Geçenlerde Suriye'deki savaş ile ilgili yazdığımız bir yazıda "Suriye'de yapılan enerji savaşıdır" demiştik. Yazımızda bunun nedenlerine de değinip, Ortadoğu'daki savaşların asıl nedenin enerjiden kaynaklandığını da vurgulamıştık.
Şimdi, Irak'ın IŞİD tarafından işgal edilmiş olan Musul'da savaş var. Amerika'nın başını çektiği, AB üyesi ülkelerin de katıldığı bu savaşı da "enerji savaşı" olarak tanımlamak mümkün. Çünkü Musul'da yapılanlar da enerji üzerine gerçekleştiriliyor. Özetle Musul'daki savaş da enerji savaşı olarak tarihe geçecektir.
Önce şu gerçeklere bir göz atalım:
Musul ve Kerkük başta olmak üzere Kuzey Irak bölgesindeki tespit edilmiş petrol ve doğalgaz rezervinin toplam değerinin 4 trilyon 150 milyar doları bulması, buradaki güç gösterisinin aslında bir enerji savaşı olduğunu gösteriyor. Bu gerçeğin farkına yaklaşık bir asır önce varan Sultan II. Abdülhamit'in Bağdat ve Musul'daki petrollerini Hazine-i Hassa mülkü (şahsi mülk) hâline getirdiği biliniyor. Musul ve Kerkük üzerine önemli çalışmalar yapan Akademisyen Yrd. Doç. Dr. Nevin Yazıcı, II. Abdülhamit'in bu stratejik manevrayla, petrole ve bu bölgelere olası dış müdahalelerin önünü kesmeyi amaçladığını ifade ediyor.
Yazıcı'nın görüşlerinde "Küresel ekonomiye yön veren en önemli enerji kaynağı olmasının yanı sıra, küresel siyasi bir güç olmanın da en kritik unsurudur. Dünya enerji dengelerinde petrol rezervlerinin dengesiz dağılımı; petrole istisnai ekonomik, stratejik ve politik bir önem kazandırmaktadır" demesi de önemsenmelidir.
Irak'ın Kerkük ve Musul'undaki petrol kaynaklarının neden bu kadar iştah kabarttığı açıkça görülüyor.
Kuzey Irak'ta petrol üretim maliyeti çok düşük. Kuyuların çoğu verimliliklerini halen koruyor. Karlılık yüksek. Şu anda bu potansiyel IŞİD'e önemli kaynak sağlıyor. Kaldı ki buradaki petrol oldukça kaliteli ve büyük gelir sağlıyor.
Musul'un Irak rejiminin denetimine girmesi IŞİD'in sadece mevzi değil mali kaynak kaybetmesine neden olacağı görülüyor. Musul'un önemi sadece mevcut petrolü ya da muhtemel gazı olarak değerlendirmesin. Kerkük'le birlikte değerlendirildiğinde Kuzey Irak'ın bütün petrol ve gaz projelerine ya üretim ya da taşıma boyutunda kilit rol oynamasıdır.
Dünya petrol devlerinin neden Musul'da karargâh kurdukları da bu zengin petrol yataklarından kaynaklanıyor.
Bu önemi nedeniyle Musul, çok uluslu enerji şirketlerinin hep ilgi odağı konumunda oldu. Potansiyel nedeniyle bölgede 50'den fazla uluslararası şirket varlık gösteriyor. Türk-İngiliz ortaklığıyla kurulan Genel Energy PLC de Kuzey Irak'tan Türkiye'ye boru hattıyla petrol sevk etmeye çalışıyor. Kuzey Irak müteahhitlik şirketi Kar Group ise boru hattının ilk 77 kilometrelik kısmının yüzde 23'ünü (18 kilometre) bitirdi. Kuzey Irak yönetimi de, 281 kilometrelik boru hattını 2 yılda bitirmeyi planlıyor. Türkiye ise Kuzey Irak Bölgesel hükümetiyle yaptığı anlaşmalarla petrol ve gaz ithalatı yapacak.
Şimdi görünen şu:
Yanı başımızdaki Kerkük ve Musul, bizi çok yakından ilgilendiriyor. Burada tarihi haklarımız da var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu nedenle Kerkük, Kuzey Irak'daki Türkmen ve Musul ile yakından ilgilenmemiz gerektiği yönünde yaptığı açıklamaları yerinde ve doğru bulmaktayız. Türkiye bölgedeki haklarını korumak, sınır güvenliğini sağlamak için sahada da masada da olmak durumundadır.
Geç kalınmış olsa bile, yerinde çıkış ve müdahalelerle varlığımızı gösterip haklarımıza sahip çıkmamız gerekiyor. Bugün, bu konuda yapılan ve atılan her adımın doğru olabileceği görüşümüzü yineleyelim.
Türkiye'nin yaklaşık 100 yıl önce terk ettiği topraklar arasında en değerlisi olarak bilinen Musul,bugün yeniden büyük bir çekişme alanı haline geldi. Dünyanın altıncı en büyük petrol ülkesi konumundaki Irak'ta tespit edilmiş 143 milyar metreküp petrol rezervi var. Bu rezervin 45 milyar metreküpü Musul'da, 10 milyar metreküpü ise Kerkük'te bulunuyor. Kuzey Irak'ta tahmin edilen doğalgaz miktarı ise 3,2 trilyon metreküp. Bu miktar Türkiye'nin gaz ihtiyacını 300 yıl karşılayabilecek bir rezervi ifade ediyor.
Bölgenin enerji kaynağı yönünden çekici durumda olduğunu söylemiştik. Şimdi rakamlara ve gelişmelere de bir göz atalım:
Bugünkü değerler üzerinden hesaplandığında Musul'da tespit edilmiş 45 milyar metreküp petrol rezervinin parasal değeri 2 trilyon 340 milyar doları ediyor. Bunu Yarım 520 milyar dolarlık Kerkük petrolü de eklendiğinde bugün yüz yılların sömürgeci ülkelerinin bölgeyi neden rahat bırakmadığı anlaşılıyor. Türkiye'nin ithal doğalgazın bin metrekaresi için ödediği yaklaşık 400 dolar üzerinden hesaplama yapıldığını ise Kuzey Irak'ın doğal gaz rezervinin toplan değerinin ise 1,3 trilyon dolar değerinde oluğu görülüyor.
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, Kuzey Irak'ta günlük petrol üretiminin 2019 yılına kadar 5 milyon varile çıkmayı hedefliyor. 10 milyar varil petrol rezervi bulunan Kerkük'ün günlük petrol üretimi 650 bin ile 1 milyon varil arasında seyrediyor. Irak'ın Kerkük ve diğer üretim sahalarından Türkiye'ye iki ayrı boru hattıyla taşınan ham petrol, Ceyhan-Yumurtalık'tan hem dünyaya açılıyor hem Türkiye iç pazarına ulaşıyor.