Bu günlerde emeklilerimiz, emekli adaylarımız, yaşadıkları mağduriyetin sonucu diş bilemenin zirvesindeler. Sosyal medya paylaşımlarının yüzde doksanını bu konu oluşturuyor. Yaşadıkları haksızlığı, hukuksuzluğu unutmayacaklarını, Üç ay sonra yerel seçimlerde bunun acısını çıkaracakları salvoları atıyorlar.

Hiç kuşkunuz olmasın ki unutacaklar. Siz yerel seçim tehditleri boşa çıkacak. Bunu geride bırakmakta olduğumuz yıl içinde deprem sonrası görmedik mi?

Ciğerlerimize düşen ateş çabuk külleniyor, yüreklerimiz nasır tutuyor.

Oysa, unutmak ve unutulmak balık hafızası gerektirir. Balık hafızası. Balık beyni, balık aklı güçsüzdür, duyduklarını, gördüklerini, öğrendiklerini çabuk unutuverir.

Türk milleti, duygusaldır, saygılıdır, sabırlıdır. Yerine göre susar ama keşke unutmamayı unutmasa. Toplumsal hafızasını biraz güçlü olsa.

“Gün gelir elbet toprak eritir cismimi,

Söküp çerçevesinden atarlar resmimi,

Çıkarırlar, silerler listeden ismimi,

Herkes beni unutsun, ama sen unutma...”

 Toprak altındaki ciğerparelerimiz bize belki böyle sesleniyordur.  Ama nafile. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür. Yani,  “insan hafızasının eksikliği ya da sakatlığı; unutmasıdır, unutkanlıktır.”

İnsanoğlu beyninden özürlü olur unutabilir. Mazereti kabul edilir.  Ama hiçbir fani, hiçbir giden, ne yaşarken, ne gittikten sonra unutulsun istemez. Gülten Akın’ın benzer bir şiiri vardı:

Sen yağmurlu günlere yakışırsın

Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler

Islanan yapraklar gibi yüzün ışır

Işırsa beni unutma

 

Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün

Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün

Bir yer sızlar yanar içimde büsbütün

Her şeye rağmen ellerin üşür

Üşürse beni unutma

 

Yeni dostlar yeni rüzgârlar gelir geçer

Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuttular

Kahredersin başın önüne düşer

Düşerse beni unutma.

 Unutmak bir aldatma mıdır? Pek değil, Unutulmak aldatılmaktan biraz hafif geldi. Hani insan beyninden özürlü olur unutabilir. Mazeret kabul eder. Ama hiçbir şair, unutulsun istemez.

İnsan âşık olduğu birini gün gelir de unutur mu?  Şekip Ayhan Özışık

“Gün gelir de beni unutursun demiştin,” diyen şarkı yalan mı? Bana göre yalan değil.

Ümit Yaşar Oğuzcan 22 Ağustos 1926'da Tarsus'ta doğdu. 4 Kasım 1984'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. Aşk veya sevgililer günü gibi programlarda “Beni Unutma” şiirini muhakkak okurdum:

Bir gün gelirde unuturmuş insan

En sevdiği hatıraları bile

Bari sen her gece yorgun sesiyle

Saat on ikiyi vurduğu zaman

Beni unutma

 

Çünkü ben her gece o saatlerde

Seni yaşar ve seni düşünürüm

Hayal içinde perişan yürürüm

Sen de karanlığın sustuğu yerde

Beni unutma

 

O saatlerde serpilir gülüşün

Bir avuç su gibi içime, ey yar

Senin de başında o çılgın rüzgâr

Deli deli esiverirse bir gün

Beni unutma

 

Ben ayağımda çarık, elimde asa

Senin için şu yollara düşmüşüm

Senelerce sonra sana dönüşüm

Bir mahşer gününe de rastlasa

Beni unutma

 

Hala duruyorsa yeşil elbisen

Onu bir gün benim için giy

Saksıdaki pembe karanfilde çiğ

Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen

Beni unutma

 

Büyük acılara tutuştuğum gün

Çok uzaklarda da olsan yine gel

Bu ölürcesine sevdiğine gel

Ne olur Tanrı’ya kavuştuğum gün

Beni unutma.

 Nekahet günlerinizde kendinizin karşısına geçip iç beninizle, dış beninizi hemhal edebiliyorsunuz.

Gözlerinizi hafifçe kapatıp, unutmak ve unutulmak kulvarında iç dünyamın tayfındaki renkleri kuşak kuşak ayrıştırıp, kısım kısım insanları, geçiriyorsunuz: Kimileri var ki, karanlık kuşağında kaybolup gidiyor. Kimileri alacakaranlık kuşağında bir yol tutturmuş. Sen sağ, ben selamet… Ama, sizi saran renklerin kuşağında kimi insanlar var ki, gülünce gözlerinin içi gülüyor. Sevgi, vefa, hoşgörü ikliminden geliyor, tahammül mülkünün bahçelerine yol alıyorlar. Onları izlemekten kendinizi alamıyorsunuz. Tekrar tekrar bakasınız geliyor. Unutmuyor, unutulmuyorlar.