Bizi yönetenler, "Ekonomide kriz derinleşiyor" diyen çevrelere karşı "Kriz miriz yok, her şey yolunda gidiyor" diye yanıt veriyorlar. Türkiye'nin gelişmişliğini çekemeyen iç ve dış çevrelerin bu konuda bir algı oluşturmaya çalıştığını da sözlerine ekliyorlar.
Türkiye, ekonomide iyi sayılmaz. Bunu gösteren gelişmeler de var.
Turizmdeki gerileme, yatırımlardaki durgunluk, işsizlik sayısının giderek artması, Dolar'daki yükselişin önüne geçilememesi, akaryakıt fiyatlarının giderek yükselmesi, kapanan iş yeri sayısının katlanarak artmaya devam etmesi , "enflasyon düşüyor" denilmesine karşı çarşı-pazardaki fiyat artışları gelecek için endişe veriyor.
Geçen hafta sonu Antalya'daydık. Meydan'dan Kale içine yürüyerek gittik. Yol boyunca sıralı dükkânlar ve işyeri sahipleri "Siftahsız kepenk katıyoruz" dediler. Sezon boyunca yaşadıkları sıkıntıları anlattılar. Birçok işyeri kapanmış, birçokları da el değiştirmiş. Bazıları ise küçülmüş, çalışan sayısını azaltmış.
Konumuzu yakından ilgilendirdiği için geçen gün de İstanbul Kapalı Çarşı'dan işyeri kapanması ile ilgili haberler aldık. Önce bu habere bir göz atalım:
"554 yıllık bir geçmişe sahip olan dünyanın en büyük ve en eski alışveriş merkezi Kapalıçarşı'da böylesi hiç görülmedi. Turizmde yaşanan sıkıntıya altın fiyatlarındaki sert hareketlilik de eklenince esnaf tek tek kepenk kapatmaya başladı. Sadece kuyumcuların peş peşe sıralandığı Kalpakçılar Caddesinde 15'e yakın boş dükkan var. Ziyaretçilerin önemli bir bölümünün yabancılardan oluştuğunu Kapalıçarşı'yı normal günlerde yüz binlerce kişi ziyaret ederken son dönemde esnaf siftah bile yapamadan günü bitiriyor. 4 bin dükkanın olduğu çarşıda yüzlerce dükkan kepenk kapatırken bu sayının yıl sonuna kadar bini geçeceği belirtiliyor. Kapalıçarşı'da konuştuğumuz bir kuyumcu Kalpakçılar Caddesi'nde hiçbir zaman dükkânlarda 'kiralık' yazmazdı. Bugün Ahmet yazan dükkan yarın Mehmet olur, bir gece de el değiştirirdi. Bugün ise bu caddede 15 civarında boş dükkân var. Kiraların altın olarak ödendiği Kapalıçarşı'da altın fiyatlarında yazın görülen yükselişle başlayan furya bugün de altında sert düşüşlerin yaşanmasıyla milyonlarca liralık zarar nedeniyle devam ediyor" dedi. Dev ölçülü bir labirente benzeyen 30.700 metrekare alana yayılan Kapalıçarşı'da 66 kadar sokak, 4.000 kadar dükkânı bulunuyor."
Bu yaşananlar bir gerçek. Biz anımsıyoruz, İstanbul Kapalı Çarşı'da küçücük bir işyeri bile büyük paralar karşılığı kiralanıyordu. Kiralık işyeri bulmak imkânsız olduğu için hava parası vererek işeri açmaya çalışanların çokluğunu da biliyoruz.
Bugün bu yaşananları duyup, görünce bunun ekonomik krizden kaynaklandığı görmemek mümkün mü? Eğer İstanbul Kapalı Çarşı gibi ekonominin göstergesi ve göbeğinde bunlar yaşanıyorsa buraya bir nokta koymak gerekiyor.
Bodrum'da yaşıyoruz. Zaman zaman Bodrum esnafını da ziyaretlerimiz oluyor, sohbet edip, işlerin ne durumda olduğunu soruyoruz. Bodrum esnafı da sıkıntıda. Oasis, Midtown gibi alış-veriş merkezlerinde işyeri çalıştıranların çoğu işyerlerini kapatma hazırlığında. Bazılar ayakta durabilmenin hesaplarını yapıyor.
Bodrum Çarşısında bile işyerleri kapanıyor, el değiştiriyor. İşten çıkarmalar da hızlanmış. Bazı esnaf ailece çalışmaya yöneliyor ama yine de iş yapamamakta, kirayı ödeyememekten şikâyetçi. Oteller ve yan işletmeler kötü giden turizm sezonunda beklediklerini bulamadı.
Bu durum sadece Bodrum'u ilgilendirmiyor, diğer turizm bölgelerinden gelen haberler de Bodrum'daki tabloyu güçlendiriyor.
Yabancı turist gelmiyor, yerli turist yetersiz kalıyor. Artık turizm bölgelerinde esnaf "bayramdan bayrama" iş yapabilir duruma geldi. Konaklama sektörü de bundan nasibini alıyor.
Geçenlerde yazdığımız bir yazıda üniversite mezunu genç işsiz sayımızdaki yükselişe dikkat çekmiş ve "Özellikle turizm sektöründen de etkilenen ve işsiz kalan 600 bin kişiyi buna eklediğimizde önümüzdeki rakam düşündürücüdür" demiştik.
Kaldı ki, 3 milyonunun üzerinde Suriyeli sığınmacının da yükünün ağırlığı artık daha iyi hissediliyor.
Terörle mücadelede, Suriye'ye karşı başlatılan "Fırat Kalkanı" operasyonlarına harcanan paralar da ekonomideki delikleri artırıyor. Bu mücadelelere az paranın gittiğini mi sanıyorsunuz?
Son günlerde gittiğimiz, gezdiğimiz yerlerde konuştuğumuz işyeri sahiplerinden hep aynı yakınmaları dinledik:
"Piyasalarda müthiş bir durgunluk var ve para dönmüyor..."
Bankalar alacaklarını tahsil edemiyor. Kredi kartı harcamaları ikiye katlandı. Sadece inşaat sektöründe bir hareketlilik görülüyor. Diğer alanlarda dikkat edilecek olursa yatırım yok, bu da istihdamı etkiliyor. İhracat rakamları dibe vurmuş, ithalatta giden para daha da artmış durumda.
Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünelim:
Ekonomik kriz var mı, yok mu?
Felaket telalığı yapmıyoruz. Rakamlar ve gelişmeler önümüzde. Çarşı-pazara çıkıp, pahalılıktan şikâyet etmeyen var mı? "Geçinemiyoruz" diyenlerin sesi daha gür çıkmıyor mu? Yaşadıklarımızı birlikte görüyor ve paylaşıyoruz. Bunları görmezden gelebilir miyiz?