Rumsfeld-Saddam 'İhanet' Pazarlığı
Diktatör Saddam Hüseyin, kendisini 22 yıl sonra ABD Savunma Bakanı unvanıyla ziyaret eden eski dostu (!) Ronald Rumsfeld aracılığıyla iletilen Bush'un teklifi şu:
Saddam Hüseyin serbest bırakılacak ve Irak dışında kendi seçeceği bir yerde sürgüne gidecek. Bunun karşılığında ise, Saddam Hüseyin televizyona çıkıp Irak Direnişi'nin silahlı mücadeleye son vermesini isteyecek, onlara ABD işgal güçlerinin Irak'ta başlattıkları siyasi sürece katılmak üzere siyasi bir parti kurmaları çağrısında bulunacak.
Rumsfeld: Sizinle Irak'taki durum hakkında konuşmaya geldim. Irak'ın içindeki ve dışındaki destekçilerinizle iletişim halindeyiz, bize sizi dinlememizi tavsiye ettiler.
Saddam Hüseyin: Peki, benden ne istiyorsunuz? Askerleriniz asil Irak topraklarını işgal etti; hiçbir yasal temeli olmadan iktidardaki rejimi yıktınız; bağımsız, özgür, başı dik bir ülkenin egemenliğine saldırdınız; tarihler boyunca kanlı medeniyetinizin kanıtı olarak kalacak suçlar işlediniz. Bütün bunlarda sonra daha ne istiyorsunuz?
Rumsfeld: Geçmişe dönmenin bir anlamı yok. Size çok net ve belirli bir teklifte bulunmaya geldim, sizden de net ve belirli bir cevap bekliyorum.
Saddam Hüseyin: Sanırım özür dileyip yönetimi Iraklılara teslim etmeye geldiniz.
Rumsfeld: Biz özür dileyecek hiçbir şey yapmadık. Komşularınız için tehlikeliydiniz. Kitle imha silahları edinmeye çalışıyordunuz ve halkınız üzerinde diktatörlük kurmuştunuz. Bu yüzden, Irak halkını otuz yıldan fazla süredir içinde yaşadığı felaketten kurtarmak için onlara yardım eli uzatmamız çok normaldi.
Saddam Hüseyin: Tarih konusunda cahil olduğunuzu biliyorum, Başkanınızın da en az sizin kadar cahil olduğunu da biliyorum. Ama o kadar çok yalan söylediniz ki sanırım bu yalanlara kendiniz de inanmaya başladınız. "Komşularımız" derken Siyonist Varlık'ı kastediyorsanız, o zaman, evet, gerçekten onun için bir tehlike oluşturuyorduk, Filistin'de zincirlere vurulmuş toprağımızı özgürlüğe kavuşturmak için hazırlanıyorduk. Bu sadece Iraklıların değil her Arap'ın yeminidir, çünkü bu toprak Arap toprağıdır, halkı da Araptır. Siyonistler ise bu toprağı işgal etmekten başka hiçbir şey yapmadı. Sizin ve eski sömürgeci güçlerin yardımıyla dünyanın her köşesinden üstümüze geldiler. Ama Kuveyt'i kastediyorsanız, size şunu sormak istiyorum: Siz Kuveyt'ten çekildiniz mi, çekilmediniz mi?
Rumsfeld: Bunlar güvenlikle ilgili konular. Ayrıca, Kuveyt ve diğer Körfez Devletleri ile aramızda güvenlik antlaşmaları var. Onları sizden korumak için kendi istekleri üzerine geldik biz.
Saddam Hüseyin: Kurda kuzu emanet etmek komik değil mi? Kuveyt halkı Arap halkıdır, Kuveyt de Irak toprağıdır. Bu yüzden, hiçbir zaman anlamayacağınızı düşünsem de gidip iyice tarih okumanızı tavsiye ederim.
Rumsfeld: Bu kadar gevezelik yeter. Size şu teklifi sunuyorum...
Saddam Hüseyin: Siz bana çürümüş mallarınızı teklif etmeden önce, şunu sormak istiyorum: hiç kitle imha silahı buldunuz mu?
Rumsfeld: Henüz bulamadık. Ama günün birinde mutlaka bulacağız.
(Irak'ta nükleer silah olmadığını ABD ve müttefikleri yıllar sonra itiraf etti ve dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair'e bu yalan yüzünden yargı yolu açıldı.)
Rumsfeld: Iraklılar bizi sevinçle selamlayıp buyur ettiler, bunun nedeni de sizin Irak'ı yönettiğiniz yıllarda rejiminizin yürüttüğü kanlı eylemlerdi.
Saddam Hüseyin: Bay Rumsfeld, bu kadar yalan yeter. Irak topraklarında oluk oluk kan akıtan sizlersiniz. Bize karşı entrika çevirip büyük Irak toprağının yönetimini ele alacak vatan hainleriyle geldiniz.
Rumsfeld: Sizin vatan haini dediğiniz kişiler, sizin ülkeyi yönettiğiniz süre boyunca hiç görülmediği kadar demokratik yollarla ve dürüst seçimlerle Irak halkı tarafından lider olarak seçildiler.
Saddam Hüseyin: Ön saflarda Talabani olmak üzere bir grup vatan haini ile geldiğinizi biliyordum. Talabani ve İbrahim Caferi tarafından yönetilen büyük Irak ha, bu durum size de komik gelmiyor mu? Hem hangi seçimlerden bahsediyorsunuz siz? Ülkemiz işgal altındayken sizin söz ettiğiniz gibi serbest seçim yapmak mümkün mü? Bay Rumsfeld, tarih bize işgalcilerin bir ülkeye mutlaka uşaklarıyla ve ajanlarıyla birlikte geldiğini öğretiyor. Bütün bunlardan sonra siz beni Irak halkının özgürlük ve demokrasinin tadını çıkardığı konusunda ikna etmeye mi çalışıyorsunuz? Gerçekten çıldırmış olmalısınız.
Saddam Hüseyin, Rumsfeld'in"hayatı" karşılığında yaptığı "ihanet" teklifini kabul etmedi ve idam edildi. Saddam yanlısı direnişçilerin bir bölümü, ABD tarafından cezaevinde yetiştirilen El Kaideci Ebubekir El Bağdadi'nin etrafında toplandı. ABD ve Irak'ta kurduğu yönetim, El Bağdadi'nin halifeliğini ilan edip, Musul'u ele geçirmesine göz yumdu. Ve bugünlere geldik...
Saddam Hüseyin bir diktatördü ve sonu da çok hazin oldu. ABD'nin çirkin teklifini kabul edip "gizli" işbirliği yapsa belki de şimdi bir kahraman olarak yaşıyordu. Olamaz mıydı?