Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama Merkezi İSÜ Dent’ten Doç. Dr. Emrah Dilaver, gece boyunca tekrarlayan üst solunum yolu tıkanıklıkları ile karakterize bir hastalık olan uyku apnesinin gün içerisinde yorgunluğa, dikkat dağınıklığına ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini ve Obstrüktif uyku apnesi olan kişilerde uyku düzenleri bozulduğundan gün içerisinde yorgunluk, sinirlilik, hafıza kaybı, sabah baş ağrıları, konsantrasyon azalması, depresyon ve hatta yüksek kan basıncı, diyabet ve inme gibi ciddi sistemik belirtiler gösterirler” şeklinde konuştu.
“Sabah baş ağrısıyla uyanabilirler”
Uyku apnesinin, obstrüktif uyku apnesi (OUA) ve merkezi uyku apnesi olmak üzere temelde iki türe ayrıldığını dile getiren Doç. Dr. Dilaver, “En yaygın türü olan obstrüktif uyku apnesi hava akışının, hava yolunda oluşan tıkanıklıklar nedeniyle kısmen veya tamamen engellenmesiyle karakterize ciddi bir uyku bozukluğudur. Bu tıkanıklık hava yolunun birçok noktasında bulunabilir. Örneğin, tıkanıklıklar anormal derecede büyük bademcikler, adenoidler, dil, üst ve alt çene kemiklerinin geride olması gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Obstrüktif Uyku Apnesi olan bireyler uyku düzenleri bozulduğundan gün içerisinde yorgunluk, sinirlilik, hafıza kaybı, sabah baş ağrıları, konsantrasyon azalması, depresyon ve hatta yüksek kan basıncı, diyabet ve inme gibi ciddi sistemik belirtiler gösterirler” diye konuştu.
“Horlayan kişiler uyku apnesi adayıdır”
Uyku apnesinin teşhisinde horlamanın önemine işaret eden Doç. Dr. Dilaver, “Horlama, uyku anında solunum yolundaki anatomik yapıların gevşemesiyle solunum yolunun daralmasından ve hava akımının hızlanmasından kaynaklanır. Bu durum, üst solunum yolunun desteksiz dokularını harekete geçirir ve gürültülü seslerin üretilmesine neden olur. Bu nedenle horlama, uyku apnesi kadar ciddi olmasa da dikkatle izlenmesi gereken bir durumdur. Sürekli horlama problemi olan bireyler, uyku apnesi açısından risk altındadır çünkü horlama, uyku apnesinin bir ön belirtisi olabilir. Bu tip vakalarda yan kafa röntgeni, hastanın sadece horlama problemi mi yoksa uyku apnesi mi olduğunun belirlenmesinde önemli bir araçtır. Bu sayede doğru teşhis kolaylıkla konabilir ve uygun tedaviye hızlıca geçilebilir" ifadelerini kullandı.
“Tedavi seçenekleri”
Tedavi yollarına değinen Doç. Dr. Dilaver, “üst ve alt çenenin konumu hava yolu genişliği ile doğrudan ilgili olduğundan obstrüktif uyku apnesinde kritik bir rol oynar. Gelişim sırasında üst ve alt çene uygun bir şekilde büyümezse, hava yolu alanı sınırlı hale gelebilir ve obstrüktif uyku apnesine yol açabilir. Obstrüktif uyku apnesi için en etkili tedavilerden biri ‘ağız açıklığında kısıtlık yani maksillomandibular ilerletme’ olarak adlandırılan çene cerrahisi işlemidir. Bu ameliyatta alt ve üst çene öne doğru konumlandırılarak havayolu genişliği önemli derecede artırılmaktadır. Hastalar sadece gece değil, gün boyunca da anatomik olarak hava yolundaki iyileşme nedeniyle daha iyi nefes alabilmektedir” dedi.
“Ameliyat süreci”
Operasyon süreci hakkında bilgi veren Doç. Dr. Dilaver, “Bu ameliyatı planladığımız hastalarda öncelikli olarak bir tüm yüz tomografisi alınarak havayolu ve çenelerin konumları detaylıca analiz edilir. Planlanan çene hareketleri kullandığımız yazılımlarla simüle edilip ameliyatın bir provası yapılmaktadır. Sonrasında hastaya özel olarak ürettiğimiz ve bize ameliyatta rehberlik edecek cerrahi plakları dijital olarak üretiyoruz. Dijital tekniklerin kullanılması, işlemin hassas bir şekilde planlanmasını ve ameliyathane ortamında güvenle uygulanmasını sağlamaktadır” diyerek sözlerini noktaladı.
İHA