Ulukışla (3)

Abone Ol

Ulukışla ve köylerinde gezilip görülecek yerler:

Ulukışla Alpagut Başları:

Ulukışla’dan Ereğli-Aksaray yönünde giderken, 10 kilometre sonra sağda bulunan, Alpağut Bağlarını da görmenizi öneririm. Özellikle Eylül-Ekim zamanı bağ bozumu hasatı sırasında yağılan geleneksel şenliklere tanıklık ediniz… Her ne kadar, üzüm bağlarının karşısında bulunan siyanürlü altın çökertme tesislerinin zehir kusak rüzgarı gelsede, görülmeye değer bir etkinlik…

Altay Köyünde Kımız Zamanı:

Orta Asya’da Çin’in Uygur-Sincan Bölgesi’ndeki Altay Dağları yamaçlarında bulunan yaşam alanlarından, zorun göçe tabi tutulan Kazak Türklerinin, 1953’de gelerek 1955’de burayı yurt edindikleri; Altay Köyü’nü mutlaka görmelisiniz. Altay Köyü’nün güney yönünde Toros Dağları ve batı yönünde ise, başı dumanlı Hasan Dağı bulunmaktadır. Köy burada kurulurken, köyün akil ve ak sakal bilge büyükleri; bu iki dağı, geldikleri yerdeki Altay Dağı ve Tanrı Dağları’na benzettikleri için, buraya köyün kurulmasına karar vermişlerdir… Kooperatifçilik, lonca sistemi, ahilik ve birlikte kolektif yaşama kültürlerini burada da yaşatan Altay Köyü halkı, çevrede örnek yaşamlarıyla dikkat çekmekteler… Buhara pilavı eşliğinde tuzlu çay, at eti yenen, kımız içilen ve dericilikle geçinen köy halkı, geleneksel festivaller düzenlemektedir.

Lulu Kalesi:

Basmakçı - Gedeli Köyü yakınlarında bulunan Lulu Kalesi, Doğu Roma Döneminde gözetleme ve haberleşme kulesi olarak yapılmıştır. Ulaşım biraz zordur. Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın Tarsus’ta yaşarken sık sık banyo yapmaya Çiftehan kaplıcalarına geldiği rivayet edilmektedir. Bizans İmparatorları Ulukışla ve Çiftehan arasında askeri üsler kurmuşlardır. Orta Çağ boyunca Lulu diye anılan kalede (Gedeli Köyü), kent ve mağara tabyaları mevcuttur.

Kayadibi Lokantası:

Ulukışla-Adana yolu üzerinde, 13 kilometre sonra sağda, Hasangazi Köyü’ne varmadan Tekneçukur Köyü yoluna sapınız. Demiryolunu geçtikten sonra sağdadır. Yorucu bir gezi sonrası, konaklayıp açlığınızı yatıştırmak; dingin şifalı kuş ve su sesi ile içsel bir yolculuk yapmak için, mutlaka ama mutlaka “Kayadibi”ni seçin… Çevresinde bulunan çokça doğal kaya dibindeki mağaralarda oturma teras alanlarında kilim ve halı yastıklı yer sofrası emrinizdedir. Bölge mutfak kültürü yiyecek ve içeceklerinin yanı sıra; organik ve köy yiyecekleri bir yana, doğal bitki buharı ile güveçte pişirilen alabalık yemenin ve Yörük yayık ayranı ya da rakı içmenin tam zamanı… Kendin çal-kendin söyle türünden, doğaçlama şiir ve müzik akşamlarının keyfine diyecek yok… Konuksever ve dost bir işletme ilişkisi ve anlayışı ile size sunulan her şey, yeniden bu mekana gelmeniz için, güvenli bir gerekçedir…

Devamı yarın…