Bilindiği gibi son günlerde Almanya ile Türkiye arasında bir diplomasi krizi yaşanıyor. İki Türk Bakan'ın Almanya'daki Türklere referandum nedeniyle hitap etmesine imkân verilmemesi üzerine başlayan patlak, iki tarafın karşılıklı açıklamaları ile tırmanıyor.

Öncelikle şunu söyleyelim:

Türkiye, Almanya'nın ortaya koyduğu dostluğa ve işbirliğine yakışmayan davranışlar karşısında çok sert tepki verdi. Bu tepkilerdeki haklılığı görüyor ve destekliyoruz.

Ancak şu gerçeği de görmemiz gerekiyor:

Türkiye ile Almanya arasında patlağı ve ortaya çıkan krizi sadece iki bakanın konuşturulmamasına bağlamamak gerekiyor. Almanya, baştan bu yana PKK ve FETÖ terör örgütü konusundaki tutum ve davranışları ile zaten Türkiye'nin tepkilerini çekiyordu.

Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden konularda Almanya'nın olumsuz tutumu da böyle bir krizin yaşanacağının ayak sesleriydi.

Doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye ve Alman yöneticileri ve sorumlu çevreler dostane ilişkilerin ve sıkı işbirliğinin iki ülkenin de yararına olduğunu, iki tarafın da birbirine ihtiyacının bulunduğunu çok iyi biliyor. Böyle bir krizin iki ülkenin aleyhine işleyeceğini de görüyorlar.

Nitekim Almanya ile Türk Dışişleri Bakanları'nın bir araya geldiği görüşmede "Gerilim hem Almanya'ya hem Türkiye'ye zarar verir" açıklamasının yapılması ileriye dönük bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.

Konuyu bu açıdan değerlendirdiğimizde sorunların iletişimle, diplomasi yoluyla ve söylemlere dikkat ederek çözmekte yarar var. Ses tonuna dikkat etmek, ileride tamire edilemeyecek suçlamalarla krizi tırmandırmak yerine daha akılcı davranmak her iki tarafın da lehine olacaktır.

Şimdi, bu kriz Almanya'yı tam anlamı ile "Türkiye düşmanı" haline dönüştürmeye başladı. AB'de ağırlığı olan ve Türk ekonomisi için önemli olan Almanya'da şimdi de turizmimiz baltalayacak kararlar alınıyor. Yangına körükle gidiliyor.

Bu konudaki gelişmelere bir göz atalım: 0 0

Almanya'dan gelen turist sayısının 3.7 milyona gerilediği 2016 yılı, son 11 yılın en kötü sezonu olmuştu. Böyle giderse bu yıl Alman turist sayısı daha da gerileyecek

Almanya'nın en büyük tur operatörü TUI'nin Başkanlığı'nı uzun yıllar boyunca yapan Karl Born, bu yıl Almanya'dan Türkiye'ye gitmek isteyen turistler için bir boykot çağrısı yapılabileceğini ve kendisinin de bu görüşe katıldığını belirtti.

Karl Born, "Şimdiye kadar yalnız Güney Afrika'ya yönelik bir boykot çağrısı yapılmıştı. Bu yıl bu çağrı Türkiye'ye yapılmalıdır" dedi.

Bu görüşe Almanların tanınmış turizm yazarı Peter Hinze ve Sol Parti Başkanı Katja Kipping de destek veriyorlar. 2015 yılında Almanya'dan Türkiye'ye 5 milyon 400 bin turist gelmişken, 2016 yılında kriz sürecinde bu sayı ilk defa 11 yıl sonra 3 milyon 700 bine indi.

Konuyu değerlendiren TAVAK Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen, 2017'de Almanya'dan Türkiye'ye 3 milyona yakın turistin gelmesinin beklendiğini açıkladı.

Bu çağrılardan sonra Alman turist sayısında ciddi bir azalışın beklenebileceğini söyleyen Şen, şunları vurguluyor:

"Kasım 2016 ile Şubat 2017 tarihleri arasında geçtiğimiz yıla göre gelen Alman turist sayısı yüzde 50 azaldı. Özellikle Almanya'daki çağrılar, 'Türkiye'ye giderseniz, Almanya'nın güvencesi altında değilsiniz. Tevkif edilir veya başınıza bir olay gelirse, Alman Başbakanı ve Almanya Dışişleri Bakanlığı size sahip çıkamaz' yaklaşımı içinde yapılıyor. Almanların Türkiye'ye yönelik bu intikam alma teorisinin amacı, Alman turistlerden 2015 yılında gelen 5 milyar Euro'ya yakın paranın bu yıl gelmemesi. Bu konuda Almanya başarılı olabilir. Bu konunun cevapları muhakkak 9 Mart tarihinde Berlin Turizm Fuarı çerçevesinde, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı'nın açıklamaları ile netlik kazanacaktır. Almanya'da politikacılar ve basın ciddi bir şekilde Türkiye karşıtlığı ve düşmanlığı yapmaktadırlar. Türkiye lehine hiçbir haberin çıkmadığı Almanya'da artık 6 aydır Türk turizmi konusunda da haberler yer almamaktadır. Eskiden Antalya ve Bodrum'u öven gazeteler, İstanbul'daki gece yaşamının ihtişamından söz ederlerdi. Şimdi yalnız terör, saldırı ve Türk politikacıların Almanya'ya yönelik söylevlerini dile getiriyorlar"

Özetleyecek olursak, Almanya ile başlayan kriz, tüm Avrupa'yı kapsayabilir. Bu da özellikle turizm alanında Avrupa pazarının iyice kapanması demektir. Biz, krizi tırmandırmanın faturasını kendi açımızdan değerlendirmek durumundayız. Konu ile ilgili yazmayı sürdüreceğiz.