Kalça Diz Artoplasti Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Tuncay, özellikle ileri yaşlarda katarakta bağlı göz bozuklukları ve evde kaygan zemin, püsküllü halı gibi düşmeye neden olabilecek durumlara karşı uyardı. Kırık sonrası ise hastanın bir an önce ayağa kaldırılabilmesi için mümkünse bekletmeden ilk 24 saat içinde ameliyatı yapmanın, kalça kırığına bağlı ölümleri de azaltacağına dikkat çekti.
Kalça kırıkları özellikle ileri yaş, yani geriatrik hasta grubunun en korktuğu tablolardan birini oluşturuyor. Çünkü kırığa bağlı uzun süre yatağa bağlı kalma kaygısı, bununla beraber gelişen ek komplikasyonlar sonucu hastalar kaybedilebiliyor. Kalça kırıklarında hastanın durumu uygunsa mümkün olan en erken sürede ameliyatın yapılması, hastanın yatağa bağımlı kalmasının önüne geçiyor ve böylece ölüm riskini de azaltıyor. Kalça Diz Artoplasti Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Tuncay, kalça kırıklarının sanıldığının aksine dış mekanlardan çok, ev içi ortamda da çok fazla meydana gelebildiğine dikkat çekerek özellikle püsküllü halı gibi hastanın ayağının takılıp düşmesine sebep olabilecek düzenlemelerden vazgeçilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Tuncay, toplumda en sık görülen ortopedik travmaların başında gelen kalça kırıkları hakkında önemli bilgiler verdi.
“YILDA 170 BİN KİŞİDE KALÇA KIRIĞI"
Kalça kırıklarının majör travmalarla çocukluk çağı dahil her yaşta görülebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Tuncay, “Ama minör travmaları değerlendirdiğimizde, bizim açımızdan baş ağrısı yaratan grup 65 yaş üstü kişilerdeki kalça kırıkları. Yılda ortalama 170 bin civarında kalça kırığı vakasıyla karşı karşıya kalıyoruz ülkemizde. İlerlemiş yaş, kadın olmak, nörolojik problemler, göz-görme problemleri, en önemli risk faktörleri arasında sayılabilir. Yaşı ilerleyen hastalarımızda başta katarakt olmak üzere görme problemleri baş gösterdiği için, oldukça sık görülüyor buna bağlı düşmeler" dedi.
AMELİYATTA İLK 24 SAATİN ÖNEMİ
Sadece görme problemleri değil çevresel düzenlemelerin de yaşlı bireyler için kalça kırığı riski yarattığına değinen Prof. Dr. Tuncay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kolayca ayağa takılabilecek halıların olması, halıların kenarlarının olması ya da halılardaki püsküller, dış mekanlarda uygunsuz kaldırım taşları gibi faktörler başı çekiyor. Yaşlı hastalarımızın en çok korktuğu problemlerden bir tanesidir kalça kırığı. Kadın hastalarda osteoporozla birlikte menopoz sonrası kemiklerde zayıflama olduğu için, kırık riski erkeklere göre biraz daha yüksektir. Kalça kırığı yaşayan hastanın öncelikle psikolojisi bozuluyor. O nedenle amacımız bir an önce bu sıkıntılı süreçten psikolojik olarak hastayı çıkarmaktır. Bunun için de hastaları en uygun ve en kısa zamanda ayağa kaldırıp mobilize etmemiz gerekiyor. İlk 24 saat içerisinde (şartlar uygunsa) hastayı ameliyat edip ayağa kaldırabilirseniz, hızlı bir şekilde iyileşme sürecine giriyor ve hastayı kaybetme oranımız da düşüyor."
“YENİ TEKNOLOJİLERLE KALÇA KIRIĞINA BAĞLI ÖLÜMLER AZALDI"
Hastanın kırık sonrası ameliyat süreçlerinin uzaması sonucu yatağa bağımlı psikolojisine girdiğinde “Ben kalkamıyorum" kaygısı yaşadığını ve bunun da riskli bir kısır döngüye yol açtığını belirten Prof. Dr. Tuncay, şu uyarılarda bulundu: “Hasta yattıkça düzelmesi zorlaşır, arkasında yaralar açılır, akciğerinde sıvı birikebilir ve ikincil sebeplerden hastanın ciddi problemler yaşayıp kaybedilmesine kadar gelişen bir süreç yaşanabilir. En erken zamanda ameliyat edilme oranı maalesef çok yüksek değil. Çünkü özellikle ileri yaş hasta grubunda tek bir problem yok. Kalp, tansiyon, kan sulandırıcı kullanımı gibi ek problemler; bunların optimize edilmesi, hastanın en uygun şartlara hazırlanması her zaman için ilk 24 saat içinde olamayabiliyor. Ama yeni teknolojilerin gündeme gelmesi, daha kaliteli ve güvenilir protezler, implantların geliştirilmiş olması, hatta robotik teknolojilerin işin içine girmesi, cerrahiye bağlı olası komplikasyonları düşürdü. Bu da hastaların sağ kalımını artırdı."
ÖNLEM ALMAYA 20’Lİ YAŞLARDA BAŞLAMAK GEREKLİ
Kalça kırığından korunmanın, ileri yaşlarda değil henüz 20-30’lu yaşlardayken alınacak önlemlerle başlayacağını vurgulayan Prof. Dr. Tuncay, sözlerini şöyle noktaladı: “Kemiklerimizde kalsiyum ve D vitamini dengesini normal ve normalin üstünde tutmamız gerekiyor. Bu da 65 yaş sonrası alacağımız kalsiyum ve D vitamini destekleriyle olmaz. Asıl kritik olan, özellikle de kadınlarda, 20'li 30'lu yaşlardaki kalsiyum deposudur. O yüzden 20'li 30'lu yaşlardaki kadınlar mutlaka kalsiyumdan zengin beslenmeye dikkat etmeliler. İleri yaş hastalarımız da göz muayenelerini, nörolojik muayenelerini mutlaka yaptırmalı. 75 yaş üzerinde kalça kırığı olmasın diye alabileceğimiz iki önemli önlem daha var: Birincisi ev içerisinde yapılabilecek temel, basit güçlendirme ve denge egzersizleri. İkincisi de ev içerisinde alınabilecek fiziksel önlemler. Yani zeminin düz olması, uygun halı kullanımı, basamak varsa tutamağının olması, banyo içerisinde de klozetlerde, banyolarda tutamak yapılmasında fayda var."
DHA