fişek atarak İsrail polisine direnmeye çalıştı. Daha sonra Kıble Mescidi'ne giren İsrail polisi, içeridekilere ses bombası, göz yaşartıcı gaz ve kauçuk kaplı mermilerle müdahale etti.
Polisin bu acımasız müdahalesi, Doğu Kudüs'teki bazı camilerden duyurulup halkın dayanışma için oraya gitmesi yolunda çağrılar yapılınca ortalık iyice karıştı; sonuçta adeta bir meydan çatışması yaşandı.
Siyonist ırkçı ve şeriatçı saldırgan güruh, son aylardaki saldırılarını giderek tırmandırmaya başladılar.
Çünkü arkalarında Netanyahu'nun aşırı sağcı ve bağnaz dinci ortaklarının önde gelenleri bulunuyor.
Tüm bu olayların arkasındaki iki isim ise; kötü şöhreti ve faaliyetiyle tanınan Itamar Ben-Gvir ve Bezalel Smotrich.

Fakat bu isim aynı zamanda Netanyahu’nun da Avrupa ve özellikle de ABD ile ilişkilerini zedeliyor.
Milli Savunma Bakanı Ben-Gvir, yalnızca İsrail kamuoyu açısından tehlikeli biri değil. Aynı zamanda Filistinlilerin tüm topraklarını döne döne işgal ederek onları anayurtlarından sürmeye ve toptan imhaya yönelik planlar uygulamasıyla da kötülüğün baş temsilcisi rolünde.
İsrail’in Filistinlilere yönelik ‘yok etme’ planı adım adım işlerken, bu isimlerin Netanyahu’nun koltuğunu salladığı da yadsınamaz bir gerçek.
İsrail’e yönelik tepkilerin dünya kamuoyunda artması, bu iki ismin azledilmesini sağlayabilecek mi, bunun kararını ise Netanyahu verecek.





