Richard Quinn’in Sonbahar/Kış 2025-26 koleksiyonu, couture’un dramatik tarafını yeniden canlandıran görkemli bir anlatıyla karşımıza çıktı. Quinn’in 1950'ler ve 60'lardan ilham alarak oluşturduğu silüetler, koleksiyonda zamansız feminenlik ile karanlık romantizmin mükemmel bir karışımını sundu. Büyük fiyonklar, güçlü omuzlar ve bol volanlar, gece yarısından sonraki gizemli bir fanteziyi andırıyordu.

Richard Quinn Aw18Koleksiyonun renk paletinde baskın olarak siyah ve beyaz tercih edilmesi, Quinn’in minimalizmle maksimalizmi harmanlama konusundaki ustalığını bir kez daha ortaya koydu. Detaylarda kullanılan yoğun aplikeler, dantel katmanlar ve brokar dokular, couture zanaatkârlığının modern yorumunu temsil etti. Parçalar hem nostaljik hem de günümüz kadını için iddialı bir duruş sergiliyordu.

Modacı gözüyle değerlendirildiğinde, Quinn’in bu koleksiyonu sadece bir defile değil, aynı zamanda bir moda tiyatrosuydu. Giysilerin teatral dili, podyumu adeta bir sahneye dönüştürdü ve her model kendi hikayesini anlatan bir karaktere dönüştü. Couture'un duygusal gücünü yeniden hatırlatan bu koleksiyon, dramatik moda severler için referans niteliğinde.

Burberry Winter

“Kırsala Kaçış” temalı defile

Daniel Lee önderliğindeki Burberry, Sonbahar/Kış 2025 sezonu için klasik İngiliz doğasının içsel sessizliğine ve dayanıklılığına bir aşk mektubu yazdı. “Kırsala Kaçış” temalı koleksiyonda, geleneksel trençkotlar, yün kabanlar ve büyük kareli ekose desenler, pastoral tonlarla birleşerek modern Burberry kadınının yeniden tanımını yaptı.

Tasarım dili, geleneksel işçiliği ve fonksiyonelliği ön planda tutarken, detaylarda kullanılan faux kürk yakalar, deri kemerler ve büyük cepli parçalarda Daniel Lee’nin çağdaş dokunuşları hissedildi. Koleksiyonda kahverengi, haki ve sisli mavi tonları doğayla bütünleşen bir palet sunarken, parçalar kent yaşamına da kolayca adapte olabilecek sadelikteydi.

Bir moda tasarımcısı perspektifiyle koleksiyon, “görkemli gündeliklik” temasını başarıyla yansıtıyor. Hem şehirli kadının rafine gardırobuna hem de doğayla bağ kurmak isteyen nostaljik ruhlara hitap eden bu koleksiyon, Burberry’nin DNA’sını unutmadan moderniteye geçişini çok net gösterdi.

Dilara Findikoglu-1

Rönesans ve sokak buluşması

Söyleseler yanyana geleceğine inanmayacağım iki markadan bir işbirliği düşüncesi. Dilara Fındıkoğlu’nun Sonbahar/Kış 2025 koleksiyonundaki en dikkat çeken unsurlardan biri Converse ile gerçekleştirdiği yaratıcı iş birliğiydi. Rönesans dönemine ait güçlü kadın figürlerinden ve Botticelli'nin “Venüs’ün Doğuşu” eserinden ilham alan koleksiyon, tarihiyle modern sokak kültürünü cesur bir şekilde harmanladı. Özellikle klasik Converse modellerinin gotik dantel, deri ve işlemelerle yeniden tasarlanmış hali, sokağa couture getiren bir hamleydi. Fındıkoğlu’nun koleksiyonu genel anlamda gotik, teatral ve feminist bir anlatı sundu. Belirgin korsajlar, maksi etekler, dramatik omuz detayları ve büyüleyici saç aksesuarları defileye mistik bir hava kattı. Rönesans’tan çıkıp sanki bir cyberpunk evrene sıçrayan silüetler, zamanlar arası bir moda yolculuğuna davet gibiydi. Bir tasarımcı olarak bu koleksiyona baktığımda, Dilara’nın moda tarihine olan saygısıyla günümüz gençlerinin asi ruhunu kusursuzca buluşturduğunu görüyorum. Özellikle Converse gibi bir sokağa ait parçanın bu kadar teatral bir bağlamda sunulması, yeni nesil moda tasarımının sınır tanımadığını gözler önüne seriyor. Burada aslında tebrik edilmesi gereken Converse markası çünkü Dilara aynı ama Converse aynı değil.

Victoria Beckham-1

Victoria Beckham’dan Pre-Fall koleksiyonu

Victoria Beckham, 2025 Pre-Fall koleksiyonunda, 1940’lar ve 50’lerin Amerikan sosyetesinden ilham alarak zarif ve güçlü bir koleksiyon yarattı. Koleksiyonda bol paçalı pantolonlar, beli vurgulayan ceketler, zarif gömlek elbiseler ve sofistike gece kıyafetleri yer aldı. Beckham’ın karakteristik sade ve güçlü silueti, bu sezon daha da belirginleşti.

Palet genel olarak taş, bej, kömür grisi ve krem gibi nötr renklerden oluşuyordu. Ancak bu sadelik, kumaş seçimleriyle ve dikiş detaylarıyla zenginleştirildi. Özellikle drapeler ve pliseler, hem hareket hem de zarafet kattı. İnce topuklu ayakkabılar ve eldiven gibi aksesuarlarla tamamlanan kombinler, retro bir Hollywood havası taşıyordu.

Modacı gözüyle değerlendirildiğinde, Beckham’ın koleksiyonu işlevsel lüks anlayışını bir adım ileriye taşıyor. Kadınsılığı ön plana çıkaran ama asla kırılgan olmayan bu koleksiyon, güç giyiminin çağdaş kodlarını yeniden yazarken, Beckham’ın tasarım vizyonunu daha da netleştiriyor.