Rotschild'lerin organize ettiği FBI soruşturması ve CIA manevralar sayesinde Hillary Clinton'u son düzlükte geçip Beyaz Saray'a oturan Donald Trump'un füzelerine fazla bel bağlayan var. İngiltere, Fransa, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün ve birkaç kabile Arap devleti yanında, Türkiye'de de yüzler gülmeye başladı. Trump'un 59 füze sallayıp ardından tanesinin kaç para olduğunu duyurarak adisyon gönderdiği "taktik eylem"in ardından, yine dün unutuldu, önceki günler hafızalardan silindi.
Hiç kuşkum yok ki, yarın da bugünleri unutup yeni senaryolar çizmeyi sürdüren "algı mühendisleri" televizyonlarda, gazetelerde boy gösterip bizlere nasıl düşünmemiz gerektiğini anlatmaya çalışacak. Tıpkı bugünlerde ana akım medya ekranlarına çıkıp "Ortadoğu'da hangi Arap ülkesi yayılmacı oldu ki! O bölgede bir Kürt devleti kurulsa kime ne zararı var?" diyerek "zemin düzleyen"ler gibi...
Şaşırmıyorum. Çünkü Trump'un CIA Başkanı yaptığı adama bile övgüler yağdıran yazarlar, çakma kanaat önderleri bile var artık ortalıkta.
ABD'nin, Türk kamuoyunu Büyük Ortadoğu Projesi'ne ve 1 Mart 2003 tezkeresine ikna etmek için Soros ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla 500 milyon dolar harcadığı dönemde bile görmemiştik CIA'ya övgüler dizildiğini.
* * *
Gelelim Trump'un füze hamlesi ve soru işaretlerine.
ABD'ye ait seyir füzeleri, NATO komutasını engelleyen Ruslara ait yeni elektronik sinyal ve karıştırma silahı tarafından kontrol edilen bölgeyi herhangi bir engelle karşılaşmadan aştı. O dönem NATO Yüksek Komutanı olan General Philip Breedlove'a göre, Rusya bu silah sayesinde konvansiyonel savaş alanında ABD'ye karşı üstünlük sağlamıştı. Bu sistemin füzelerin yönlendirme sistemlerini devre dışı bırakması gerekirdi. Sistem ya Pentagon en sonunda buna bir teknik karşılık geliştirdiği için ya da Rusya tarafından kasıtlı olarak devre dışı bırakıldığı için çalışmadı.
Cevapsız kalacak bir soruya benziyor. Daha doğrusu kimsenin sormayacağı bir soru...
Suriye hava savunma sistemi, Suriye Arap Ordusu tarafından kontrol edilen S-300 ve Rus Ordusu tarafından kullanılan S-400 füzelerinden oluşuyor. Her ne kadar bugüne kadar bu durum savaş alanında henüz yaşanmamış olsa da, bu silahların seyir füzelerini de engelleme yeteneğine sahip olduğu kabul ediliyor. Tabi ki bu silahlar otomatik olarak devreye giriyor. Bunlar da devreye girmedi. Ne Rus Ordusu, ne de Suriye Arap Ordusu tarafından hiçbir savunma sistemi füzesi ateşlenmedi.
ABD'ye ait seyir füzeleri hedeflerine ulaştığında, daha henüz yeni tahliye edilmiş kısmen bomboş bir askeri üsle karşılaştılar. Dolayısıyla da uçuş pisti, radarları ve uzun zamandan beri kullanım dışı olan uçakları, hangarları ve evleri imha ettiler. 59 Tomahawk füzesi 6 kişinin ölümüne, 6 kişinin de yaralanmasına yol açtı.
* * *
Başkan Trump, Beyaz Saray'a geldiğinden beri ülkesinin izlediği politikayı değiştirmeyi ve bugünkü çatışmaların yerine işbirliği biçimlerini ikame etmeyi deniyordu. Bir yandan bazı İslâm ülkelerini tamamen dışlayıp seyahat yasağı koyuyor, İran'ı hedef noktasına oturtuyor, diğer yandan da Ortadoğu'nun bazı diktatörleriyle Beyaz Saray'da gülücükler saçan pozlar veriyordu. Trump'un deklare ettiği tek politikası vardı: Genişletilmiş Ortadoğu (veya İsrail) sorunuyla ilgili olarak, cihatçı örgütlerin tamamen yok edilmesi... Hatta Müslüman Kardeşler'i bile "terör örgütü" listesine alma hazırlığı vardı Trump'un. İdlib'de kimyasal silah faciası yaşanmadan hemen önce Trump, hem Mısır'ın darbeyle işbaşına gelmiş diktatörü Abdülfettah el Sisi'yi, cihatçılara karşı verdiği mücadeleden dolayı tebrik etmişti.
Trump, kimyasal silah saldırısıyla ilgili olarak "Kırmızı çizgiyi geçtiler" açıklamasını da Beyaz Saray'da baş başa görüştüğü Ürdün Kralı Abdullah'la birlikte kameralar karşısına geçtiğinde yapmıştı.
* * *
Trump, Suriye ve Ortadoğu konusunda müttefiklerine kendi politikasını kabul ettirmek için birçok hamle denedi. Avrupa'da ve Rusya'da yaşanan cihatçı eylemleri de bu hamlelerin içinde saymak mümkün. CIA'nın El Kaide ve türevleriyle ne kadar iç içe olduğunu unutacak ya da yok sayacak değiliz herhalde. Füze hamlesi de, bu diplomatik hamleler çerçevesinde değerlendirilebilir. Terk edilmiş bir hava üssüne atılan 59 füze, Hillary Clinton'u bile susturmaya yettiğine göre, amacına ulaştı Trump.
Peki bir taşla bir kuş vurmak, ABD'nin tarzına pek uygun olmadığına göre diğer kazanımları neler olabilir bu füzelerin?
İçinde birçok ülkenin "ajan uzantısı" bulunduğunu bildiğimiz IŞİD, Trump'un füze saldırısının hemen ardından artık hava üssünden mahrum kalan Humus'a karşı hemen bir saldırı başlattı. Önümüzdeki günlerde Washington ve müttefiklerinin cihatçıların ilerleyişine ne tepki vereceğini hep birlikte izleyeceğiz. Donald Trump'ın manevrasının ve Vladimir Putin ve Beşar Esad'ın meydan okumasının işe yarayıp yaramadığını ancak o zaman görebileceğiz.
Ruslar, Esad ve İran, İdlib ve Humus çevresinde taarruza geçen cihatçılarla oyalanırken, Rakka'da kendi senaryosunu kalıcı kılmak da yabana atılmayacak bir kazanım olur değil mi?