Karaciğer sağlığı hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver, karaciğer sağlığı için alkolden mutlaka uzak durulması gerektiğini vurguladı. Uzm. Dr. Tanrıver, "Alkol, karaciğer yağlanmasının ve özellikle karaciğer kanserinin en önemli sebeplerinin başında gelir. Beslenmemizi düzenleyerek, egzersiz ve spor yaparak, iyi dinlenerek, bol su içerek karaciğerimizi korumamız mümkün. Bunun dışında mikrobiyotamıza mutlaka dikkat etmeliyiz. Bağırsaktaki bakteriler bizim için çok önemli. Bağırsak ikinci beyindir, hatta bazen birinci beyin olur. Bağırsaktan aldığımız toksinlerin birçoğu tekrar karaciğere gelir. Bu toksinler karaciğerde metabolize edilmek zorundadır. Eğer bu toksinler çok fazla olursa, karaciğer hasarına sebep olabilir" diye konuştu.
"ŞEKERDEN VE AŞIRI KARBONHİDRATTAN UZAK DURULMASI GEREK"
Karaciğer sağlığı için sardalya tüketiminin önemli olduğuna değinen Uzm. Dr. Tanrıver, "Sardalya, ağır metal oranı en düşük balıktır. Aynı zamanda Omega 3 açısından da en zengin balıklardan biridir. Selenyum içeren brokoli, yeşil sebzeler, enginar, kırmızı ve mor meyveler de çok önemlidir. Tabii ki şekerden ve aşırı karbonhidrattan da uzak durmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"GEREKSİZ ANTİBİYOTİK KULLANIMI KARACİĞER SAĞLIĞINI ETKİLİYOR"
Türkiye’nin, gereksiz antibiyotik kullanımının çok fazla olduğu ülkelerden biri olduğunu belirten Dr. Tanrıver, "Antibiyotikler karaciğerde metabolize olur ve karaciğerin daha fazla yorulmasına neden olur. Gereksiz antibiyotik kullanımı karaciğer hasarına neden olabilir. Karaciğer hasarının başlıca belirtileri arasında ciltte sarılık, kaşıntı ve kızarıklık bulunur. Yüzlerce fonksiyonu olan karaciğer, kanama bozukluğuna da sebep olabilir. Bir kişide kanama bozukluğu varsa, cilt morarmaya eğilimli olur" dedi.
"KARACİĞER YAĞLANMASI YORGUNLUK, İŞTAHSIZLIK VE KİLO KAYBI YAPAR"
Karaciğerin 1-1,5 kiloluk bir organ olduğunu belirten Dr. Tanrıver, "Eğer bu organın yaklaşık yüzde 5’inden fazlası yağ ile kaplıysa, karaciğer yağlanması var diyoruz. Bu yağlanma yüzde 30’u aşarsa belirtiler vermeye başlar. Karaciğer yağlanması yorgunluk, iştahsızlık ve kilo kaybı yapar. Ciltte kaşıntı, kızarıklık ve pullanma yapabilir. Karının sağ üst tarafında ağrı ve sarılık yapabilir. Ne yazık ki bunlar biraz daha geç belirtilerdir. Bu nedenle çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bazı testler yaparak da bunları tespit etmek mümkündür" ifadelerini kullandı.
"TOPLUMUN YÜZDE 25’İNDE KARACİĞER YAĞLANMASI GÖRÜLÜYOR"
Kronik karaciğer hastalıklarının en yaygın nedenlerinin virüsler, beslenme bozuklukları, hepatit B, hepatit C ve alkol olduğunu belirten Uzm. Dr. Tanrıver, "Karaciğer yağlanması dediğimizde, hipertansiyon çok önemlidir. Hiperlipidemi (kolesterol yüksekliği) ve lipidlerin yüksekliği de çok önemlidir. Obezite de büyük bir risk faktörüdür. Karaciğer yağlanması olan insanlara baktığınızda, yüzde 40’ı zayıf insanlardır. Yani normal kilodaki insanlarda bile karaciğer yağlanması görülebilir. Dünya genelinde toplumların yüzde 25’inde karaciğer yağlanması varken, Türkiye'de bu oran yüzde 30’dur. Bu, Türkiye için ciddi bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Bu durumda preventif (koruyucu) tıp yani sağlık yönetimi devreye girmelidir" diye konuştu.
"KARACİĞER YAĞLANMASININ TEDAVİSİ MÜMKÜNDÜR"
Karaciğer yağlanmasını tespit ettikten sonra karaciğer enzimlerine mutlaka baktırılması gerektiğini vurgulayan Dr. Tanrıver, "AST, ALT, ALP, GGT oranı bizim için çok önemli. Artık çok gelişmiş yöntemlerle, ultrasonografi ile karaciğerdeki yağlanmayı net bir şekilde saptayabiliyoruz. Üç boyutlu görüntüleme yaparak, bu yağlanmanın derecesini ve elastografi ile sertleşmeyi tespit edebiliyoruz. Karaciğer yağlanmasının tedavisi de mümkündür. Saptadıktan sonra altta yatan sebeplere bakarak, doğru yöntemlerle doğru kişiye doğru zamanda yapılacak uygulamalarla karaciğer yağlanmasını geriye döndürebiliriz. Alkolden korunarak, iyi ve düzenli beslenerek, şekerden uzak durarak ve uygun tedavileri tercih ederek karaciğer yağlanmasını durdurmak mümkündür. Böylece olası bir siroz ve kanser hastalığından korunabiliriz" dedi.
"KARACİĞER HASARI ONARILABİLİR"
Karaciğer yağlanmasının dünya genelinde yüzde 25 oranında, Türkiye'de ise yüzde 30 oranında görüldüğünü hatırlatan Uzm. Dr. Tanrıver, "Maalesef alarm çanları Türkiye için çalıyor diyebiliriz. Hareketsiz yaşam bu konuda önemli bir etken. Uygun beslenmemek de bu etkenlerdendir. Bu sebeple öncelikle koruyucu sağlık ve sağlık yönetimi diyoruz. Hasta olduktan sonra tedavi mümkün olsa da, hastalığı önlemek için çalışmalıyız. Diyelim ki hastalık gelişti, öncelikle tanıyı net bir şekilde koyuyoruz. Karaciğer yağlanmasının seviyesine bakıyoruz. Hafif, orta veya ileri derecede mi buna bakıyoruz. Kişinin tüm enzimlerini değerlendirdikten sonra ilk iş olarak beslenmesini düzenliyoruz. Gerekirse damar yoluyla uygulanabilecek bazı tedavilerle de karaciğerdeki yağlanmayı geriye çevirmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
DHA