Umudu kaybetmek

Günümüzde ülkemiz, ekonomik zorluklar ve yüksek enflasyon gibi sorunlarla karşı karşıya. Bu durum özellikle gençlerin yaşam standartlarını ve gelecek hedeflerini derinden etkiliyor.

Abone Ol

Ev almak, araba sahibi olmak yahut iş kurmak bir yana, tatile gitmek bile neredeyse hayal oldu. Alım gücünün düşmesi yaşamsal ihtiyaçlara erişimin kısıtlanmasına neden olurken, zaten yıllara yaygın emeklerle alınabilecek olan pahalı ihtiyaçlara erişmek neredeyse imkansız bir hal aldı. Her şeyin fiyatı aşırı yükseldi, bankalar kredi musluklarını kapattı, gelirler ancak giderleri karşıladığından tasarruf şansı kalmadı… Belirli bir yaşın üstündekiler enflasyonist dönemleri tecrübe ettiklerinden ve çoğunluğu bolluk dönemlerinde ev, araba gibi ihtiyaçlarını karşıladıklarından daha sabırlı bir tutum sergileseler de, içinde bulunduğumuz bu durum gençlerin yaşam amaçlarını sorgulamalarına ve umutsuzluğa kapılmalarına neden oluyor. Bu umutsuzluk dalgası ise başta gençler olmak üzere tüm toplumun davranışlarını olumsuz şekillerde etkiliyor.

Umutsuzluğun insan davranışları üzerindeki etkisi

 Gençlerin geleceklerine dair yaşadıkları umutsuzluk hissi, "nasılsa biriktirerek bir şey alamam" düşüncesi ile vücut buluyor. Birikim yapma alışkanlıklarını zayıflatıyor ve anlık tatminleri ön plana çıkarıyor. Bu durum ise gençlerin uzun vadeli hedeflerden ziyade kısa vadeli keyiflere yönelmelerine neden oluyor. Bu kısa vadeli bakış, toplum sağlığı ve geleceğin inşası açısından son derece tehlikeli.

Umutsuzluğun bir diğer tarafında ise “okusam n’olacak” yaklaşımı var. Eğitim konusunda yaşanan umutsuzluk, geleceğin temel taşı olan gençlerin kariyer potansiyellerini olumsuz etkiliyor. Eğitimden uzaklaşmak, öğrenme ve kendini geliştirme fırsatlarını göz ardı etmeye yol açıyor. İyi bir eğitimin sadece bireyin kendi geleceği için değil, aynı zamanda toplumsal kalkınma için de kritik olduğu unutulmamalı.

Toplumsal Huzura Etkisi

 Gençlerin umutsuzluk hissi, toplumsal huzura olumsuz katkılarda bulunabilir. Umut, ortak hedefler ve geleceğe dair beklentiler toplumun temel direklerindedir. Eğer genç nesil umutsuzluğa kapılırsa, toplumsal enerji ve motivasyon azalır. İş gücünün ciddi bir kısmını oluşturan bu genç neslin inancı azaldıkça, üretkenlik düşebilir ve ekonomik sıkıntılar daha da derinleşebilir.

Bunun yanında, toplumsal rolleri ve ahlaki faaliyetleri devredeceğimiz umutsuz gençlerin katıldığı toplumsal faaliyetler ve girişimler de olumsuz etkilenebilir. Kendi derdine düşmüş insanlardan toplumsal konularda hassasiyet beklemek maalesef gerçekçi değil. Gençlerin sosyal sorumluluk duygusu ve toplumsal meselelere katılımları, umutsuzlukları nedeniyle zayıflayabilir. Bu da toplumsal değişim ve iyileşme süreçlerinin yavaşlamasına neden olabilir.

Umutsuzlukla Başa Çıkma Yolları

Umutsuzluğun toplumsal etkilerini azaltmak için acil ve çeşitli adımlar atmamız gerek. Bu adımların neler olduğu ve ne şekilde uygulanacağı konuları uzmanların işi ancak gözle görülür gerçek bize bas bas bağırıyor ki; gençlerin geleceğe dair umutlarını canlı tutacak destek sistemleri oluşturmamız şart. Eğitim, kariyer, kazanç, plan, hedef, amaç… Birçok farklı fikir ve proje üzerinde tartışılabilir. Ancak ekseni ve şekli ne olursa olsun gençleri işin içinde tutmak zorundayız. Hem buna ihtiyacımız var hem de bunu onlara borçluyuz. Umutsuzluğun gençlerin davranışlarına, geleceğe dair hedeflerine ve toplumsal huzura olan olumsuz etkisi büyük bir gerçeklik. Bunun sebebi de önceki nesiller yani bizleriz. Lakin toplumsal düzeyde alınacak önlemlerle bu umutsuzluk duvarını aşmak ve gençlerin potansiyellerini yeniden keşfetmelerini sağlamak mümkün. Eğitim, destek ve işbirliği ile genç neslin geleceğine parlak bir ışık tutmak elimizde. Onlara hak ettikleri gibi bir ortam sağlayamadık. Bari düzeltmelerine destek olalım.