ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'un Ankara ziyareti büyük önem taşıyordu. Bizi yönetenler ilk ağızdan sıkıntılarımızı dile getirecek, ortak bir yol bulunacaktı. Bunlardan biri terör örgütü PYD ile mücadele, biri FETÖ terör örgütü lideri Gülen'in Türkiye'ye hemen iade edilmesiydi.
Nitekim Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı sıkıntılarımızı ayrı ayrı anlattılar. Ancak, somut sonuç alındı mı, olumlu adımlar atılacak mı bizim için önemli olan bunlardır. ABD Dışişleri Bakanı hem soğukluğu, hem kısa yanıtları ve hem de kaçamak konuşmaları ile rüzgâr gibi gelip geçti ve gitti.
Şunu sorabiliriz:
Türkiye istediklerini elde edebildi mi?
Görüşmelerden sonra Başbakanlık tarafından yapılan açıklamada "Kabulde, DEAŞ'ın Irak ve Suriye'den temizlenmesi için yürütülen çabalar ele alınmış, FETÖ'yle mücadele ve elebaşı Fetullah Gülen'in iadesine ilişkin atılması beklenen adımlar görüşülmüş, ikili ve bölgesel konularda yürütülen işbirliğinin güçlendirilmesi üzerinde durulmuştur. Yönetim değişikliği sonrasında, ülkemize ABD'den yapılan bu ilk resmi ziyarette, iki müttefik ülke arasındaki yoğun ikili temasların önümüzdeki dönemde de sürdürülmesi üzerinde mutabık kalınmıştır" deniliyor.
İşin ilginç tarafı Amerika Dışişleri Bakanı'nın toplantılarda ve soru-cevap bölümünde basın mensuplarının da sorularına kaçamak cevaplar vermiş olmasıdır. Bakan Tıllerson, ne PYD, ne de FETÖ konusunu ağzına almak istememiştir.
Özellikle CIA Başkanı'nın ziyaretinde ve Erdoğan'ın Trump'la yaptığı telefon görüşmesinde gündeme gelen FETÖ lideri Fethullah Gülen'in iadesi konusunda da Washington'daki yeni yönetim bir adım atmadı. Obama döneminde Türkiye'den ABD Adalet Bakanlığı'na gönderilen, 15 Temmuz darbe girişiminin Gülen'in emri olduğuna yönelik belgelerin incelemesine devam edildiği söyleniyor.
Peki ne yapmıştır, görüşmelerle ilgili ne söylemiştir, buyurun:
"Türkiye'yi ziyaret ediyor olmaktan kendimi imtiyazlı hissediyorum. Üç ana hedef üzerinde nasıl odaklandığımızı konuştuk. DEAŞ'la mücadele, Suriye'de istikrar ve ikili ilişkileri görüştük. Ortak amaçlarımızdan bir tanesi, DEAŞ'ı yenmek ve yeniden güçlenmesinin önüne geçmektir. Türkiye, yabancı savaşçıların akışını engelledi. Türkiye'nin Suriye konusunda barışçıl çözüm çabalarını takdirle karşılıyoruz. ABD ve Türkiye, bölgede ortak birçok hedef sahip."
Üç ana hedef üzerinde görüşmeler yapıldığını söylüyor. Bunların neler olduğunu da açıklıyor. Dikkat ediniz açıklamada PYD ve FETÖ konusu geçmiyor.
Biz zaten bu sözleri günlerdir dinleyip duruyoruz. IŞİD ile mücadele Türkiye'ye övgüler yapılıyor ama, bizi yakından ilgilendiren, Türkiye'yi tehdit eden diğer konularda Amerika adım atmak istemiyor.
Amerika'nın yeni Başkanı Trump döneminde ABD Genelkurmay Başkanı iki kez Türkiye'yi ziyaret etti, CIA Başkanı da Ankara'ya geldi ancak Ankara'nın beklentisi yönünde adımlar atılmadı. Şimdi Dışişleri Bakanı da dinledi, söylemek istediklerini söyleyip çekip gitti.
Trump'ın koltuğa oturduğu ilk günlerde PKK'nın Suriye'deki kolu olan PYD ve onun silahlı kanadı YPG'ye ağır silahlar ve zırhlı araçlar verildi. Hâlihazırda YPG'nin kontrolündeki Kamışlı, Kobani, Afrin ve Menbic gibi bölgelerde ABD askerleri konuşlanmış durumda.
İş bu kadarla da sınırlı kalmadı. Türkiye'nin bütün baskılarına ve itirazlarına rağmen Trump da Obama'nın izinden gidiyor.
Obama yönetimi birçok kez YPG'lilerin Menbic'ten çekileceğini ilan etti ama bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Trump döneminde YPG'nin Menbic'deki varlığı daha da güçlendirildi. Bölgedeki ABD askerinin sayısı da arttı. Rakka'ya yapılacak operasyonda da PYD'yi tercih ettiler.
Trump döneminde beklenen ilk adım olan Menbic'den çekilme yerine, bölge, Rakka operasyonu için de bir eğitim sahası haline getirildi. Rakka operasyonuna katılacak olan YPG'liler, Menbic'de oluşturulan eğitim kamplarında Amerikan askerleri tarafından eğitilmeye başladı.
İşte bizi en çok ilgilendiren konu budur. Bu konular en üst düzeyde seslendiriliyor. Ancak, müttefikimiz ve dostumuz Amerika her zaman olduğu gibi kendi çizgisinde ve söylemek istediğini söylemekle yetiniyor.
Dışişleri Bakanı Rex Tıllerson da aynen böyle yaptı.
Açık söylemek gerekirse biz Amerika'ya güvenmiyoruz. Yapılan açıklamalar ve verilen sözler de hiçbir zaman gerçekleri yansıtmadı. Sürekli oyalama ve yanıltma taktiği ile geçiş yapılıyor.
Türkiye'ye Menbic'de verdiği hiçbir sözü tutmayan Washington, şimdi benzer sözleri Rakka için veriyor. Trump yönetiminden gelen açıklamalarda Rakka'nın nüfus yapısıyla oynanmayacağı, yerel güçlerin de operasyonda kullanılacağı ve YPG'lilerin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDF) operasyon sonrası geri çekileceği ifade ediliyor.
Ancak Rakka'yı kuşatma operasyonunda ABD'den tam destek alan YPG ilerlemeye devam ederken, ele geçirdikleri bölgelerde yönetim birimleri de kuruyor.
Gelin şimdi bu gelişmeler karşısında Amerika'ya inanın.