Amerika ile vize krizinden sonra, silahlı PKK/ YPG'li teröristlerin sınırımıza yakın bölgede adeta Türkiye'yi tehdit edercesine şov yapması önemsenmelidir. Yıllardır Amerika tarafından beslenen, örgütlenen ve silahlandırılan bu grupların Amerika'dan destek almadan böylesine bir şova soyunmaları mümkün değildir.
Bütün itirazlarımıza ve baskılarımıza rağmen Amerika bölgedeki PKK/ YPG'lileri silahlandırmaya devam ediyor. Bu terör örgütleri ile işbirliği yapmayı Türkiye'den daha önemli görüyor.
Bunlar ne anlama geliyor?
Müttefik ve dostumuz olarak değerlendirdiğimiz Amerika göz göre göre "Ben sinin artık düşmanınızım. Ayağınızı denk alın" demek istiyor. Daha da açık ifade ile "Bölgede benim önüme taş koymaya kalkarsanız size her türlü kötülüğü ve alçaklığı yapmaktan kaçınmayacağız" mesajı verilmek isteniliyor.
Şu gerçekleri de artık görelim:
Amerika'nın Suriye'deki hedefi PKK/ YPG'li teröristleri eğitip silahlandırarak düzenli bir ordu kurmalarını sağlamaktır. Suriye'den kopartılmak ve Akdeniz'e açılmak istenilen 900 kilometrelik bölgede Türkiye'ye tehdit oluşturmak isteniliyor. YPG' ye halen "terörist" demeyen ve silahlandıran Amerika'nın 200 uzman askerinin bu terör örgütlerine eğitim verdiği de biliniyor.
Konuyu sadece Amerika olarak da ele almak yanlış. Çünkü aynı bölgede İngiliz ve Fransızlar da uzman asker bulunduruyor. İstihbarat bilgilerine göre 75 Fransız özel kuvvet de PKK/ YPG'liler arasında bulunuyor. İngiliz uzmanların da terör örgütlerine taktik sağladığına dikkat çekiliyor.
Özetleyecek olursak yanı başımızda ABD ile birlikte Batı da Türkiye düşmanlığı yapıyor. Teröristlerle işbirliği yaparak Türkiye'yi hedef haline getiriyorlar. Hedef, bağımsız bir Kürt Devleti'nin hayata geçirilmesidir.
Suriye'deki TSK'nin başlatacağı operasyonlarda Amerika, bu terör örgütlerini Mehmetçiğin karşısına dikmeye çalışıyor.
Özetle bizi PKK/ YPG teröristleri ile çatıştıracaklar.
Amerika'nın Türkiye Büyükelçisi John Bass da giderayak yaptığı açıklamada "9,5 aydır terör saldırısı yaşanmıyor. Bu, İŞİD vaz geçtiği için değil, işbirliğimiz sonucudur" diyerek Türkiye'ye aba altından sopa göstermeye kalkmış ve tehdit dolu sözler söyleyerek önemli mesajlar vermeye çalışmıştır.
Vize krizi ile doruğa çıkan Amerika-Türkiye ilişkilerindeki sıkıntılarda bundan sonra nasıl bir gelişme olur? Bu soruya yanıt aranıyor ama ne olabileceği konusunda kimse net bir şey söyleyemiyor.
Görebildiğimiz şudur:
Vize krizinin çözümü için perde arkasında çalışmalar yapılıyor. Temennimiz bu krizin kısa zamanda çözüme kavuşmasıdır. Vize krizinin şimdiden Türk ekonomisine 63 milyar lira yük getirdiği açıklandı. Bunun yanında daha çok sıkıntılar da yaşanıyor ve yaşanacak gibi görünüyor.
Bir de vize krizinde Başkan Trump'un imzasının var olması da önemlidir. Bu işler Amerika'da bilinçli şekilde yapılıyor.
Vize krizi tatlıya bağlanırsa sorunlar biter mi?
Biteceğe benzemiyor. Ortadoğu uzmanları ve bazı siyasi analistler "Amerika ile Türkiye arasında vize sorunu çözülmüş olsa bile yeni sorunlar ortaya çıkacaktır. İlişkilerin eskiye dönmesi şu an için mümkün görünmüyor. Zaten vize sorunu öncesi iki ülke arasında önemli sorunlar vardı. Şimdi bunlara yenileri eklenebilir. Çözüm ise, ancak bir yönetim değişikliğinden sonra beklenebilir" yorumunu yapıyor.
Burada hiç kuşkusuz Türkiye'nin bölgede Rusya ve İran ile işbirliği içinde bulunması da önemlidir. Amerika'nın bu işbirliğinden memnun olmadığı da görülüyor. Özellikle Amerika'nın Suriye ve Irak'taki planlarının alt-üst olması karşısında Türkiye'ye olan düşmanlığının daha da artmakta olduğunu görmekteyiz.
Ortadaki bu sorunların vize krizin tatlıya bağlanması ile bir anda sona ermesini beklememek gerekiyor.
Türkiye açısından çok hassas bir dönemden geçmekte olduğumuzu söylemeliyiz. Bir yandan Kuzey Irak, öte yandan Suriye'deki gelişmeler ve Amerika- Batı ile ilişkilerimizdeki sıkıntılar bizi daha da dar boğaza sürükleyebilir.
Bütün bunlara ekonomideki durumumuz ve iç sorunlarımızı da eklediğimizde sıkıntılarımızın boyutunu daha net görebiliriz.