Bir referandum yaptık ve çıkan sonuçları tartışıyoruz. Daha uzun süre de bu tartışmalar sürecek. Biz, tartışmaların kaynağına inmeden, çıkan sonuçların ne mesajlar verdiğine bakacağız.

Önce şunu söyleyelim:

Ortada bir "evet" ya da "hayır" yarışı yaşandı. Bu bir seçimdi ve bir tarafın kazanması gerekiyordu ve "evet" cephesi % 51 oyla referandumu kazandı. Türkiye için, geleceğimiz için hayırlı olmasını diliyoruz. Kardeşlik, birlik ve bütünlüğümüzün sürmesi, her cephenin kucaklanması, hizmet anlayışının da ayırım yapılmadan sürdürülmesini bekliyoruz.

Millet ikiye bölünmesin, kamplaşma olmasın. Kardeş kavgalarından uzak duralım. Sağ duyulu olmak ve geleceğe umutla bakmak durumundayız.

Aslında referandum sonuçlarının verdiği mesajları iyi okuyabilirsek, milletimizin sağduyu içinde oy kullandığını, kıl payı çıkan sonuçla da iktidardakilere verilen bu oyların en kısa zamanda değişebileceğinin göstergesi olduğunu görürüz.

Ancak, bundan sonra tartışılacak en büyük konu "kim kazandı, kim kaybetti?" olacaktır. Başbakan Yıldırım "Kaybeden olmadı" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Seçim sarhoşu olmayacağız" açıklaması ile her kesimi kucaklama mesajı verdi. Bunları olumlu buluyoruz.

Seçim sonuçlarını analiz ettiğimizde lafı fazla uzatmadan önümüzdeki tablodan şunu okuyoruz:

AK Parti ve MHP'nin toplam oyları 1 Kasım'da yapılan seçimleri göz önünde bulundurduğumuzda % 10 puanlık bir kayıp yaşandığını görüyoruz. Bilindiği gibi kampanya OHAL ortamında, devletin tüm imkânları kullanılarak gerçekleştirildi. Hükümet kanadı, birçok vaatlerde de bulundu. Yine çıkan tabloya baktığımızda iktidar partisini daha önce 20 ilde aldığı oyların altında kaldığını da görmekteyiz.

AKP cephesindeki kaygının sebeplerinden bir tanesi de tüm devlet olanaklarına rağmen kıl payı farkla "Evet"in çıkmış olmasıdır. "Evet" için mühürsüz oy pusulalarını saydırma girişimi, YSK Başkanına kanun çiğnetmek uğruna başlattıkları bu müdahale, kaygıya eşlik eden çaresizliğin de göstergesi olarak değerlendiriliyor. Nitekim bu konudaki tartışmalar da sürüyor.

En büyük kayıpların özellikle İzmir, İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Muğla, Eskişehir gibi illerde yaşanmış olmasının mutlaka bir nedeni vardır ve iktidar cephesi bunları da değerlendirmeye alacaktır.

Anayasa değişikli için yapılan referandumda, AKP her ne kadar MHP ile güç birliği yaptıysa da, iki partinin 16 Nisan'da toplayabildiği oylar, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi 3 büyük ille birlikte 32 ilde "Hayır" oylarının kazanmasını durduramadı. Üstelik bu 32 ilin 18'inde oy oranları çarpıcı bir tablo sergiledi. Şöyle ki, buralarda AKP ve MHP'nin oy oranı toplamı, 1 Kasım seçimlerindeki orana ulaşmış olsaydı bile, "Hayır" oylarına yetişemeyecekti, yetişemedi de.

İşte AK Parti kurmayları şimdi bun sonuçları değerlendirerek kendisini yenileme yoluna gidecek. Öncelik de Büyükşehirlerdeki kayıpların nedenleri tespit edilecek. Bu konuda ortaya konulan görüşler de şöyle yansıtılıyor:

"Büyük şehirlerdeki kaybımızı iyi değerlendirmemiz lazım. Büyük şehirlerdeki kaybımızı tespit etmek için ayrı bir çalışma yaptırmalıyız. Refah Partisi'nin iktidara yürüyüşü İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarını kazanması ile başlamıştı. Erdoğan'ı Türk siyasetine kazandıran yine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı oldu. O nedenle AK Parti açısından İstanbul, Ankara ve Antalya'da çıkan sonuçlar önemli anlamlar taşıyor. İzmir'in duruşu belli olduğu için çıkan sonuç bir sürpriz olarak görülmüyor ama diğerleri için aynı şeyi söylemek mümkün değil."

Doğrusunu söylemek gerekirse, "evet" cephesinin kıl payı referandumu kazanmış olması, iktidar partisinin Türkiye'nin hemen her yerinde bir "inişe geçmiş" görüntüsünün üstünü örtemiyor. Türkiye'nin önünde yığınla çözüm bekleyen sorunların varlığını da göz önünde bulunduracak olursak, bundan sonraki süreci daha da önemli görmekteyiz.

Şu gerçeğin de altını çizelim:

Referanduma MHP ile birlikte yola çıkıldı. MHP'nin desteği az da olsa, " evet" sonucunun çıkmasına neden olmuştur.

Peki, MHP'nin kazancı veya kayıbı oldu mu?

Tabloya baktığımızda referandumda en büyük kayıbın Milliyetçi Hareket Partisi'nde olduğunu görüyoruz. MHP, kalelerinde bile yıkıldı. Muhaliflerin daha başarılı bir referandum süreci geçirdiğini de gördük. Bu durumu ayrı bir yazımızda enine boyuna değerlendireceğiz.

Bugünkü yazımızda kısaca "evet" cephesine değindik. Daha sonraki yazılarımızda "hayır" cephesine bakacağız.