İş insanlarına dolandırılmamak için önerilerde bulunan Doç. Dr. Pehlivanoğlu, “Yurt dışında ticaret yapmadan önce mutlaka oranın pazarına hakim olan bir hukukçudan tavsiye alınması gerekiyor. Gönderilen evrakların asıllığını ve iş yapacağınız şirketin varlığını bir hukukçuya teyit ettirmeniz çok önem taşıyor. Bu konuda konsolosluklarımız ve büyükelçiliklerimiz de aktif, onlarla da temas kurarak iş yaptığınız yabancı şirketlerin var olup olmadığını ve hakkında şikayet olup olmadığını da öğrenebilirsiniz. Yurt dışında çok fazla paravan şirket var. Siz bu şirketlerle yasal bir ticaret yaptığınızı zannediyorsunuz ama onlar sizi dolandırılmak üzere kurulmuş şirketler olabiliyor veya başka suçlar için kurulmuş şirketler de olabiliyor. Teknoloji ve yapay zekanın bu aşamaya geldiği durumda konuştuğunuza ve gördüğünüze dahi güvenmeyin. Mutlaka fiziki olarak o insanın varlığından emin olun. Türk bir iş insanı olarak yurt dışında yüklü bir ticaret yapıyorsunuz diye zannederken, suç ortağı olabilirsiniz” dedi.
İstanbul Kent Üniversitesi'nden Doç. Dr. Murat Can Pehlivanoğlu, yurt dışında iş yapan iş insanlarının tahsilat konusunda sorun yaşamamaları için uyarılarda bulundu. Bu konuda dolandırıcılığın arttığını ifade eden Doç. Dr. Pehlivanoğlu, “Bunun iki temel nedeni var. Birincisi şu anda Orta Doğu’da devam eden savaş ortamı, gerçekten savaştan kötü etkilenen yabancı şirketler var. Bu şirketlerin mali dengeleri bozulmuş durumda. Bu şirketlerle ticaret yapan bir işletmeyseniz, paranızın tahsilatı konusunda sıkıntı yaşayabiliyorsunuz. Buna yapacak pek bir şey yok ama bazı işletmelere karşı Türk insanlarımız dikkatli olmalılar. Bu işletmelerden bazıları bilerek, dolandırıcılık kastıyla yönetiliyorlar. Bu şirketlerin, Türk şirketleri ile iş yapıp, mal almak ama paralarını ödememek gibi eğilimleri olduğunu görüyoruz. Bu nedenle Türk iş insanlarını uyarıyorum. Herkesle ticaret yapılmaz” diye konuştu.
‘DOLANDIRICILIK NEDENİYLE TÜRK ŞİRKETLERİ ÇİFTE ZARARA UĞRUYORLAR’
Klasik dolandırıcılık yöntemlerini anlatan Pehlivanoğlu, “Orta Doğu ve Körfez bölgesindeki yabancı şirketlerin öncelikle çok takipçili güzel bir sosyal medya sayfası ve güzel bir internet siteleri oluyor. Sanki birçok kişi çalışıyormuş gibi izlenim veren havalı bir email adresleri de bulunuyor. İş yerinden fotoğraflar kullanıyorlar ki fotoğrafların birçoğu da sahte oluyor. Türk iş insanları da bu kişilerin internet siteleri ve sosyal medya hesaplarında gezerek, bu şirketlerle iletişim kuruyorlar. Daha sonra bu dolandırıcı yabancı şirketler, Türk şirketlerimize önce küçük taleplerde bulunuyorlar. Örneğin 10 değil de bir konteyner mal istiyorlar. Bu mal geliyor ve parasını ödüyorlar. Parasını ödediklerinde bizim iş insanlarımız nezdinde tabi bir güven yaratıyorlar. Daha sonra bu yabancı şirketler bir sonraki siparişini 29 konteyner olarak veriyor. Bu konteynerlar da gidiyor fakat yabancı şirketler bu sefer parayı ödemiyorlar. Türk şirketlerimiz de bu ilk baştaki güvene dayalı izlenime yenik düşüyorlar ve bu nedenle de çok ciddi zarara uğruyorlar. Uğradıkları zarar da iki türlü oluyor. Birincisi sattıkları malın parasını tahsil edemiyorlar. Çünkü bu satış yaptıkları yabancı şirketler içi boş ve dolandırıcılar tarafından kurulmuş oluyor. Hiçbir şekilde para ödemek gibi niyetleri yok. Bu tarz şirketlerin aynı türden 20-30 şirketi daha oluyor. İkincisi de malı satıp, teslim etmiş gibi oldukları için Türk şirketleri de bu satıştan dolayı vergi yükümlülüklerini de yerine getirmek zorunda oluyorlar. Yani adeta çifte zarara uğruyorlar” ifadelerini kullandı.
‘DOLANDIRILMAMAK İÇİN GÜVENİLİR KİŞİLERLE ÇALIŞIN’
Çifte zararı engellemek adına Türk şirketlerin yapabileceklerini açıklayan Pehlivanoğlu şunları ifade etti:
“Yabancı şirketlere yönelik dava ve takip sürecini yürütüp, ticari defterlerine bu satışı şüpheli alacak olarak kaydedebilirler ki vergi yükümlülüklerini ortadan kaldırabilmek adına gerekli adımlar atılsın. Türk şirketleri, bu süreçte mali müşavirler ve avukatlarla çalışmak zorundalar. Bunlar da hem mali hem operasyonel olarak şirketlerimize yük olarak geri dönüyor. İş insanlarımızın yurt dışındaki alıcı ve satıcılara karşı dolandırılmaması için öncelikle havalı sosyal medya ve internet sitelerine kanmamaları gerekiyor. Alıcı, satıcı veya iş ortaklarını yerinde ziyaret etsinler. İkinci olarak kendilerine gönderilen belgelerin asıllığına da kanmasınlar çünkü bugün internet ortamında, sahte belge yaratmak oldukça kolay. Siz bir devletin mührünü de kaşesini de imzasını da çok rahat taklit edebilirsiniz. Bu nedenle avukat veya başka bir temsilci aracılığıyla kendilerine gönderilen belgelerin asıllığını teyit etmeleri gerekiyor. Üçüncüsü de telefonla konuştum ama aslında böyle birisi yokmuş şikayetleri. Teknoloji ve yapay zekanın bu aşamaya geldiği durumda konuştuğunuza ve gördüğünüze dahi güvenmeyin. Mutlaka fiziki olarak o insanın varlığından emin olun.”
‘MAL SATACAĞINIZ ŞİRKETLERDEN HUKUKİ VE TEKNİK GÜVENCELER ALIN’
Son zamanlarda yaptırımların çerçevesinin genişlediğini belirten Pehlivanoğlu, “Türk bir iş insanı olarak yurt dışında yüklü bir ticaret yapıyorsunuz diye zannederken, gün sonunda kendinizi para aklama örgütüne finansman sağlarken bularak, suç ortağı olabilirsiniz. Bu nedenle kiminle ticaret yaptığınızı araştırmanız ve bir uzmanla çalışmanız önemli. En çok meyve ve sebze satanlar veya makine satan şirketlerimizin mağdur olduğunu duyuyoruz. Son dönemde siber dolandırıcılık ve siber saldırı nedeniyle dolandırılan şirketler de arttı. Bir şirket ile yazışma içindesiniz ve karşınızda güvenilir ve gerçek bir şirket var. Fakat sizin email yazışmalarınıza bir siber saldırı sonucunda aslında başkası tarafından gönderilen emailler katılıyor ve sisteme katılan başkaları sizin ticaret yaptığınız şirketin banka hesabını kendi banka hesabı ile değiştiriyor. Banka hesap adını da sizin iş yaptığınız şirket ile çok benzer bir hesap adı olarak oluşturuyor. Bu nedenle mal gönderdiğinizde veya mal aldığınızda bir para transferi gerçekleştiriyorsunuz ve paranın ilişki kurduğunuz kişiye gittiğinizi sanıyorsunuz. Karşınızdaki kişi de para kendisine gitti sanıyor fakat siz parayı başka bir üçüncü kişiye göndermiş oluyorsunuz. Siber saldırılar nedeniyle bu tarz mağduriyetler de yaşanabiliyor. Bu nedenle size gönderilen evrakların asıllığını incelerken, aynı zamanda gerçekten böyle bir banka hesabı var mı diye de bir araştırma yürütmeniz gerekiyor. Belki de en önemlisi güvenilir bir iş ortağı, alıcı veya satıcı bulsanız dahi çeşitli güvenceler almak zorundasınız. Bu güvenceler hukuki şekilde de teknik şekilde de alınabilir. Teknolojiden faydalanabilirsiniz. Hukuki olarak teminat mektubu almak, senet veya takside bağlayıp, ödeme aralıklarını artırmak gibi yöntemlerle de önlemler alabilirisiniz” diye konuştu.
‘İŞ YAPACAĞINIZ ŞİRKETİN VARLIĞINI TEYİT ETTİRMENİZ ÖNEM TAŞIYOR’
Yurt dışında ticaret yapmadan önce mutlaka oranın pazarına hakim olan bir hukukçudan tavsiye alınması gerektiğinin altını çizen Pehlivanoğlu, “Gönderilen evrakların asıllığını ve iş yapacağınız şirketin varlığını bir hukukçuya teyit ettirmeniz çok önem taşıyor. Bu konuda konsolosluklarımız ve büyükelçiliklerimiz de aktif, onlarla da temas kurarak iş yaptığınız yabancı şirketlerin var olup olmadığını ve hakkında şikayet olup olmadığını da öğrenebilirsiniz. Bu noktada lütfen konsolosluklarımıza mağduriyet yaşadığınız yabancı şirketler hakkında bildirimde bulunun ki konsolosluklarımızın veri tabanında bu şirketlerle ilgili şikayetler bulunsun. En azından başka iş insanlarının mağduriyetinin bu şekilde önüne geçilebilsin. Yurt dışında çok fazla paravan şirket var. Siz bu şirketlerle yasal bir ticaret yaptığınızı zannediyorsunuz ama onlar sizi dolandırılmak üzere kurulmuş şirketler olabiliyor veya başka suçlar için kurulmuş şirketler de olabiliyor” dedi.
İHA