Toros-Bolkar Dağları (3)

Abone Ol

Bolkar Dağı Güzellemesi

Torosların Gerdanlığı Çinili Göl ve Karagöl

Niğde'nin Ulukışla ilçesi sınırları içerisinde yer alan Çinili Göl, Bolkar Dağları'nda bulunan buzul göllerinden biri, hatta en önemlisi. 2650 metre yükseklikte bulunan Çinili Göl, ülkemizin görülmeye değer doğal güzelliklerinden biri olmasına karşın; daha çok alternatif turizm tutkunları ve doğa sevenler tarafından ziyaret ediliyor. Karagöl ve Çinili Göl; Anadolu’nun doğal güvenlik kuşağı Toros Dağları’nın boynunda parlayan, turkuaz ve lacivert gerdanlık gibi göz kamaştırıyor… Sevdalı sessiz kurbağaların çığlığı da bundandır…

Çinili Göl'ün altında, rakım olarak 50 metre aşağısında bulunan ve daha büyük olan Karagöl ise, Ulukışla’ya 19, Beyağıl Köyü’ne 15, Darboğaz Köyü'ne 8 km ve Maden Köyü'ne de 5 km mesafede yer alıyor. Karagöl'e karayolu ile rahatlıkla ulaşım sağlanabiliyor. 2600 metre rakımlı Karagöl'ün çevresinde, yaz aylarında bile sıcaklık geceleri 0-5 derece civarında oluyor.

(Bu bölgede yaygınca anlatılan ve ozanlara esin kaynağı olan, bir efsaneye göre; yaylaya gelen konar-göçer aşiretlerden bir Yörük kızı, Karagöl çevresindeki pınarların birinden su içerken, elindeki gümüş tası göle düşürmüş. Belli zaman sonra Çukurova’ya göç sırasında, kervanın mola verdiği Şekerpınarı’ndan su içerken, Karagöl’de düşürdüğü tası görmüş. Yörük kızı çok şaşırmış ve mutlu olmuş… Ve al kınalı, kömür gözlü Yörük kızı oracıkta bir türkü tutturmuş:

“Karagöl’de gönlüm kaldı, sulandı / Göçün ucu Akköprü’yü dolandı / Benim yarim Şekerpınarı’nda sulandı / Adana’ya bir kız kaçtı, gördün mü?”)

Olur da bir gün yolunuz Niğde’nin Ulukışla ilçesine bağlı Maden ve Darboğaz Köyü’ne düşerse eğer, Sessiz kurbağaların çığlığını duyacağınız Karagöl ve Çinili Gölü de mutlaka görün. Şimdiden keyifli bir tatil geçirmenizi dileriz…

Sessiz Toros Kurbağası (Rana Holtzi) can çekişiyor

Endemik Toros Kurbağası, Dünya’da Niğde ili, Ulukışla ilçesi sınırları içerisindeki Toros Dağları'nda Karagöl ve Çinili Göl'de yaşamaktadır. Karagöl yaklaşık 60 hektar büyüklükte ve en derin yeri 12 metre olan tektonik bir göldür. Bu göller, sessiz kurbağaların yaşam alanıdır…

Öte yandan: Karagöl çevresi ve Toros Kurbağası; sözde yasal koruma altında görüntüsü veriliyor. Göle atılan sazan balıkları bu endemik kurbağaları daha larva halindeyken, yiyip tüketmektedir. Ayrıca göl çevresine kamp kuran ve araçlarla gölün çevresindeki yeşil alanda bulunan kurbağaları çiğneyen insanlar da bu endemik Toros Kurbağasının yok olmasına neden oldukları gözlenmektedir. Karagöl ve çevresine olan araç yolları iptal edilmeli ve özellikle yaz aylarında, resmi bir görevli olmalıdır. Bir de, bölgeye yapılması planlanan otel, kayak tesisleri ve uyduruk turizm alanları sonucu, bir başka tehlike sinyalleri veren endemik flora ve fauna zenginliği de yok olacaktır. Bu konuda çevreci ve duyarlı halkın yanı sıra, Niğde ve Çukurova Üniversitesi’nin hazırladığı çevre ve doğa raporunda, bu konuya da vurgu yapılmaktadır. Ama düzelen hiç bir şey yok…

Sessizlik orucundaki bu kurbağalar; doğa kaşifleri, fotoğrafçıların ve turistlerin büyük ilgisini çekiyor. Toros Kurbağası olarak da anılan bu kurbağa cinsi; Rana (güzel, hoş, latif, parlak) kelime anlamına aslına tam uymuş. Rana Holtzi eğer ötebilseydi, kim bilir ne sevda türküleri söylerdi… Ya da söylüyorda, biz işitemiyoruz… Duymuyoruz… Anlamıyoruz…

Çinili Göle ulaşmak için, Karagöl’ün güney batı tarafında bir tepeden yine tırmanışa geçiyoruz. Bu parkurun en zor tarafı, bu kez alıştığımız tırmanışlar değil de kar yığınları oluyor. Kayma riski olduğu için zorlanıyoruz. Karagöl’den Çinili Göl’e giden patikadan yarım saat yürümeniz yeterli. Zirvelerin arasında kalan göl yüksekten bakıldığında, zümrüt yeşili gibi parlıyor. Çinili Göl’ün etrafı Karagöl kadar düzenli değil, yürümekte zorlanabilirsiniz.

Doğal kaynakların ve varlıkların korunması, kirliliğin ve tahribatın önlenmesi ve kalitesinin iyileştirilmesi için, gerekli her türlü fedakarlığı yapmalıyız. Karagöl ve Çinili Göl, havza sınırları içerisindeki alanı tahrip etmeyelim ve bu alanın bio çeşitliliğine zarar vermeyelim. Göl ve çevresine her türlü araçla inmek dolaşmak yasaklanmalıdır. Ayrıca yabani bitki ve hayvan bireylerinin, tohumlarının, parçalarının, kan veya dokularının yetkili kurumlarının izni alınmadan yerli ve yabancılar tarafından doğadan toplanarak yurtdışına götürülmesi endemik bio kaçakçılık olarak adlandırılmaktadır. Bir zamanlar (1948-1968); İngiliz ve Amerikalı bio-gen uzmanları (CIA Ajanları), Birleşmiş Milletler Barış Gönüllüsü adı altında; Anadolu insanının beslenme, gen ve davranış biçimi haritasını çıkarmış, Toroslar başta olmak üzere; tüm Anadolu coğrafyasındaki bitki, tohum, tarım ürünleri, endemik flora ve fauna çeşitlerinden örmek toplamıştı. Zamanımızda ise, bu çalışmanın onarılmaz sonuçlarını görmekteyiz…

Devamı yarın...