Malum olduğu üzere Türkiye ekonomisi son yıllarda yüksek enflasyon ve ekonomik belirsizliklerle karşı karşıya.

Bu enflasyonist ortamda, yılbaşının da yaklaşmasıyla birlikte asgari ücret artışlarının enflasyona etkisi hem ekonomik hem de sosyal anlamda geniş bir tartışma konusuna dönüşüyor. Söylemler bazen öyle bir hal alıyor ki “asgari ücret enflasyonun sebebidir” algısı oluşuyor. Peki, ücret artışları gerçekten enflasyonun temel nedeni midir, başka etkenler veya alternatif çözüm yolları yok mudur? İrdeliyoruz.

Asgari ücretin artırılması, çalışanların alım gücünü ve yaşam standardını artırmayı amaçlar. Ancak bu artışların fiyatlar üzerinde nasıl bir etki yarattığı sorusu, ekonomi literatüründe önemli bir yer tutuyor. Temel ekonomik teorilere göre, ücret artışları hem üretici maliyetlerini hem de tüketici talebini artırarak fiyatların yükselmesine neden olabilir. Ancak bu ilişki oldukça karmaşıktır ve diğer birçok faktörün etkisi altındadır. Ülkemizde genellikle karşılaştığımız tablo, özellikle hizmet sektöründe ve küçük esnaf dünyasında, asgari ücret artışının fiyatlara direkt olarak yansıtılmasıdır. Örneğin, 2024’e girerken asgari ücrete yapılan %49,11’lik zammın etkisini, 2023 aralık ayında 200₺ karşılığında olduğunuz saç tıraşına 2024 ocak ayında 300₺ ödeyerek gördük. Yemek yediğimiz esnaf lokantasında da durum aynıydı, mahallemizdeki çiğköftecide de… Bunun sebepleri ayrı bir tartışma konusu. Kimileri bunu fırsatçılık olarak değerlendirirken ben bu değerlendirmenin kolaycılık olduğunu düşünenlerdenim.

Ancak enflasyon sadece asgari ücret artışlarından kaynaklanmaz. Enflasyonu oluşturan farklı bileşenler arasında enerji fiyatları, gıda maliyetleri, döviz kuru dalgalanmaları ve global ekonomik gelişmeler de bulunmaktadır. Ücretlerin yanında faiz, girdi fiyatları, enflasyon beklentisi, ekonomi yönetimine güven gibi birçok değişken enflasyonu artırabilir. Bu bileşenlerin etkisi, çoğu zaman asgari ücretin etkisinden daha büyük olabilir.

Asgari ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkisi, karmaşık ve çok yönlü bir konu. Bir etkisi olduğu muhakkak ancak bu etkinin ağırlığı nereden baktığınıza ve kimi neye inandırmak istediğinize göre manipüle edilebilir. Tıpkı faiz tartışmasında olduğu gibi, “asgari ücret enflasyonun sebebi midir yoksa sonucu mudur” tartışmasına girilebilir. Kimileri “asgari ücret artışı enflasyonu yükselteceğinden düşük olmalıdır” tezini savunurken, kimileri de “asgari ücret artışı yüksek enflasyon nedeniyle göze batmaktadır ve bu bir politika sorunudur” diyerek buna karşı çıkabilir. Konu “halkı yoksulluğa mahkum ederek enflasyonu düşürmek bir başarı mıdır” diye uzar gider. Çözüm mü?

Bu soruyu bin farklı uzman kişiye milyonlarca farklı şekilde sorsak da aldığımız cevap değişmez; “eğitim, hukuk, özgürlük, teknoloji ve verimlilik alanlarında yapısal reformlar.” Ancak muhtemelen ülkemizde her zaman olduğu gibi kolaycılık kazanacak, kısa vadeli hesaplar yapılacak, insan değil siyasi kaygı baskın gelecek ve üç aşağı beş yukarı %35 gibi enflasyonun altında kalan bir artış oranıyla konu bir sonraki yılbaşına ertelenecek. Acı reçete yine düşük gelirliye yüklenecek. Bu karar “enflasyonla mücadele için bir şart” olarak lanse edilecek ve kolaycılık bir kez daha kazanacak. Acı ama gerçek.