Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Hakan Saatçioğlu, ATF24 kapsamında düzenlenen ‘Oteller & Geliştirme’ panelinde konuştu. Saatçioğlu Bodrum’a yargısız infaz yapıldığını söyledi ve “ Her şey dahil sistemde aylık 9 ton yiyecek israf oluyor. Her şey dahil yeniden tanımlanmalıdır” dedi.

2024 sezonuna ilişkin değerlendirmede bulunan Saatçioğlu,’nun konu ilgili görüşleri şöyle:

“2024 pandemiden sonra her geçen yıl üstüne koyarak geldi. Antalya bu sene 17 milyon turisti ağırlayacak. 2023 yılında 2019 sayılarının üstüne çıktık. Almanya’daki ITB fuarında aldığımız erken rezervasyonla iyi bir sezon geçireceğimizi düşündük. İç pazarda da iyi bir konuma geldik. Haziran ayında bir duraklama oldu o da muhtemelen Avrupa’daki EURO 2024 ve Paris Olimpiyatlarından kaynaklandı. Bunlar sadece spor müsabakası değil, insanlar bırakıp bir yere gitmek istemiyorlar. Ama sonrasında toparladık. Şu an da Antalya’da yüzde 8 artış var. Bu 1 milyon turiste tekabül ediliyor. Bu artışın hepsi oteleler yansımadı. Otellere baktığımızda yüzde 3 artış olduğunu gördük. Ekonomik anlamda aynı mutluluğu yaşayamayan otellerimiz var. Geçen senenin karlılığını yakalamış otel kendisini başarılı olarak görebilir. 2025 yılı ise çok zor bir yıl olarak gözüküyor şu anda. Bodrum’ yüksek fiyat haberleri ile yargısız infaz yapıldı. “‘Yunanistan çok ucuz’ paylaşımları da çok zarar verdi. Aslında Türkiye’nin dışarıda hiç düşmanı yok, hepsi kendi ilerisinde. Yunan Adaları’na giden turist Antalya misafiri değil.Ben Yunanistan'a gittiğimde Antalya’ya yakın fiyatlar ödedim. Güzeldi ama orada almış olduğum hizmetle Antalya’da aldığım hizmetin alakası yok. Bodrum bir lifstyle. Paran varsa gidersin yoksa gitmezsin. Bodrum’u çok haksız bir şekilde yordular. O bölgede sezon çok kısa bu yüzden o kirayı çıkarmak mecburiyetindeler. Yargısız infaz yaptılar. Mesela Yunanistan’da denizden çıktıktan sonra duş almak istiyorsanız 10 euro vermeniz gerekiyor. Ama orada bundan kimsenin şikayet ettiğini görmedim çünkü orası ada. Vergi almakta da haklılar. Bizim bunu örnek olarak almamız çok haksız olur. Türkiye’nin pahalı olduğu algısı yapıldı. İnşallah bu algıyı en kısa zamanda aşağı doğru çekebiliriz. Gelecek sene için yaptığımız zam oranı yüzde 5 – 8 arası değişiyor. Kur bu şekilde yavaş artmaya devam ederse konaklama sektörü bunu kaldıramaz”

Ukrayna-Rusya savaşının bitmesi durumunda bu pazarların daha da canlanacağını söyleyen Saatçioğlu, bu konudaki görüşlerini de şöyle yansıttı:

 “Şu anda Antalya’da en yoğun pazarlar sırasıyla Rusya, Almanya, İngiltere ve Polonya. Ekim-Kasım aylarında Alman ziyaretçilerin sayısında artış bekliyoruz. Ukrayna-Rusya savaşı biterse oradan yaklaşık 3 milyon kişilik bir potansiyelimiz var. Böylece 20 milyon turist sayısına ulaşabiliriz ama ileriki senelerde 20 milyon turisti havalimanı nasıl kaldıracak bilmiyorum. Sakıntı yaşama şansımız çok yüksek” dedi.

Her şey dahil sisteminin yeniden tanımlanması gerekiyor, Bununla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılan görüşmelerin de olumsuz olduğunu gördük. Antalya ve Türkiye bir ekonomik girdabın içinde. Bunun içinden ancak acı çekerek çıkabiliriz. Bir anda enflasyonun düştüğü bir dünya yok. Yunanistan acı çekerek çıktı bunun içinden. Biz de bu acıyı bir iki sene daha çekeceğiz. Her şey dahili yeniden tanımlamamız lazım. Yediğimiz her şey, her şey dahilin içindendir ama masada bırakılan şeyler her şey dahil değil, israftır. Temmuz-Ağustos aylarında kişi başı 300 gram işlenmiş gıda çöpe atıyoruz. Bin kişilik bir otelde 300 kilo demek, ayda 9 ton ediyor. Bunun da fiyat karşılığı yaklaşım 600 bin TL. Her biri emek gösterilmiş yemekler. İlk önce bunu çözmemiz gerekiyor. Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile bir görüşme yaptık. Maalesef ‘Bu konuya bizi karıştırma, herkes kendi uyarısını yapsın’ şeklinde bir yaklaşımıyla kafayı bence kuma sokuyorlar. Biz bugünden bunlara önlem almalıyız. Avrupa buna hazır zaten masada yemek bırakmıyorlar. Masada yemek bırakan Orta Doğu ve iç pazar. ‘Bir sorun mu var yemekte?’  dediğimizde bir dayak yemediğimiz kalıyor. Daha iyisini verelim ama yeter ki verdiğimiz emeğin karışlığını görelim. Bakanlık bu konuda işin içine girmek istemiyor ama ileri toplumlar yarın öbür gün bunu konu edecekler. Hem sürdürülebilirlikten bahsediyoruz hem israf var. Bu doğru değil. Plastiği azaltılalım cam şişe koyalım diyoruz. Onun da yapımında çok atık çıkıyor. Bizim verdiğimiz ürünü gözden geçirmemiz gerekiyor. Oteller buna hazır. Ama hiç kimse bir cesaret gösteremiyor. Mesela bizim kapalı havuzlarımız 28-29 derce iken ‘Havuz çok soğuk’ diye şikayet alıyorduk. Ama Bakanlık bir yazı çıkardı ve ’28 derecenin üstü havuzlar hijyen kurallarına uygun değil’ dedi. Şikayetler hemen kesildi. Yemek israfı konusunda da bunun gibi bir karar alınmalı. Avrupa buna hazır zaten masada yemek bırakmıyorlar. Masada yemek bırakan Orta Doğu ve iç pazar. ‘Bir sorun mu var yemekte?’  dediğimizde bir dayak yemediğimiz kalıyor. Daha iyisini verelim ama yeter ki verdiğimiz emeğin karışlığını görelim. Bakanlık bu konuda işin içine girmek istemiyor ama ileri toplumlar yarın öbür gün bunu konu edecekler. Hem sürdürülebilirlikten bahsediyoruz hem israf var. Bu doğru değil. Plastiği azaltılalım cam şişe koyalım diyoruz. Onun da yapımında çok atık çıkıyor. Bizim verdiğimiz ürünü gözden geçirmemiz gerekiyor. Oteller buna hazır. Ama hiç kimse bir cesaret gösteremiyor. Mesela bizim kapalı havuzlarımız 28-29 derce iken ‘Havuz çok soğuk’ diye şikayet alıyorduk. Ama Bakanlık bir yazı çıkardı ve ’28 derecenin üstü havuzlar hijyen kurallarına uygun değil’ dedi. Şikayetler hemen kesildi. Yemek israfı konusunda da bunun gibi bir karar alınmalı”