Eskiden de mi bu kadar kötüydünüz yoksa aslında ne kadar gaddar, cahil, katil olduğunuzu yeni mi “reklam” ediyorsunuz? Nasıl büyütüldünüz, nasıl bir aileden “anne-babadan” doğdunuz, ne yiyip, ne içtiniz, nasıl bir çevreden geldiniz de bu kadar kötülük dolusunuz? Size küçükken hiç iyi davranmadılar mı hep dayak mı yediniz, yoksa “kötü anne-babanız” gibi mi davranıyorsunuz? Kim nasıl bir “hak” tanıdı ki size hayvanlara, insanlara eziyet ediyorsunuz? Evet sizden bahsediyorum… Hayvanlara eziyet, işkence eden, öldüren katillerden. Karısına, çocuğuna işkence eden canilerden. Kendisinin olmayana göz diken hırsızlardan, arsızlardan… Başkasının canını yakmaktan zevk alan sapıklardan…
Biz utanıyoruz, siz kızarmıyorsunuz bile
İki gündür ajanslara düşen haberler (ki aslında her gün sık sık karşılaşıyoruz) insanlığımızdan utandıracak kadar gaddarca. Aslında sizin insanlığınız adına utanıyoruz yaptığınız onca eziyet karşısında. Öldürdüğünüz sokak köpeklerini bir çuval gibi çöplüklere atışınızdan, yolunu kaybetmiş bir yılanın ağzına sigara sokuşunuzdan, bir kedinin dişlerini söküp kanlar içinde kalana kadar dövdüğünüz görüntüleri paylaşmanızdan, yeni doğum yapmış bir köpeği öldürüp yavrularını annesiz bırakışınızdan, atı arabaya bağlayıp yarış yaptırmaya çalışmanızdan, sokak hayvanlarını besleyen insanlara balkonunuzdan, pencerenizden patates-soğan atışınızdan biz sizin adınıza utanıyoruz sizin yüzünüz bile kızarmıyor…
Virüsün vücut bulmuş halleri
Nasıl da utanmadan nefes alıp bizimle aynı oksijeni tüketmek için çaba sarf ediyor, ölmemek için direniyorsunuz. Ağzı, dili olmayan, acısını söyleyemeyen, derdini anlatamayan hayvanlara nasıl oluyor da bu kadar acımasızca saldırıyorsunuz. Siz olsa olsa Covid gibi ölümcül bir virüsün el-ayak ve vücut bulmuş hali olabilirsiniz. Sizden utanıyoruz, sizinle aynı havayı soluyup, aynı gökyüzüne bakmaktan iğreniyoruz. Sadece sizden değil tabii… Sizin gibi davranışları insan üstünde sergileyenlerden de nefret ediyoruz.
Magandalara göz yumanlardan da nefret ediyoruz
Çocuğuna eziyet edenlerden, üç kuruş para için canının parçasını öldürenlerden, karısını dövenlerden, öldürenlerden, komşusunu tehdit edenden, trafikte, yolda, otobüste, minibüste, her yerde konuşmak yerine salyalarını akıtarak insanlara saldıranlardan da iğreniyoruz. Arabasıyla sokakta, caddede drift yapıp para cezasıyla kurtulan magandalardan ve size göz yumarak her seferinde üç-beş kuruş cezayla kurtulmanızı sağlayanlardan da nefret ediyoruz. Size insan demek istemiyoruz. Soruyorum, nasıl oluyor da bu kadar kötü olabiliyorsunuz…
Yüksekova Belediyesi’ne alkış
Neyse ki iyi insanlar da var… Yüksekova’da örneğin… İneği çamura saplandığı için başında gözyaşı döken o yaşlı adamı görmüşsünüzdür… Sarılıp sarılıp ağlayan… İneğin o çaresiz bakışı hafızanızda mı? İşte o varı-yoğu bir inek olan o adam iki günlük gözü yaşlı bekleyişini mutlu sonla bitirdi. Yüksekova Belediyesi, o adama yardım etti ve ineğini saplandığı çamurdan çıkarıp adeta bayram hediyesi verdi. Yüksekova Belediyesi büyük alkışı hak etti… Ama sadece belediyelere bırakmamak lazım bu işleri…
Saçma sosyal sorumluluk projeleri
Büyük işadamları, büyük şirketler, sosyal sorumluluk projelerine imza attıkları için kendileriyle gurur duyanlar… Saçma sapan bir yığın “projeye” destek verenler… Ne olur sokak hayvanları için belediyelerin gösterdiği yerlerde barınaklar yapsanız, başlarına gerçekten hayvan seven insanlar koysanız? Ne olur sürekli tehdit altında olan kadın ve çocuklar için sığınma evleri açsanız bir büyük alkış da bizden alsanız… Rehabilite olabilecek kötülükte olmayanlara “iyi insan olmayı” öğretebilecek merkezler açsanız… Tüm bunlar için asıl büyük alkışı siz alsanız… Çok mu şey istiyoruz?