Terör konusu Türkiye'nin bugün için en önemli konusudur. Ard arda gelen eylemlerle onlarca şehit verdik. PKK, IŞİD ve diğer bazı terör örgütlerinin hedefinde olan ülkemizde terörle mücadele için öyle görünüyor ki hemen her çareye başvurmak durumunda kalacağız.
Bizi yönetenler yüksek sesle "Teröre karşı kurtuluş savaşı veriyoruz" diyor. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar "Son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar bu mücadele aralıksız sürdürülecektir "açıklamasını yapıyor.
Bu savaşta terörün üstesinden gelmek, daha fazla şehit vermemek için topyekun bir seferberlik içinde olduğumuzu da görüyoruz. Millet olarak terör karşısında kilitlenmemiz, birlik ve bütünlük içinde hareket etmemiz geleceğimiz için umudumuzu da artırıyor.
Bu noktada özellikle dikkat etmemiz gereken şu olmalıdır:
Provokatif hareketler karşısında kırma, dökme, vurma gibi şiddet hareketlerinden kaçınalım. Bizi birbirimize düşürmek isteyenlerin bu oyununa gelmeyelim. Sağ duyulu hareket etmek, provoke hareketler dışında kalmak, asker ve polisimize destek olmak, milletçe birlik ve bütünlüğümüzü korumak zaten teröre karşı en etkili duruş olacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın terör karşısında "seferberlik ilan ediyorum" sözleri, terör konusunun ne kadar bizi yıkmaya yönelik bir tehlikeli viraja girdiğini de gösteriyor. İç ve dış düşmanların elele, omuz omuza verip bizi terörle sıkıştırıp dize getirmeye çalışmaları içinde olmaları bu mücadelede yeni arayışları da gündeme taşımaktadır.
Kayseri'deki patlamadan sonra Adli Bilimciler Derneği'nden bize göre değerlendirilmesi gereken bir açıklama geldi. Adli Bilimciler Derneği Başkanı ve Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Hamit Hancı, Türkiye'de terörle mücadelenin kalitesinin arttırılması, bilimsel yöntemlerle etkinliğinin geliştirilmesi, alanda çalışanlarla, bilimsel olarak araştırma yapanların bir araya gelerek bilgilerin paylaşılması için bir akademi kurulması gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Hamit Hancı, terörle mücadelenin tamamen tarafsız şekilde ele alınıp değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Konu ile ilgili beyin fırtınası yapılıp, bir akademi modeli oluşturulmasının önemi üzerinde duruyor. Açıklamasında da şu konulara dikkat çekiyor:
"Yaşanan iç ve dış gelişmeler birlikte değerlendirildiğinde Terörle Mücadelenin etkin bir şekilde sürdürülebilmesi için Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak artık bir TERÖRLE MÜCADELE KONSEPTİ oluşturmamız gerekmektedir. İç ve dış politikaların oluşturulmasında ülke menfaatlerinin korunması temel hedef olarak alınırken; bu politikaların Terörle Mücadeleyle uyum içerisinde gelişmesini sağlamak, bu kapsamda tüm kurumların işbirliği içinde çalışmasını temin etmek asli amaç olmalıdır. Böyle bir konsept için; farklı disiplinlerden bilim insanları ile farklı meslek alanlarından uzmanların bir araya getirilip bir yapılanmaya gidilmelidir. Bu kurulda yer alacak kişiler liyakat esasına göre belirlenmeli, liyakat sahibi olanların siyasi-dini-dünyevi farklılıkları zenginlik kabul edilerek, bu kurulda görev almalarına engel olmamalıdır. Beyin fırtınası, serbest çağrışım ve özgür düşünme yoluyla elde edilecek çıktıların, Sağduyulu bilimsel analizlerle uygulamaya geçmesi sağlanmalıdır. Kurul çalışmaları neticesinde ortaya çıkacak tespit, görüş ve diğer sonuçların, mevcut idarenin uygulamalarına ters düşmesi durumunda, idareyle uyumlu olması yönünde herhangi bir müdahale söz konusu olmamalıdır. Benzer bir bilim kurulu, EGM Uyuşturucuyla Mücadele Daire Başkanlığı TUBİM e bağlı olarak çalışmaktadır."
Prof. Dr. Hancı, adli bilimlerin 116 alt alanı olduğunu, bunun önemli olduğunu, terörle mücadelede bunlardan da gerektiği gibi istifa edilmesi gerektiğini anımsatıyor. Kendisini dinleyelim:
"Bu alanlardan terör konusunda da yararlanılabilir. Kurulun oluşumunda Teoloji , Güvenlik, Yöneylem, Jeostrateji, Ekonomi, Enerji, Hukuk,Adli Sinergoloji, Adli Jeopolitik, Sosyoloji, psikoloji, Adli Tıp ve adli bilimler gibi pek çok alandan uzmanlardan yararlanarak kurumsal bir yapı oluşturulmalıdır.Ülkemizde her türlü uzman mevcut olup, esas sorun organizasyondadır. Mevcut kurum direk Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak çalışabilir. Terör le ilgili narkoterör , siber terör, siyasal terör, algı operasyonu, fuhuş, tıbbi istihbarat, KBRN terörü, canlı bomba analizleri , terör istihbaratı gibi pek çok alanda çalışma yapılmalıdır.Akademi nin resmi görevliler ayağında,TSK, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma, Sahil Güvenlik, Gümrük ve Muhafaza , Orman Muhafaza gibi güvenlik birimleri yanı sıra, İstihbarat , dışişleri, sağlık , diyanet, maliye birimleri de yer almalıdır. Bilimsel ayağı ise akademisyenlerden oluşmalıdır. Tıp, Fen, Mühendislik ve sosyal bilimler alanlarından bilim insanlarının, laboratuvarlar ve diğer teknik imkânlarla donatılmış bir merkezde, yapacakları özgün çalışmalar, Terörle mücadele de ülkemizin elini sağlamlaştıracaktır. Yakın süreçte kurulması düşünülen Milli DNA Bankası da bu Akademi ye bağlanabilir. Strateji Geliştirme ve Uzman Personel yetiştirme görevleri olacak akademi Yüksek Lisans ve Doktora eğitimleri de verebilir."
Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı böyle bir akademinin içerisinde günümüz koşulları düşünüldüğünde algı yönetimi ile ilgili bir merkezin bulunmasının da çok önemli olduğunu belirtti. Hancı, "Akademisyen-Yazar Sefer Darıcı tarafından projelendirilen ve Adli Bilimciler Derneği bünyesinde ilk kuruluşu yapılan Algı Araştırmaları Merkezi (ALARM) toplumun terör olaylarına bakışı ve teröre karşı güç birliğinin geliştirilmesinde hayati önemi vardır. Algıları yönetmek bu anlamda geleceğin güvenli Türkiye'sinin inşa edilmesinde de fayda sağlayacaktır" şeklinde sözlerini sonlandırıyor.
Önemli olan terörle mücadelede hedefe ulaşmaktır. Bunun için de eldeki bütün imkânları ve fırsatları limitine kadar kullanmak gerekiyor. Böyle bir akademinin faydalı olabileceği düşünülüyorsa neden olmasın?
Millet olarak terörün de üstesinden geleceğimiz inancımızı yitirmeyelim.