Sandıktan çıkan mesajlar - 1

14 Mayıs Genel Seçimleri büyük bir olgunluk ve sakinlik içerisinde tamamlandı. Seçim öncesi bazı kesimlerin provokatif söylemlerine ve sosyal medya tahriklerine rağmen münferit birkaç küçük olay dışında hiçbir gerginliğin yaşanmamış olması karşılıklı anlayış ve demokrasinin içselleştirmesi açısından gayet güzel bir tablo.

Abone Ol

Seçim öncesi anket sonuçları, partilerin kendilerini önde gösteren iddialı oy oranı tahminleri, çekilen adaylar ve çekilmesi beklenenler derken son ana kadar heyecan içerisinde geçen bir seçim öncesi süreç yaşadık. Neticede oylar kullanıldı ve mesajlar sandık yoluyla siyasilere iletildi. Kim kazandı, kim kaybetti, kim zayıfladı, kim güçlendi ve en önemlisi millet ne demek istedi? Manzaranın güzelliği baktığımız açıyla ilgilidir ve bu seçim sonuçları için de geçerlidir. Her farklı perspektif farklı bir mesaj içerecektir ve her siyasi bu mesajları kendi propagandasını destekleyecek şekilde okuyarak lanse edecektir. Siyasi olmayan bizler için sandıktan çıkan mesajları ise birlikte irdeleyelim.

Provokatörler

Seçim öncesi bazı sosyal medya hesaplarından “seçim gecesi sokağa çıkmayın, büyük bir şeylere hazırlanıyorlar, silahlanıyorlar, çok kan akacak vb.” provokatif yayınlar yapıldı. Hatta bunları dillendiren gazeteciler ve siyasiler de oldu. Ancak işin doğası gereği normal karşılanabilecek birkaç sürtüşme dışında ciddi bir olay yaşanmadı ve provokatörler kaybetti.

Anket şirketleri

Neredeyse tüm anket şirketleri seçim öncesi yaptıkları kamuoyu araştırmalarında yakın oldukları siyasi bloğun açık ara önde olduğunu, seçimin ilk turda ve ezici üstünlükle o blok lehine sonuçlanacağını iddia ettiler. Seçim sonuçlarına baktığımızda ise hiçbir anket ile örtüşmediğini ve anket şirketlerinin aslında sadece manipülasyonun bir parçası gibi hareket ettiklerini gördük.

Muharrem İnce

Aday olmak kadar adaylıktan çekilmek de bir haktır ve salt bu nedenle bir başkan adayının eleştirilmesini doğru bulmuyorum. Ancak; eğer yurt dışında yaşıyor veya bir iş için yurt dışına çıkarken havaalanında oy kullanmış ve oyumu Muharrem İnce’ye vermiş olsaydım, oyumun çöpe atılması nedeniyle kendimi çok kötü hissederdim. Siyaset bir duruş meselesidir ve özellikle Cumhurbaşkanlığı adaylığı seviyesinde siyaset ciddi bir saygınlık gerektirir. Seçim öncesi havayı doğru okuyamadığı, iddiası ile oy oranı örtüşmediği, zamanında çekilmediği ve kendisine inananları yarı yolda bıraktığı için İnce tartışmasız kaybedenler listesinde. Bu davranışı ile siyasi kariyer hedefini sınırlayan İnce’nin artık liderlik şansı kalmamıştır.

Recep Tayyip Erdoğan

2018 seçimlerinde 52.6 oy alan Erdoğan’ın 49.4’te kalması bir önceki seçime oranla 3.2 oy kaybettiğini gösteriyor. Sayısal olarak tartışmasız olan bu kayıp “2018’dan bugüne yaşanan pandemi, ekonomik kriz ve deprem gibi negatif gelişmelere rağmen ufak bir kayıp” şeklinde de okunabilir. Örneğin; deprem felaketinden etkilenen illerde Erdoğan ve AK Parti’nin ciddi bir oy kaybının olmaması bir yönüyle “deprem bölgesinin yapılanları onayladığı ve Erdoğan’a güvendiği” mesajını da içerir. Ekonomik kriz başta olmak üzere yaşanan bunca soruna rağmen oy oranlarındaki değişimin sınırlı kalması “yaparsa Erdoğan yapar” sloganının seçmen tarafından benimsendiğini gösteriyor.

AK Parti

2018 seçimlerinde 42.5 oy alarak 295 milletvekili çıkaran AK Partinin 35.5’de kalarak 266 milletvekili çıkarması 7 puanlık bir kayba işaret ediyor. 81 ilin sadece altısında oy oranları yükselirken 75 ilde azalması da AK Partinin güç kaybettiğinin bir diğer göstergesi.

Cumhuriyet Halk Partisi

2018 seçimlerinde 22.6 oy alarak 146 milletvekili çıkaran CHP’nin oy oranını 25.4’e milletvekili sayısını ise 169’a çıkarması güç kazandığının göstergesi. Ancak CHP listelerinde seçime giren diğer partili millet ittifakı adaylarının aldıkları oy oranları hesaplanmadan bu artışın CHP’ye mi yoksa diğer partilere mi ait olduğu kesinleştirilemez. Örneğin millet ittifakını oluşturan adayların 2018 seçimlerinde aldıkları toplam oy oranı 47.2 iken bu seçimde 45’e inerek 2.2 azalmış görünüyor. Ayrı ayrı daha güçlü olan ittifaktaki toplam güç kaybının nedeni tartışılmalı.

MHP ve İYİ Parti

2018 seçimlerine oranla MHP’nin oy oranı 11.1’den 10’a, milletvekili sayısı ise 67’den 50’ye düşerek %1’e yakın bir güç kaybı yaşamış. MHP’nin oyları 36 ilde artarken 45 ilde azalmış. 2018’de 9.9 oy alan İYİ Parti 9.7’ye, 49 olan milletvekili sayısı ise 45’e gerilemiş. 33 ilde oy oranları artarken 48 ilde ise azalmış. Bu sonuçlarla iki partinin de ciddi bir çıkış veya çöküş yaşamadığı, oy oranlarının çoğunu korumayı başardıkları görülüyor.

Bu yazıda ana akım siyasetle ilgili genel mesajlara değinmeye çalıştım ancak asıl değinmek istediğim konu bu değil. Sinan OĞAN’ın aldığı 5.2 oy, İNCE yüzünden boşa giden 0.4 puanlık oy, geçersiz sayılan 2 puanlık oy ve çok daha önemlisi seçime katılım sağlamayan 13.7’lik seçmenin ne demek istediği… OĞAN’ın oyları tepki mi yoksa bir alternatif arayışı mı? Oy kullanmayanların gerekçesi aylaklık mı yoksa “kötünün iyisini seçmektense oy vermemek” mi? O veya bu nedenle ikinci tura kalan iki başkan adayına da oy vermeyen %19.30’luk bir kesim var ve değişimin sessiz ayak sesleri burada yatıyor olabilir. Bir sonraki yazıda…