Tarım açısından zor bir sene geçirdik. Meyveler olmadı, domatesler çürüdü, fasulyeler dökmedi. Sene başında mevsim normallerinin üzerinde yağan yağmurlar bir daha hiç yağmadı. Bu yüzden zeytinler nohut kadar kaldı.
Böyle giderse ağaçlar dinlenmeye vakit bulamayacak ve her sene daha az ürün verecekler. Onlarda şaşırmış durumda.
Üstelik zeytin yetişen ülkelerin hepsinde bu sene zeytin rekoltesi çok düşük.
Mevsimsel değişiklikler hayatımızı etkilemeye devam ediyor. Bu değişim sandığımızdan daha çok etki ediyor yaşama. Yazın kurak geçmesi çiçeklerin açmasını engelledi. Arılar kendilerine bakacak kadar bal üretemedi ve birçoğu öldü. Takviye besleme yapıyoruz ölmesinler diye.
Başımızın belası Akdeniz Meyve Sineği sıcak ortamları sevdiği için meyveler üstünde gezmeye devam ediyor. Çünkü Ekim ayının ortasındayız ama hava sıcaklığı yirmi yedi derecelerde seyrediyor. Bu günlerde dağ taş püren çiçekleriyle dolardı; henüz hiç açmadılar çünkü aylardır yağmur yağmıyor.
Küresel ısınma çok büyük bir tehlike. Dünyayı ve hayatımızı değiştirmeye devam edecek.
Isının dayanılmaz şekilde yükselmesiyle insanlar Güneydeki topraklarından vazgeçip Kuzeye yerleşmeye çalışıyor. Ülkemize gelip vatandaşlık alan insanların çokluğu da bu yüzden. Artık kendi ülkelerinde sıcaklık öyle artıyor ki kaçacak yer arıyorlar.
Dünyanın her yerinde savaş davulları çalıyor ve çok ciddi çatışmalar yaşanıyor. Yönetmeye ve sömürmeye alışmış devletler pozisyonlarını yenilemeye veya korumaya çalışıyor. Afrika için için kaynıyor. İsrail-Filistin savaşıyor. Ukrayna-Rusya savaşı devam ediyor. Gerçekleşen ve devam eden yeni bir paylaşım savaşı.
Bu savaşın sonunda ya çok uluslu büyük şirketler devlete dönüşecek ya da devletler şirketleşecek.
En korkutucu olan insanların mutlaka olacağını beklediği nükleer bir saldırıdan söz etmesi. Sosyal medyada nükleer bir bomba patlatılırsa kendimizi nasıl korumamız gerektiğini anlatan yazılar yayınlanmaya başladı.
Önümüzdeki yıllarda gıda, su, toprak ve bunlara ulaşmak en önemli sorunumuz olacak. Yaşayabilmek için gıdaya; gıda için de toprak ve suya ihtiyacımız var. Üstelik büyük bir kıtlık bütün insanlığı tehdit ediyor. Tarım yapılan topraklar küresel ısınma nedeniyle sürekli azalıyor; şimdiden susuzluk çekmeye başladık. Oysa Dünya nüfusu artmaya devam ediyor. Sürekli artan bir nüfusu beslemek gittikçe zorlaşacak.
Sonbahar sanattır diyordu bir yazıda. O sonbaharı bekliyorum ben. Yeşil, sarı, turuncu renklerin yarattığı tablonun içinde yaşamak istiyorum. Kış, Yaz, Bahar, Sonbahar sırayla gelsin.
Hepimiz bol kar yağışlı uzun kış gecelerini özlemedik mi? Yoksa o gecelerde anlatılanlar değil de yaşadığımız o an bir masal mıydı? Var ile yok arasında bir serap gibi anımsanıyor yaşadığımız o anlar ve bizde bıraktığı duygular.
Keşke uzun kış gecelerinde dinlediğimiz o masalları biri yeniden anlatsa bizlere. Evimizin güvenli ortamına, sıcaklığına sığınıp masalların bir yerinde uyuya kalsak.