Niçin bu hale geldik?

Özellikle İstanbul’da metroyu kullananlar bilir. Metroya binmek kadar, inmek de bir dert… Yenikapı durağında metrodan iniyorum. Her seferinde ısrarla “Lütfen inenlere öncelik tanıyınız” diye anons yapılmasına rağmen metroya binmek için bekleyenler topluca hücuma geçiyor.

Abone Ol

Metrodan inenlerden biri, “Bari inmemize müsaade etseydiniz” diye sitem ediyor.

İnsanları iterek metroya binmek isteyen yaşlıca biri ülkemizin hayata bakış açısını özetledi; “Sen nasılsa inersin ama ben binince oturacak yer bulamam.”

İnsanlara saygıda, hoşgörüde geldiğimiz nokta burası…

Tabii ki toplumun hepsi böyle değil ama ne yazık ki büyük bir kesimi her konuya kendi çıkarına göre yorumluyor, düşünüyor ve hareket ediyor.

Toplumun özellikle bir kesimin hayata bakış açısı, tamamen çıkar üzerine kurulu… Kendi çıkarı varsa her şey mubah, hatta zorunlu görenler var.

İnsan aldatmanın, insanları kandırmanın, başkasının malını çaktırmadan dolandırmanın neredeyse meziyet sayıldığı bir ortamda başka türlüsünü beklemek fazla iyi niyetli olur.

Bütün olaylara kendi çıkar gözlüğümüzle baktığımız için gerçeklerden de ne yazık ki bir o kadar uzaklaşıyoruz.

Denilebilir ki, bu kadar basit şeyler için toplumu yargılamamak lazım.

Ancak çok basit hayat kurallarında başkasına saygı göstermeyen, başkasının hakkını gasp etmek için var gücüyle mücadele eden insanların, hayati konularda adil davranmalarını beklemek fazla saflık olur.

Otobüste büyüğüne yer vermez, yer vermek şöyle dursun üç kişilik yere yayılarak oturur, müsaade isteyince de kızar, köpürür.

Toplu taşıma araçlarında, kalabalık mekanlarda rahatsızlık verip vermediğini düşünmeden telefondaki müziğin veya videonun sesini sonuna kadar açanların hakkaniyetli davranmasını mı bekleyeceğiz…

Kendi komşusunun hakkını bile gözetmeyen, üst kattan çöp dolu bezi aşağı silkeleyen, sigara izmaritlerini alt balkona atan zihniyet mi komşu hakkını gözetecek…

Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Hepimiz neredeyse her gün buna benzer garabetler yaşıyoruz.

Hangi partinin veya hangi liderin iktidara geldiğinden çok hangi zihniyetin toplumda egemen olduğu önemlidir.

Saygı ve hoşgörüyü çoktan unuttuk... Asgari ahlâk kurallarına bile uyulmuyorsa bunun üzerinde çok iyi düşünmemiz lazım.

Önce ahlâk ve vicdan… Ahlâk ve vicdan yoksa gerisi sıfırdır.

*****

Demircinin köpeği

Çakalın biri aç kalınca kasabaya inmiş.

Sütçünün süt çanağını devirmiş, sütü de içmiş, Fırıncının tezgâhından ekmeği kapmış yemiş, nihayet bir kasabın vitrininden kocaman bir but kapıp bir güzel mideye indirmiş...

Çakalın ve etin kokusunu alan kasabanın tüm köpekleri toplanmış, çakalı yakalamak için ardı sıra koşturmuşlar.

Çakal önde, köpekler de arkada, amansız bir kovalamaca koşuşturmaca başlamış ama bir süre sonra, sütçünün köpeği yorulup takibi bırakmış.

Bir müddet daha geçince bu sefer fırıncının köpeği, çakalı takibi bırakmak zorunda kalmış.

En son, kasabanın çıkışına yakın bir yerde kasabın köpeği de pes etmiş ve yorgunluktan dili bir karış dışarıda geriye dönmüş.

Çakalın arkasında kala kala bir tek demircinin köpeği kalmış. Çakal önde demircinin köpeği arkada ısrarlı bir kovalamaca devam etmiş. Kasabadan çıkılıp kırlara varıldıktan sonra da tepelere doğru çıkılmaya başlanınca çakal dayanamamış, durmuş ve demircinin köpeğine öfkeyle seslenmiş:

“Sütçünün sütünü içtim tamam, fırıncının ekmeğini yedim o da tamam, hadi kasabın etini kaptım ama buna rağmen onlar bile pes etti, peşimi bıraktı da ben demirciye ne yaptım ki bir türlü ayrılmıyorsun peşimden?”

İşte, çakalın anlamadığı da bu… Demircinin köpeği menfaat peşinde değil, sadece adalet peşinde...

Çakalın kafasındaki sistem karşılıklı menfaate dayalı bir sistem... Demircinin köpeğindeki ise hak, adalet ve hukuki bir sistem...

“Seni cezalandırmam için bana zarar vermen şart değil. Sen, başkalarına zarar verdiğin için suçlusun” diye düşünüyor demircinin köpeği...

*****

TEBESSÜM

Rüya

Annesi uykudan uyanan Temel’i her zamanki gibi uyardı:

- Günaydın oğlum. Sofraya oturmadan önce yüzünü yıkayacaksın.

Temel şaşkın şaşkın annesinin yüzüne bakar… Annesi sorar:

- Ne oldu, niçin bakıyorsun?

- Anneciğim, biraz önce rüyada suya düştüm. Yüzümü yıkamasam olur mu?

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Üç şey boşunadır; aptala nasihat, cahil ile tartışmak, iki yüzlü ile dost olmak.

İmam-ı Gazali