Zararları saymakla bitmeyen o masum görünümlü besin, organ yetmezliğine, hipertansiyona ve daha pek çok rahatsızlığa neden olabiliyor. İşte ayıla bayıla yediğimiz ama vücudumuzu yavaş yavaş bitiren o zehir.
Mutfaklarımızda her gün tükettiğimiz ve sık kullandığımız belli başlı besinler ve baharatlar bulunuyor. Herkesin sofraya oturduğunda ilk elinin gittiği o besin kaynağı ise vücudumuzu içten içe çürütüyor. İşte her yemekte kullandığımız, bir türlü bırakamadığımız o zararlı besin ve vücudumuz üzerindeki etkiler.
Tuz, mutfaklarımızda sıkça kullandığımız bir bileşen olarak öne çıkıyor ve yiyeceklere lezzet katıyor. Aşırı miktarda tüketildiğinde veya sağlıksız olan türleri tercih edildiğinde sağlık üzerinde olumsuz etkiler bırakan tuz ömrümüzden de çalıyor. İşte tuzun zararları ve sağlık üzerindeki etkileri.
Tuz, vücuttaki sodyum seviyelerini artırabiliyor. Aşırı sodyum tüketimi, yüksek kan basıncına (hipertansiyon) neden oluyor. Özellikle uzmanların sık sık tansiyon hastalarını 'tuzdan uzak durun' diye uyarmasının sebebini bu gerekçe oluşturuyor. Yüksek tansiyon, kalp hastalığı, felç ve böbrek hastalığı gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen tuz, bu tip kronik hastalar tarafından tüketilmesi son derece toksik görülen besinlerin başında geliyor.
Aşırı tuz tüketimi, kalp sağlığını da olumsuz etkileyebiliyor. Yüksek tansiyon, kalp krizi, kalp yetmezliği ve diğer kalp hastalıklarının riskini artıran tuz, vücudun yavaş yavaş kendini imha etmesini sağlıyor demek de yanlış bir söylem olmuyor.
Yüksek miktarda tuz tüketimi, böbreklerin işlevini bozarak böbrek yetmezliği riskini artırabiliyor. Özellikle suyu ve ödemi tutan böbrekler, tuza bağlı olarak çok daha fazla yorulup su toplayabiliyor. Böbrekler, vücuttaki fazla sodyumu ve suyu filtreleyerek atmakla görevli oldukları için aşırı tuz tüketiminde bu organın işlevi bozuluyor ve bu kez hem su hem de tuz böbreklerde birikmeye başlıyor.
Aşırı tuz tüketimi, kemik sağlığını olumsuz etkiliyor. Özellikle büyüme çağındaki çocukların ve yaşlıların tuzdan uzak durması gerektiğinin altı bu nedene bağlı olarak sıklıkla çiziliyor. Çünkü yüksek sodyum seviyeleri, kalsiyum atılımını artırabiliyor ve kemik yoğunluğunu azaltıcı etki sağlıyor. Bu da osteoporoz riskini artırabiliyor.
Aşırı tuz tüketimi, mide ve bağırsaklarda rahatsızlıklara neden olabiliyor. Özellikle tuzun sindirim sistemi üzerindeki tahriş edici etkileri, mide yanması, reflü ve irritabl bağırsak sendromu gibi sorunlara yol açabiliyor.
Aşırı tuz tüketimi, vücutta su tutulmasına ve ödem oluşmasına neden oluyor. Bu durum, el, ayak ve ayak bileklerinde şişmeye yol açabiliyor. Bu şişlikler yaşam kalitesini düşürerek uzuvları sağlıklı kullanmayı da engelliyor, vücudun da aynı zamanda ağırlaşmasına neden oluyor.
Tuzun zararlarından kaçınmak için, günlük tuz tüketimini kontrol altında tutmak önem taşıyor. Sağlıklı yetişkinlerin genellikle günde 2,3 gramdan fazla tuz tüketmemesi öneriliyor. Bunun için, işlenmiş gıdalardan ve fast food ürünlerinden uzak durmak, tuz eklemeyi azaltmak ve daha fazla taze, doğal gıda tüketmek gerekli görülüyor. Çeşitli sağlık sorunları olan bireylerin tuz tüketimini doktorlarına danışarak sınırlamaları da ayrıca önem taşıyor.
Tuz tüketimi, vücudun günlük gereksinimleri arasında yer alsa da tüketilen tuzun türü ve doğallığı da dikkat edilmesi gerekenler arasında yer alıyor. Kristal kaya tuzu, bu anlamda bir kurtarıcı görevi görüyor.