Uygur Türkleri'ne karşı yıllardır başlatılan baskılara her geçen gün yenilerinin eklendiği ortaya çıktı.
Çin hükümeti, Sincan bölgesinde yaşayan Uygur azınlığın nüfus artışını önlemek için kürtaj ve kısırlaştırma dahil sert doğum kontrolu yöntemleri uyguluyor. Aile planlaması önlemlerini ihlal eden Uygurlar, tutuklanarak toplanma kamplarına veya cezaevlerine gönderiliyor. Pekin'in ''yalan haber'' olarak nitelediği iddialara uluslararası arenadan tepkiler geliyor.
Pekin'in yürüttüğü zorunlu aile planlaması sonucunda, Uygurlar'ın yaşadığı bölgelerde doğum oranları son üç yılda yüzde 60 azaldığı belirtildi. Çinli yetkililer aile planlamasının yoksulluk ve aşırıcılıkla mücadele planının bir parçası olduğunu söyleseler de uluslararası gözlemciler Pekin'in bu uygulamasını Müslüman azınlıkları asimile etmeyi hedefleyen bir "soyarıtımı" olarak tanımlıyor.
Associated Press haber ajansının hükümet istatistiklerine, resmi belgelere ve mülakatlara dayandırdığı bir araştırma haberine göre, Çin hükümetinin Uygurlar'ı tabi tuttuğu zorunlu aile planlaması bilinenden çok daha geniş kapsamlı ve sistematik olarak değerlendiriliyor. Bazı uzmanlar, Sincan'da son dört yıldır yürütülen aile planlamasının bir tür "demografik soykırım" olduğunu söylüyor.
AP haberinde, hükümetin Uygur kadınları düzenli olarak hamilelik testlerinden geçirdiğini, yüz binlercesini hamileliği önleyen spiral takmaya, hatta kısırlaştırma ve kürtaj operasyonlarına zorladığı aktarılıyor. Spiral ve kısırlaştırma gibi doğum kontrol yöntemlerinin Çin genelinde azalırken, Sincan'da tırmandığı da kaydediliyor.
Haberde ayrıca, hükümetin uyguladığı aile planlaması önlemlerine uymamanın ve fazla çocuk sahibi olmanın toplama kamplarına gönderilme sebebi olduğu da belirtiliyor. Üç veya daha fazla çocuk sahibi olan ebeveynler, yüklü ceza ödemelerini yapamazlarsa ailelerinden koparılıyor. Polislerin düzenlediği ev baskınlarıyla da Uygurlar'ın çocuklarını gizlemesi engelleniyor.
Hükümetin zorunlu doğum kontroluna tabi tutulan Uygurlardan biri de Gülnar Omirzakth. İkinci çocuk annesi Omirzakth, hükümetin spiral takma talimatını yerine getirmemiş ve üçüncü çocuğunu doğurmuş. Doğumdan iki yıl sonra Ocak 2018'de, eşi tutuklu ve kendisi de parasız olan Omirzakth'a 2,685 dolar para cezasını ödemek için üç gün süre verilmiş. Cezayı ödeyememesi halindeyse tutuklanarak toplama kampına, eşinin ve diğer 1 milyon etnik azınlığın yanına gönderileceği uyarısı yapılmış.
Omirzakth, akrabalarının yardımıyla parayı toplamayı başarmış ancak yüklü bir borcun altına girmiş. Bir yıl boyunca da, fazla çocuk sahibi olduğu için tutuklanan diğer Uygur babaların eşleriyle birlikte hükümetin verdiği kurslara katılmak ve çocuklarıyla birlikte casusluk için gönderilen iki Komünist Parti görevlisi ile yaşamak zorunda kalmış. Eşi serbest bırakılır bırakılmaz da çocuklarını da alarak Kazakistan'a kaçmışlar.
Omirzakth, her şeye rağmen kendisini şanslı görüyor. Ancak, rahmine zorla yerleştirilen spiral iltihaplanmış ve şiddetli bel ağrılarına yol açmaya başlamış. Uygur kadınların artık doğum yapmaktan korktuğunu söyleyen Omirzakth, "Sincan'ı düşündüğümde, o korkuyu hala ben de yaşıyorum" diyor.
İstatistiklere göre, zorunlu aile planlaması sonucunda Uygurlar'ın yaşadığı Hotan ve Kaşgar bölgelerinde doğum oranları 2015 ile 2018 arasında yüzde 60'tan fazla azaldı. Doğum oranlarındaki düşüş Sincan'da da sürüyor. Geçen yıl yüzde 24 oranında azalma kaydedildi. Çin genelindeki doğum oranlarında kaydedilen düşüşse sadece yüzde 4,2.
Associated'ın yayınladığı Çin uzmanı Adrian Zenz'e air araştırma, Pekin'in aile planlamasına aktardığı yüz milyonlarca dolarlık kaynağın, Çin'in en hızlı büyüyen bölgesi olan Sincan'ı sadece birkaç yıl içinde ülkenin en yavaş büyüyen bölgelerinden birine dönüştürdüğünü ortaya koyuyor. Çin'in azınlık bölgelerinde uyguladığı politikalar alanında uzmanlaşan Zenz, "Böyle bir düşüşün başka bir örneği yok ve bir acımasızlık barındırıyor. Bu , Uygurlar'ı boyunduruk altına alma planının bir parçası" diyor.
Çin'in Uygur politikalarını sık sık eleştiren ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da AP'nin haberindeki ayrıntıları şoke edici ve rahatsızlık verici olarak tanımladı.
Rapordaki bulguların, Çin Komünist Partisi'nin onlarca yıldır süregelen ve insan hayatının dokunulmazlığına yönelik saygısız tutumunu gösteren uygulamalarıyla tutarlı olduğunu belirten Pompeo, Pekin'i bu korkunç uygulamaları derhal sona erdirmesi çağrısı yaptı.
Çin Dışişleri Bakanlığı ise iddiaların uydurma ve sahte haber olduğunu savundu. Dışişleri sözcüsü Zhao Lijian, ''Bazı kurumlar Sincan ile ilgili meselelerde yanlış bilgi sunmaya çok istekliler. İddiaları ise temelsiz ve yanlış'' dedi.
Geçmişte Çinli yetkililer, aile planlaması önlemlerinin Han Çinlilerinin ve etnik azınlıkların aynı sayıda çocuk sahip olmasını mümkün kılan adil bir uygulama olduğunu savunuyordu.
Uluslararası uzmanlar, Çin hükümetinin yürüttüğü aile planlaması kampanyasının, Uygurlar'ı inançlarından ve kimliklerinden uzaklaştırarak asimile etmek için yapılan sistemli saldırının bir parçası olduğunu söylüyor.