Önce duman yayıldı, ardından aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu yüze yakın insanın ağzından köpükler çıkmaya başladı. İdlib'in bir bölümünü kaplayan "sinir gazı" aazlumların, zavallıların, sivillerin canını aldı. Tıpkı, şuursuzca patlayan her bomba, sapkınca sallanan her bıçak, kılıç darbesi gibi...
Hemen ardından, ABD'nin "geliyor" diye Rusya'ya duyurduğu füzeler ateşlendi Akdeniz'deki ABD gemisinden. Suriye'deki Rus hava savunma sistemleri engel olmadı. Esad'ın Han Şeyhun hava üssünde Tomahawk'lar ardı ardına patladı. Arızalı olduğu veya yeterli pilot bulunmadığı için Rusya ve Esad'ın hangardaki uçaklarından bazılarını vurdu Tomahawk'lar.
Hani şu ilk kez 1. Körfez Savaşı'nda kullanılan füzeler bunlar. Yani, Saddam'ın ABD eliyle Kuveyt'e itildiği, ardından da yok edildiği sürecin baş aktörü füzeler.
Birleşmiş Milletler'de "kimyasal silah" görüşmeleri sürerken, keskin bir dönüş yapan Trump'un verdiği emirle ateşlendi füzeler.
3. Dünya savaşı mı çıkıyor?
ABD ile Rusya savaşır mı?
Fillerin tepişmesinde bölgede hangi dengeler kurulur yeniden ve bu ateş hangi ülkeleri yakar?
* * *
Bunlar ve onlarca soruya daha cevap bulmaya çalışıyor dünya kamuoyu. Biz hariç... Biz neredeyse "bu taşı kuyuya kim attı" dedirtecek bir evet-hayır tartışmasından başka bir şey düşünmüyoruz, konuşmuyoruz da ondan.
Filmi biraz geri saralım hemen. İdlib'de öldürcü gaz kullanılmadan hemen bir gün öncesine.
Nasıl bir tablo vardı karşımızda?
ABD'nin siyasi kanadının en üst düzey bürokratları "Esad'ın geleceğine Suriye halkı karar verir. Bu siyasi gerçekliği kabul etmeliyiz" resmi açıklamasını yapmıştı.
Şaşırmıştık elbette.
Ülkesini babasından devraldığı "tek adam diktatörlüğü" ile yöneten Beşar Esad, tıpkı diğer diktatörler Saddam Hüseyin gibi, Muammer Kaddafi gibi "Arap baharı"na uyum sağlamıyor, demokrasiye (!) geçmiyordu. Büyük İsrail veya Büyük Ortadoğu Projesi'nin önünde, Rusya ve İran'ın desteğiyle büyüyen bir engel teşkil ediyordu. Halkının yüzbinlercesini öldürme pahasına... Milyonlarcasının göç etmesi uğruna... Topraklarında, "İslâmi görünümlü terör canavarlarının" kafa kesmeye devam etmesi umurunda değildi. Sözüm ona teröristlerle savaşıyordu ama yine de diktatördü.
Görüntüde bir parlamentosu, bir de hükümeti vardı ama hepsi Esad ne derse onu yapmak zorundaydı... Tek adamdı, diktatördü yani...
* * *
"Kimyasal silahları var" yalanıyla Saddam'ı öldüren, Irak'ı üç parçaya ve bitmeyen bir savaşa sürükleyen ABD'nin yeni yönetimi Esad'ın kalışına vize vermişti. Hem de, 1.Körfez Savaşı'nı başlatan George Bush'un partisinden seçilen Donald Trump iktidarında. Hatta, babasından devraldığı "Ortadoğu'ya çöreklenme" operasyonunu, 11 Eylül tiyatrosu ve ardından "kimyasal silah" yalanıyla Irak topraklarında başlatan George W.Bush'un partisinden seçilen ABD Başkanı... Hatta ve hatta, Rotschild'lerin kurguladığı, NeoCon'ların uygulamaya koyduğu "Büyük İsrail Projesi"nin (veya BOP) sahipleri tarafından en isabetli uygulayıcı olarak seçilmiş olan Trump...
Tomahawk füzeleri ateşlenmeden, Rusya ile Suriye'de "hava iletişim hattı" kopmadan hemen öncesinde her yönden "Rusya ile gizlice iş tutuyor" baskısı altında sıkışan, bir danışmanı bu yüzden istifa edip hesap vermeye başlayan, hatta dokunulmazlık talebinde bulunan Trump "vurun" emrini vererek 2003'te başlayan süreçte bir perde daha açtı.
* * *
Ortadoğu'yu dizayn etme oyununun üçüncü perdesi bu. Ve ardı karanlık bir perde. Tamam, Esad'ın güneşini kapatsın ama ardından başka kimleri karanlıkta bırakacağı, darmadağın edeceği belirsiz (aslında belli) bir perde.
Güdümlü füzeler değil de, havai fişekler atılıyormuşçasına sevinenlere şaşırmamak elde değil. Tamam; Hans seviniyor, George seviniyor, Salamon seviniyor. Ortadoğu'nun enerji kaynakları ve nakil hatları ellerine geçiyor. Büyük İsrail'in önü açılıyor. İyi ama Ahmet'e, Hasan'a, Ayşe'ye ne oluyor?
O füzelerden Irak'ta binlercesi ateşlendi. Huzur mu getirdi? İstikrar mı getirdi? Kalkınma mı getirdi? Demokrasi mi getirdi? Sadece yıkım getirdi. Bir de ABD'nin yazdığı "bölünmeyi" sağlayan, ülkeyi yönetilmez kılan bir Anayasa...
Libya'da da ateşlendi. Oraya ne getirdi? Üç parçalı bir ülke ve sürüp giden iç savaş... Anayasa bile getirmedi. Irak'ta Saddam, Libya'da Kaddafi gitti. Suriye'de tek otorite olan katil diktatör Esad da gitsin.
Ama ya sonra?