Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
Bakıp kapatıyorlar
Geceye giriyor türküler ve ince şeyler
Cumhuriyet topraklarında filizlenen bir kadın ozanımızdan Gülten Akın’dan ve onun güzelim şiirlerinden söz edelim bugün.
“Manileri, koşmaları ilahîleriyle, şiirli dinsel öyküleriyle, Anadolu halk edebiyatının ortasında kendimi tanıdım,” der Gülten Akın. Şiiri daha ziyade halkla ilişkisi içerisinde değerlendirdiğinden şair yerine ozan kavramını kullanır. Çünkü ozan, halkın düşünüş, duygulanım, yaşayış biçimini en yalın biçimde dile getiren kimsedir.
Dostum, eski arkadaşım/ Bildin, korkak bir kâğıda/ Yiğit bir kalemle nasıl yazılmazsa/ Bildin./ Direnç yosunlu sarnıçlardan/Sızan sular gibi doldurmalı halkı/ Yiğit bir kalem olmayla birlikte/ Dağların bilge dervişi gezmeyi istedin/ Demiri pasından ayırdı özverin.
Yaşadığı hayat boyunca çevresindeki insanlara kol kanat geren, yaradılışına sevgi damlası fazla düşenlerden biridir Gülten Akın, ezilen kadınların, çocukların, yoksul köylülerin paşa ablasıdır o. “Şiiri Düzde Kuşatmak” adlı kitabında kendi şiirini şöyle özetler: “Ben şunu deniyorum: İzleğim, konum ne olursa olsun, şiirimin, sınırları kesin çizilmemiş, katlı bir anlam alanında gelişmesini sağlamaya çalışıyorum. Ucu açık, göndermeleri olabildiğince geniş dolayımlı bir şiiri arıyorum. İnsan bütünlüğünden, yaşam bütünlüğünden gönderilenin alıcısının da geniş olacağını düşünüyorum. Tüm kaygılarımı, yetimi birden kullanıyorum. Estetik, etik, felsefi, bilgisel. Küçük hikmetleri de kullanıyorum, eski ozanlar gibi. Ben yaşadığını yazmaya çalışan bir ozanım. Yaşam benim için hep büyülü, giz dolu, harikulade olagelmiştir. Hep şaşkınlık içinde kalmışımdır. Düşlerle, imgelerle beslenen, aşk dolu bir yapım var. Şiirim hayattan, dünyadan, düşten, masaldan, yaşadığım ve okuduğum her şeyden etkileniyor. Etkilendiğim ne varsa, seçiyorum, kendi şiir alanıma çekiyorum ve yazıyorum.”
Siz dayanılmaz bir "Günaydın"sınız
Sabah sabah insanı ayağına getiren
Hiç yoktan dünyayı kendini sevdiren
Siz çocuk ağızlı bir "Günaydın"sınız
Çocuk ağzınızla biraz daha durun
Gittiğinizde güz gelmiş olacak
Güz gelirken bir yanı kara sevdalarla
Avcumda bu yavru kuş varken tedirgin
Sizde tutunacak yaslanacak kollar
Biraz daha durun biraz daha
Karayı kaldırın mavi koyun umudumu götürmeyin
Gülten Akın, ilk dönem şiirlerinden son şiir kitabının yayımlandığı 2013 yılına dek süren şairlik yaşamında yalnızlık, toplumsal çöküntü, kadın sorunu, değersizlik, kente yabancılaşma, birey-doğa ilişkisi gibi çok geniş bir yelpazede şiirlerinin temasını oluşturma hedefi peşinde koşmuş bir şairdir. Akın’ın en çok işlediği tema “ezilenler” diye tanımladığı kadın ve çocuklardır. “Ben, ezilenler olarak, en çok çocukları ve kadınları yazdım. Bir lokma ekmek için doğdukları yerde kalamayıp göçenleri, yollarda telef olanları, kentlerin varoşlarında, gecekondularda bin bir dert içinde yaşayanları yazdım.” der.
Herhangi bir evde/ Telli bebek için bir parça pirinç/ Bir parça elma, bir yudumcuk çay/ Yoksa, Uzun yolların işçisi/ Babanın kesesi yetmiyorsa/ Batmıştır o ülke/ Ölüm girmiştir temeline
Türk Edebiyatında birbirinden farklı şair ve şiir ekolleriyle yakın/uzak bir temas kurmasına rağmen bu akım ve kişilerin gölgesinde kalmamıştır. Yaşamından ve Anadolu’dan damıttıklarıyla, geleneksel halk şiirinin, Anadolu deyiş ve dilinin tüm nimetlerinden yararlanarak kendi özgün dilini oluşturmuştur.
Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsam tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak
Anlasan, Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı
Düşünsem hayır düşünmesem
Senin hiç haberin olmasa
Senin hiç haberin olmaz ki
Başlar biter kendi kendine o türkü
Yağmur yağar akasyalar ıslanır
Bulutlar uçuşur gecelerin
Ben yağmura deli buluta deli
Bir büyük oyun yaşamak dediğin
Beni ya sevmeli ya öldürmeli
Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa
Böcekler gibi başlamalı yeniden
Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta
Yan garipliğine yürek yan
Gitti giden
Gülten Akın’ı 4 Kasım 2015’de kaybettik. Şu dizeleri yaşama veda hissi uyandırır her okuduğumda;
“Ben yoruldum gidiyorum/ kendi endişeni kendin seç…”